Geçen sene Temmuz ayında
Bursa'daki bazı
sivil toplum kuruluşlarını temsilen 8 güzel adam,
Kürt Meselesi'yle yüzleşmek ve bu meselenin çözümüne katkıda bulunma arzularını ortaya koymak için Doğu ve Güney
doğu'ya gitti, 11 ilde temaslarda bulundu.
Muhataplarından bazıları, geleneksel Kürt nezaketiyle "Baş-göz üstüne" demekle beraber, "Şimdiye kadar neredeydiniz?" diye sormadan edemedi.
Bursalılar bu soruyu yadırgamadılar, mahcubiyetlerini bildirdiler, "Geç olsun, güç olmasın" dediler.
Geç oldu, güç olmadı.
Bölge'de kardeşçe ve yoldaşça ağırlandılar.
Sonra Bölge'den bir
heyet Bursa'ya iade-i ziyarette bulundu, o heyet de orada kardeşçe ve yoldaşça ağırlandı.
Kürt Meselesi'nin enine boyuna konuşulduğu sohbetlerde ve istişare toplantılarında ortak bir tavır gelişti.
Bu ortak tavrı kamuoyuna maletmek maksadıyla "Doğu-Batı Kardeşlik Platformu"nun oluşturulmasına karar verildi.
Batı'daki başka illerle temasa geçilerek
platform genişletildi.
Nihayet, geçen ayın sonunda (28-29-30 Ocak 2011), 19 ilden temsilcilerin katılımlarıyla, Doğu-Batı Kardeşlik Platformu
Diyarbakır Buluşması gerçekleştirildi (Temsil edilen iller:
Antalya,
Gaziantep,
Batman,
Bingöl,
Bitlis, Bursa, Diyarbakır,
Erzurum,
Hakkâri,
İstanbul,
Kocaeli,
Malatya, Muş,
Sakarya,
Siirt,
Şanlıurfa,
Şırnak,
Kayseri, Van).
Sonuç bildirgesinin başında Maide Suresi 8. ayetinin meali yer alıyor: "Ey iman edenler!
Allah için hakkı ayakta tutanlar ve
adaletle şahitlik yapanlar olun. Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.
Adil olun, çünkü bu takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
İşte sonuç bildirgesi:
"...Çok yoğun ve yüksek katılımla gerçekleşen bu etkinlikler neticesinde 72 milyon insanın (hiçbir ayırım yapılmadan) özgür, eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde yaşamalarının platformumuzun vazgeçilmez talep ve temennisi olduğu bir kez daha vurgulanmıştır...
Devlet onlarca yıldır Kürt Sorununu çöz(e)mediği için binlerce annenin yüreği yanmış ve yanmaktadır. Bu yangının bir daha ebediyen yanmaması ve yakmaması için zaman kaybetmeden "Kürt Sorunu"nun adalet ve hakkaniyete uygun bir çözüme kavuşması bağlamında aşağıdaki kararlar alınmıştır.
"Anayasal vatandaşlık" tanımının hiçbir etniteseye dayandırılmadan yapılması,
Köylere dönüşün önündeki fiili engellerin kaldırılması,
Koruculuk sisteminin bir an önce lağvedilmesi, geçmişte yaşanan acı olaylardan dolayı
korucu olanlarla olmayanlar arasında oluşmuş patolojik sorunlardan "rövanş alma"nın önüne geçilmesi,
Ulus devlet anlayışının terk edilmesi, ülkede yaşayan tüm
halkların kültürel, tarihi ve sosyal yapısına uygun yeni bir
modelin tartışmaya açılması,
Anayasa'da değiştirilemez hükümlerin kaldırılması, başlangıç hükümlerinin yerine evrensel
insan hakları normlarına uygun bir düzenlemenin yapılması,
İsimleri değiştirilen bütün yerleşim birimlerinin istemeleri halinde eski ismi ile değiştirilme imkânının yasal güvence altına alınması.
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin kültürel hak ve
özgürlüklere ilişkin maddelerine konulan çekincelerin kaldırılması.
Mevcut çatışmazlık ortamının kalıcı bir hale dönüştürülmesi ve hiçbir şekilde şiddetin hak
arama ve sorunu çözme yöntemi olarak kabul edilmemesi,
Kürt sorununun çözümü için model tartışmaları konusunda platform bünyesinde bir
komisyon kurulmuştur.
Sorunun çözümü sürecinde halklarımız arasında asırlarca en temel birleştirici unsur olan dini inançların özgürlük alanının genişletilmesi,
Dillerin Allah'ın ayetleri olduğu hakikatinden hareketle,
resmi dil olan Türkçe'nin yanısıra, anadilde eğitim hakkının eğitim sürecinin her safhasında gerçekleştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin yapılması ve buna ilişkin
teknik alt yapının hazırlanması,
Eğitim sistemi gözden geçirilerek resmi ideolojinin anlayışını dayatan unsurlardan ayıklanması, özgürlükçü bir anlayışla eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesi.
Bölge halkı nezdinde etki gücüne sahip, saygın şahsiyetler ile manevi önder ve grupların sorunun hallinde sürece dâhil edilmesi,
Saygıdeğer basına ve kamuoyuna saygıyla arz olunur."
'KARŞI DEVRİM' TEZGAHININ BELGESİ
Haftalık Özgün Duruş gazetesinin bugün piyasaya çıkan yeni sayısında,
Mısır İçişleri Bakanlığı'na ait gizli bir talimat yazısına dikkat çekiliyor;
Hüsnü Mübarek rejiminin 'karşı devrim' tezgâhını faş eden bir belgeye...
Devrim sempatizanı bir polis memurunun sızdırdığı "Halk Ayaklanmasına Karşı Koyma Planı" konulu resmi yazının bir yerinde aynen şöyle deniliyor: "Daha önce çeşitli suçlara karışmış magandalara para ödenerek, onlarla evlerinde veya çeşitli toplanma yerlerinde tek tek buluşup rolleri konuşulmalı. Bunu kendilerine bu konuda izin verilen kişiler gayrı resmi bir şekilde gerçekleştirmeli. Ayrıca magandaların ekteki tabloya göre dağılmaları planlanmalı. Kademeli olarak, açıklamada belirtildiği gibi
kaos oluşturma planı ve harekete geçme süreleri kendilerine iletilmeli."