Allah (cc) hava, su ve toprağı bol bol ihsan etmiş.
Yeşil daha da fışkırabilmenin telaşında sanki.
Sonbahar diye bir şey yok. Yapraklar hazan görmüyor buralarda. Birbiri üzerine düşen gazellerin ölümü hatırlatışı, Hayy isminin tecellilerine bırakmış kendisine ayrılan yeri. Mevti müşahede edebilmek için bitkilerin yaşlanmışlarına bakmak gerekiyor.
Hava ve suyun ısınması, toprağın uyanışı için cemreler gözlenmiyor. Bu yerde cemre insana düşmüş. Karnaval, dans ve eğlencelerle anılan Brezilyalılar, dışa açılabilmenin yollarını arıyor. Ülkede her gün bir şeyler değişiyor. Birkaç sene öncesini bilenlerle konuşunca değişimin boyutlarını fark ediyorsunuz.
Devlet dairelerinin düzene girmesi, teknolojik donanım ve işleri kolaylaştırma konusunda alınan mesafe kayda değer bir hıza sahip. Her gün bir şeyler değişerek, insana daha yakışır hale geliyor.
Türkiye'nin yaklaşık on iki katı büyüklüğünde ve iki yüz milyon nüfusa sahip bir ülkenin bütün problemlerini bir anda aşması tabii ki mümkün değil. Ama olup-bitenlere bakınca yakın gelecekte problemlerden birçoğunun adı dahi unutulmuş olacak galiba...
Amerika'nın önde gelen şirketlerinde ve çok iyi konumda bulunan iki arkadaşı dinlemiştim Brezilya'ya gelmeden önce. İki önemli noktaya dikkat çekiyorlardı. Birincisi, Amerika'nın ilk yüz şirketinin birinci gündeminde, ne yapıp edip, mutlaka Brezilya'ya girmek olduğunu söylüyordu. İkincisi de Brezilya'nın çok iyi planlamalar yaparak gücünü belli noktalara odakladığına
parmak basıyor ve, "Türkiye de mutlaka böyle yapmalı. Çünkü devlet bir alana tahsisat ayırınca zaten
yabancı sermaye oraya kendiliğinden geliyor." diyordu. Örnek olarak da Brezilya'nın enerji politikalarını ve dünya çapında şirketler ortaya çıkartabilmesini veriyordu.
Brezilyalı yetkililer, Cenab-ı Hakk'ın kendilerine bahşettiği ülkenin tabii nimetlerine uyanıp, kadrini bilmeye başlamışlar. Son derece güler yüzlü ve ilişkiye açık duruyorlar. Devlet adamlığının, özellikle hariciyeciliğin mesafeli ve
soğuk yüzünü silip atmışlar. Ülkelerinin hedefleri doğrultusunda ne lazımsa yapabilmek için ellerinden gelenin ötesine geçebilmek için çalışıyorlar.
Vize işlemleri için Ankara'da
büyükelçiliğe ilk gittiğimde hissetmiştim bu sıcaklığı. Sonrasındaki gelişmeler ilk izlenimi haklı çıkardı. Sayın büyükelçi, müsteşar ve
elçilik çalışanları gerekirse işleri elden takip ederek hızlandırabiliyor, problem olabilecek şeyleri, bir yolunu bulup çözebilmek için ne lazımsa yapıyorlar.
Cemre düşünce uyanış başlıyor.
Güney Amerika'nın devi de silkinmeye başlamış. Akıllı politikalarla, iddiasını gösterme zaafına düşmeden ilerliyor.
Brezilya'da bu hafta meşhur karnaval haftası. Karnaval demek aynı zamanda turist demek. Şehirlerde
futbol sahaları gibi karnaval statları inşa edilmiş. Geçit yolunun iki tarafında yer alan tribünleri dolduranlar, karnavala katılan dans okullarının gösterilerini seyrediyor. Son gün kiliselerde yapılan törenlerle karnaval bitmiş oluyor.
"Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı" idi Brezilya'yı ilk akla getiren. Ama şimdi üreten, mallarını dünya pazarlarına sokmaya çalışan bir dünya devleti var karşımızda. Zil, şal ve gül yahut samba ve capoeira artık hayatın kendisi değil, elde edilen başarıların
kutlama sesini oluşturacak gibi...