Burası Türkiye, burada her şey olur!


Ahmet Türk sahici bir insandır, samimidir, içi dışı birdir ve siyasal açıdan eski deyişle aklıselim sahibi bir insandır. Kürt olduğu için, Kürt kimliğine sahip çıktığı için bu ülkede çekmediği acı kalmamıştır. Ama hep dik durmasını da bilmiştir. Samsun’da uğradığı alçakça saldırı nedeniyle dün sabah kendisine geçmiş olsun telefonu açtım. Burnu kırılmış hastanede yatıyordu. “Bir bu kalmıştı” diye dertlenince, sevgili Ahmet Türk, her zamanki çelebi üslubuyla dedi ki: “Hasan Cemal, burası Türkiye, burada her şey olur.” Haklıydı. Daha geçenlerde partisi kapatılmış, kendisine siyaset yasağı konulmuştu. Kürt sorunuyla silah ve şiddetin bağını koparmak için, PKK’ya dağdan iniş yolunu açmak için yıllardır elinden geleni yapan bir siyaset adamına bizim ‘bağımsız’ yargımızın reva gördüğü muamele işte buydu. Burası Türkiye, burada her şey olur! Evet öyle. Yüksek yargıdan da bir haber vardı, Ahmet Türk’e saldırının yer aldığı dünkü gazetelerin manşetlerinde. Kısa adı HSYK olan Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun Başkan vekili, Pakistan’da bir zamanlar darbe anayasasına karşı çıkan yargıçları anımsatarak, “Türk yargıçları onlardan daha az duyarlı değildir” demiş... Okuyunca biraz şaşırdım. İlginç bir tepkiydi. Sanki bu ülkede darbe olmadı dedim kendi kendime. Sanki bu ülkede darbe anayasaları yapılmadı. Sanki bu ülkede, darbe ürünü olan yargısal düzenler kurulmadı. Gerçek bunun tersiydi. Yüksek yargımızı bu ülkede şekillendiren hep darbeler oldu. 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de. Tümünde de yüksek yargımız darbelere selam durmadı mı, hizmet arzetmedi mi, darbe ürünü yargı düzenlerini canı gönülden kabullenmedi mi?.. Peki, daha 28 Şubat’da, daha üç yıl önceki 27 Nisan’da ne yaptı yüksek yargımız? Yine askerle işbirliği içinde hareket etmedi mi? Bugüne gelince... Bugün değiştirilmek istenen, 12 Eylül askeri yönetiminin ürünü olan anayasal düzendir, darbenin ürünü olan yargısal düzendir. Ve şimdi, tam da bu yüzden, darbe düzenini korumak için ayaklandı yüksek yargı, kıyameti bunun için koparıyor. Ne yazık öyle. Bugüne kadar Türkiye’de darbe ürünü yargısal düzenlere hiç ses etmeyenlerin aklına bugün Pakistan örneğinin gelmesine acaba ne demeli?.. Darbelere karşı ne zaman direndiniz ki, şimdi kalkmış Pakistan’daki bir direnişten söz edebiliyorsunuz?.. Acıklı, hatta gülünç... Haklısın sevgili Ahmet Türk, Burası Türkiye, burada her şey olur! Kürtlere haksızlık! Bir meslektaşım, Evrim Alataş, çok genç yaşında aramızdan ayrıldı, görünmez bir diyara göç etti. Taraf’taki Kürtler Vadisi başlığını taşıyan köşesinden izlerdim onu. Kürtlerin acılı dünyasını yalın, gerçekçi bir dille anlatırdı Diyarbakır’dan. Tuğrul Eryılmaz’ın deyişiyle, “Diyarbakır’da yaşayarak hiç kimseye teslim olmadı, özgürlükçü bir ruhu vardı.” Kolay değildir özgürlükçü bir ruha sahip olmak... Evrim Alataş, Antalya Film Festivali’nde ödül kazanan bir filmin de öykü yazarıydı. Konu, anne babası Diyarbakır’da JİTEM tarafından öldürülen iki çocukla ilgiliydi. Ölmeden bir süre önce, Taraf gazetesinin 20 Soru köşesinde Evrim’e sormuşlar: “Öldüğünüzde cennete giderseniz, Tanrı’nın size kapıda ne söylemesini istersiniz?” Yanıtı şöyle Evrim Alataş’ın: “Haklısın, Kürtlere haksızlık ettim.” Onu sevenlerin, gazeteci milletinin başı sağolsun. N’apalım, bir varsın bir yoksun oyunu devam ediyor, edecek dünya döndükçe. Önemli olan herhalde Evrim Alataş gibi yaşayarak, iz bırakarak göç etmek...
<< Önceki Haber Burası Türkiye, burada her şey olur! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER