Türk-
Amerikan ilişkilerinde yeni bir
senaryo yazılıyor. Bu senaryo eğer iyi sahnelenir, iyi oynanırsa, iki
ülkenin de menfaatine olur.
Bu açıdan,
Amerikan Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton‘ın
Ankara ziyareti olumlu geçti.
Yeni Türk-Amerikan senaryosunda asıl rolü, anlaşılan, Başkan Obama oynayacak.
Yinelemek belki gereksiz ama, ABD Başkanı’nın
Nisan ayındaki
Türkiye ziyareti simgesel yanı dahil bir çok bakımdan büyük önem taşıyor.
Ankara ve
Washington bu ziyaretle birlikte eğer taşları
yerli yerine oturtabilirse, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerçekten yeni bir dönem açılır. Ve bundan hem ortak çıkarlar, hem bölgesel istikrar kazanır.
Yeni senaryonun şimdilik iyi yazıldığına, hatta bazı bölümlerinin oynanmaya başladığına dair işaretler suyun yüzüne vuruyor.
Türkiye ve
İsrail Dışişleri Bakanları
Babacan’la Livni
Brüksel’de buluştular. Cumhurbaşkanı Gül’ün İsrail ziyareti gündemde.
Türkiye’yle
Ermenistan arasında normalleşmenin sinyalleri alınıyor. Türkiye sınır kapısını açabilir.
Ermeni soykırımı konusunun Washington’da gündemin alt sıralarına inmesi çok yakın ihtimal.
Türkiye-
Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesiyle birlikte, soykırım konusu da bir gün bakarsınız, Ankara-Washington yerine Ankara-
Erivan gündemine kaymış...
Bu arada Cumhurbaşkanı Gül’ün
Bağdat ziyareti de yeni senaryonun bir yerinde yazılı. Ve bu çerçevenin kritik noktasına gelince:
Ankara-
Erbil ilişkileri...
Irak’ta istikrarı doğrudan ilgilendirdiği için Amerikan yönetiminin fazlasıyla titizlendiği bir konu sayılıyor Ankara’nın Mesut
Barzani‘yle ilişkileri... Ve bu ilişkiler halen düzelme rayında ilerliyor.
Bu konu da karmaşık.
İçinde
PKK da var.
Washington da, Ankara da, Bağdat ve Erbil de, artık PKK’nın başa bela olmasını istemiyorlar.
Bu nedenle PKK’nın yalnız
Kuzey Irak’tan çıkarılması değil, aynı zamanda dağdan indirilmesi ve silahlara
veda etmesi, Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni senaryonun alt başlıklarından biri.
Elbette çetrefil bir konu.
Baş
bakan Erdoğan acaba
seçim sonrası bu konunun gerektirdiği siyasal irade ve kararlılığı gösterebilecek mi?
Şöyle söylenebilir:
Kürt sorunu ve
Ermeni meselesi ile ilgili olarak Ankara’da bazı pratik adımlar atılabilirse...
Türkiye-Ermenistan ve Türkiye-Irak Kürt yönetimi ilişkilerinde normalleşme kapıları açılabilirse...
Bu konularda Ankara’yla Washington senaryoyu iyi yazıp, eğer iyi oynarlarsa, bundan hem ilgili ülkeler, hem de demin belirttiğim gibi bölgesel istikrar ve barış kazançlı çıkar.
Öte yandan Amerika’nın
Afganistan ve Irak’tan çekilme konularında da Türkiye’den bazı beklentileri var.
Ayrıca Türkiye’nin İsrail-
Suriye ekseninde,
Hamas’la,
İran’la ilgili olarak oynayabileceği roller de Obama yönetimini ilgisini kesin olarak çekiyor.
Siyaset böyle.
Çıkarların ortak noktalarını, ortak dengelerini yakalamak ince bir zanaat. Hem siyasal irade, hem yaratıcı diplomasi gerektiriyor.
Yeni senaryo iyi kurgulanırsa, Türkiye’nin
Avrupa Birliği’ne dönük manevra alanı da genişler. Yeni Amerikan yönetiminin desteği, Türkiye-AB ilişkilerinde
Kıbrıs dahil bazı darboğazların aşılmasını kolaylaştırabilir.
ABD ve AB ile ilişkileri iyiye giden bir Türkiye, seçim sonrası IMF ile anlaşmayı da imzaladıktan sonra, küresel
ekonomik krizin dalgalarıyla daha akıllıca boğuşabilir.
Evet, iyimser bir yazı.(*)
Başkan Obama’nın Türkiye’ye yapacağı hiç de beklenmeyen erkenlikteki Türkiye ziyaretinin önemi yatıyor bu iyimserliğin altında...
Bu iyimserlik konusunda, Türkiye’yi gerçekten önemseyen bir takımın Başkan Obama’yla birlikte Washington’da iş başına gelmiş olmasının altını çizmek lazım.
Başkan Obama yönetimi, bölgede Avrupa’dan uzaklaşan,
Avrasya ve
İslam dünyasına doğru savrulan, ikinci
sınıf demokrasiyle tapon bir Türkiye görmek istemiyor.
Tersine, birinci sınıf demokrasiyle
Avrupa Birliği yolunu kendine
hedef koymuş istikrarlı bir Türkiye’nin, Amerikan çıkarları açısından da hayırlı olacağını düşünenler bugün ağır basıyor yeni Obama yönetiminde...
Bunlar arasında pragmatik ve gerçekçi çizgileriyle
Dışişleri Bakanı Clinton,
Savunma Bakanı Gates var. Başkan Obama’nın
Beyaz Saray’daki
Ulusal Güvenlik danışmanı (eski NATO Başkomutanı ve Türk askerini yakından tanıyan)
emekli General Jim Jones var.
Daha ilginci, geçen Cumartesi günü Başkan Obama tarafından Beyaz Saray’da Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Dışişleri Bakan yardımcılığına getirileceği açıklanan Philip H.
Gordon var(**).
Dileriz, senaryo iyi oynanır ve Başkan Obama’nın son derece önemli Türkiye ziyaretiyle ilişkilerde güzel bir
yeni dönem açılır.