Sabah namazı sırasında saldırıya geçtiler. Sivil bir yolcu gemisine karşı iki savaş gemisi, bir
denizaltı, dişine kadar silahlı askerlerle dolu sayısız Zodyak (bot) ve helikopterler...
İsrail donanmasının en seçkin komandoları...
Dünyanın en aşağılık korkaklar sürüsü!
Güverteye asker çıkarmak için gemiye yanaşan botları tekbirlerle karşıladık,
korsanların üzerine su sıktık, güvertede ne bulduysak (kova, pet
şişe vs, vs, vs) botlara fırlattık; onlar da gemiye ses bombaları, sis bombaları, gaz bombaları attılar ve üzerimize plastik mermiler boşalttılar; ama geri çekilen biz olmadık, onlar oldu.
Botlar defalarca yanaştı ve her defasında geri çekildi.
Biz güvertede bu mücadeleyi verirken geminin
çatı kısmındaki arkadaşlarımız da
kaptan köşkünü ve uydu sistemini savunuyorlardı; helikopterle indirilen "seçkin komandolar"ın tepesine bindiler ve silahlarını alıp denize attılar; kameraların kaydettiği destansı bir direnişle İsrail'i rezil rüsva ettiler.
Ama bu rezillik onlara yetmedi.
Aşağılık gururlarını kurtarmak için üzerimize gerçek mermi yağdırmaları gerekiyordu.
Makineli tüfeklerle önlerine geleni taradılar...
Lazerli tüfeklerle nişan alarak birçok arkadaşımızı alınlarından vurdular...
Helikopterlerden, botlardan, her taraftan ateş ediyorlardı...
Belli ki telsizlerden "sınırsız
katliam emri" verilmişti...
İsrailli yetkililer "
Askerlerimiz kendilerini savundular" diye yalan söyleyedursunlar, 19 yaşındaki Kayserili kardeşimiz –geminin sevgilisi- Furkan Doğan'ın kafasındaki beş kurşun bütün dünyaya hakikati haykırıyor.
Yaklaşık bir saatlik bir mücadeleden sonra, "Çok şehidimiz ve yaralımız var. Daha fazla kanın akmaması için beyaz
bayrak çekiyoruz. Herkes mücadeleye son verip salonlarda toplansın" gibi bir
anons yapıldı.
Yanımda
Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Danışmanı –eski
Alperen Ocakları Başkanı-
Eyüp Gökhan Özekin ve kardeşim
Sinan Albayrak vardı...
İkinci kattaki 'mevzi'mizdeydik...
"Ne yapacağız?" diye soran gözlerle birbirimize baktık...
Anons tekrar edildi...
Ve...
Gemiyi, kendimizi, her şeyi
Allah'a ısmarlayıp geri çekildik.
* * *
Evet, orada geri çekildik...
Ama kazandık inşaallah.
Manen kazandığımız gibi maddeten de kazandık.
Mavi
Marmara direnişi surda bir gedik açtı.
Bu vicdan ayaklanmasıyla sarsılan İsrail yanlısı
Mısır yönetimi
Gazze'ye ambargoyu kaldırmak zorunda kaldı.
İsrail de ablukayı hafifletmekten bahsediyor.
İlla ki hafifletecek.
Hafifletmekle kalmayıp tamamen kaldıracak.
Bunu ya yapacak, ya yapacak!
Elin değil
beyin yaman olduğunu bütün dünya görecek inşaallah.
ŞEHİTLERİN GÖLGESİ ALTINDA
Sevgili İbrahim Bilgen, sevgili Ali
Haydar Bengi, sevgili Çetin Topçuoğlu, sevgili Necdet
Yıldırım, sevgili Fahri Yaldız, sevgili
Cengiz Songür, sevgili Cengiz Akyüz, sevgili
Cevdet Kılıçlar ve sevgili Furkan Doğan'a şehadet düştü...
Geride kalan bizlere ise konuşmak ve yazmak düşüyor...
Konuşurken ve yazarken kendimi bir şey sanmadığımı, şehitlerimizin yüksek mertebeleri karşısında un ufak olduğumu bilmenizi isterim.
YUNAN GAZETECİ: ERDOĞAN BİZE DE SAHİP ÇIKAR MI?
Korsanlar gemiyi Aşdod limanına çekerken yanımdaki
Yunanlardan biri (solcu bir gazeteci) şöyle dedi: "Erdoğan sizi bunların elinde bırakmayacaktır. Ama
Papandreu bizim için uğraşmayabilir. Sahipsiz kalırsak Erdoğan bize de sahip çıkar mı?"
İçimden geleni söyledim: "Sizler bu davada bizim yoldaşlarımızsınız. Hiçbirinizi feda etmeyiz. Hükümetimiz de size sahip çıkacaktır inşaallah. Bu bir
Türk gemisi ve sizler
Türkiye'nin
misafirleri sayılırsınız."
Allah utandırmadı. Onlar da bizimle beraber
İstanbul'a getirildiler. İstanbul'da bir yandan İHH, öbür yandan Türk
Hava Yolları bütün yabancılarla yakından ilgilendi. Hepsi otellerde misafir edildi ve memleketlerine dönüşleri (ücretsiz) ayarlandı.
MUSTAFA İSLAMOĞLU'NUN MEAL-TEFSİRİNE EL KOYDULAR
İsrailliler bizi İstanbul uçağına bindirirken "Eşyalarınızı da göndereceğiz" dediler. Valizim geldi ama içinden sadece gözlüğüm ve şişme yatağım çıktı. Bilgisayarımı, giysilerimi ve kızlarımın
Filistinli çocuklara gönderdiği oyuncakları almışlar. Mustafa
İslamoğlu hocanın
meal-tefsirinin birinci cildini yanıma almıştım, ona da el koymuşlar. Buna çok sevindim. İnşaallah dikkatlice okurlar. Bilhassa Benî İsrail'le ilgili ayetleri.
GAZZE MESELESİNE KÖKLÜ ÇÖZÜM
Hamas ve El-
Fetih barıştırılıp bütün Filistin'i temsil eden bir hükümetin kurulması ve bu hükümetin derhal
bağımsızlık ilan etmesi sağlanmalı.
Bağımsızlık beyannamesinde devletin sınırları meselesi kısmen muallakta bırakılabilir ama Gazze ve Akdeniz'deki kara sular mutlaka zikredilmeli.
Türkiye başta olmak üzere pek çok
ülke bağımsız Filistin devletini derhal tanıyacak ve Filistin hükümetinin talebi üzerine Gazze'yle deniz köprüsü kurabilecektir.
Mavi Marmara'da katliam yapan alçaklar o zaman ne halt edecekler?
Hiçbir halt edemeyecekler!
NOT: Filistin'de birlik hükümeti kurulamazsa, Gazze'deki yönetim "Geçici olarak Türkiye mandasına giriyoruz" desin. Rest!
Kerbela gibi bir şey
Sadık Battal'a, Mavi Marmara'da yaşanan şeyin Kerbela hadisesi gibi bir şey olduğunu söyledim. "Evet" dedi; "Ama bu sefer Kûfe
ihanet etmedi." Davaya sahip çıkan halkımıza ve hükümetimize, İslam dünyasının dört bir yanında Mavi Marmara için ayağa kalkan kardeşlerimize, insanlık haysiyet ve şerefi namına bizimle beraber hareket eden Hıristiyanlara ve Yahudilere medyun-ı şükranız. Yaşasın ümmet bilinci ve yaşasın küresel intifada!
MANUEL: İYİ Kİ TÜRKİYE VAR
Mavi Marmara ekibindeki İspanyollardan Manuel'le İstanbul'da vedalaşıyorduk. Bir ara gözleri doldu. "Türkiye bütün Avrupa'nın ve bütün dünyanın haysiyetini temsil ediyor. Bunu İspanya'da herkese anlatacağız" dedi.
Şehitlerimizin kanı ümmeti titretip kendine döndürüyor
Gemideki Ürdünlü kardeşlerimizden birinin tesbiti: "Sultan
Abdülhamit, Filistin'i satmadığı için tahtını kaybetti. Arap dünyasının kralları ise Filistin'i satarak tahtlarını koruyorlar."
Libya'da bir gazetenin Mavi Marmara katliamıyla ilgili başlığı: "Türkler Filistin için kanlarını verdiler, Araplar nerede?"
Suriyeli-Türkiyeli gazeteci Hüsnü Mahalli'nin yorumu: "Mavi Marmara, Arap sokaklarının şerefi oldu."
Diriliş muştusudur Mavi Marmara...
Yeniden ümmet olmaya başladığımızın resmidir...
Anadolu çocukları o gemide Allah yolunda mazlum Filistinliler için mücadele ederken can verdiler ve Arap sokakları bu soylu mesajı öpüp başlarının üstüne koydular...
Ümmet titreyip kendine dönüyor...
Dalga dalga yükseliyor vicdan ayaklanması...
Çatır çatır çatırdıyor ihanet çarkı...
Allahu ekber ve lillahi'l hamd.
YENİŞAFAK