PKK'nın
Ramazan ayı boyunca /
referandum sürecinde "eylemsizlik" ilan etmesi,
Milliyetçi Hareket Partisi'ni fena halde telaşlandırdı.
MHP
Meclis Grup
Başkanvekili Oktay Vural diyor ki:
"AKP, PKK ve BDP arasında rol paylaşımı var...
İmralı, referandum sürecini kendi lehine kullanmak için devreye girmiştir. Sözde ateşkeş adı altında
Türkiye'nin siyasi çözülmesinin önünü açacak birtakım projeleri Türkiye'ye dayatmak için kapalı kapılar ardında yürütülen
müzakereler kullanılmıştır..."
MHP'lilerin böyle iddialarda bulunmaya dilleri varabiliyorsa, benim de şöyle bir iddiada bulunmaya dilim varabilir:
"
Anayasa değişikliği meselesinde
CHP, MHP, BDP ve PKK arasında bir 'rol paylaşımı' vardı. Bu 'rol paylaşımı'nda BDP'ye boykot kartını oynamak, PKK'ya ise şiddeti tırmandırmak düşüyordu. Referandum sürecinde akan kanın 'HAYIR'a yaradığını ve çatışmaların durması halinde 'EVET' oylarının yükselebileceğini
hesap eden MHP,
ateşkes ilanına -ve üstüne üstlük bir de boykot söyleminin yumuşamasına- öyle sinirlendi ki, sinirden ne dediğini bilmiyor."
Hadi bakalım, iddialardan iddia beğenin!
* * *
20 Eylül'e kadar "eylemsizlik" kararı alan PKK'nın birçok siyasi hesabı veya beklentisi olabilir, ama bu kararın temelinde hükümetle
pazarlık filan değil
Kürt illerindeki kamuoyunun
örgüt üzerindeki dayanılmaz baskısı yatıyor.
Mayıs sonu itibarı ile şiddeti tırmandıran PKK bunu Kürt halkı adına yaptığını iddia etti, fakat bir zamanlar "Vur gerilla vur!" diye haykıran kitleler bile "Nereden çıktı şimdi bu şiddet? Kürt Açılımı'nın yapıldığı ve asit kuyularının hesabının sorulduğu 2010'un Türkiye'sinde 1984'ün tepkileri verilir mi?" diye sordular.
Eskiden PKK şiddet raconunu kesti mi akan sular dururdu, fakat bu sefer şiddete son verilmesini yüksek sesle talep eden Kürt
sivil toplum kuruluşlarının ardı arkası kesilmedi.
Türkiye'nin değişen şartlarını okuyamayıp kör şiddette ısrar eden PKK, marjinalleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Batman ve
Dörtyol hadiselerindeki yakıcı soru işaretleri
bölge halkının tepkisini iyice büyütünce, "eylemsizlik" kaçınılmaz oldu.
PKK şimdilik "20 Eylül'e kadar..." diyorsa da, 20 Eylül'de süreyi uzatması veya süresiz ateşkes ilan etmesi muhtemel.
Bölgeye hakim olan yeni atmosferle ters düşüp 'anakronik' bir hal almak istemiyorsa, başka çaresi yok.
Kürt meselesinde gerillalık artık miadını doldurdu.
PKK er veya geç
silah bırakacak ve meselenin çözümü barış içinde aranacaktır.
Ha, 1999-2004 yıllarında olduğu gibi "Silahlar sustuğuna göre artık Kürt meselesiyle ilgilenmek zorunda değiliz" derseniz, iş değişir tabii...
* * *
Son söz:
Kör şiddet yolunu marjinalleştiren bölge halkına; özellikle de, Kürt meselesinin artık tümüyle sivil bir mesele olması ve çözümün barış ortamında aranıp bulunması için bütün iyi niyetlerini ortaya koyan, şiddete son verilmesi yönündeki ısrarlı çağrıları ve çabaları ile hükümete ve bütün Türkiye halkına esaslı bir barış mesajı veren, PKK'yı ateşkese sevk ederek Türkiye'ye nefes aldıran ve barış umudunu yeşerten Kürt kanaat önderlerine / sivil toplum temsilcilerine (Orhan Miroğlu'ndan Galip Ensarioğlu'na, Mehmet
Emin Aktar'dan
Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'a kadar hepsine) teşekkür etmek
Oktay Vural'ın aklına gelmez, ama biz bu kadirşinaslığı göstermeliyiz.
Ben kendi adıma cân-ı gönülden teşekkür ederim.
YERYÜZÜ DOKTORLARI FİLİSTİN KAMPLARINDA
Lübnan'daki
Filistin mülteci kamplarının halleri içler acısı. En önemli sorunların başında sağlık sorunu geliyor.
Mültecilerin feryatlarını duyan Yeryüzü Doktorları, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (
TİKA)
işbirliği ile,
Ramazan ayı boyunca, Sabra, Şatilla, Burc'ul Baracina, Ayn El Hilve, Beddavi ve Raşidiye kamplarındaki Filistinlileri muayene edecek, hastalara gerekli tıbbi müdahalelerde bulunacak ve ihtiyaç duydukları ilaçları verecekler inşaallah.
TRT Etturkiyye, geçen Pazar günü, Burc'ul Baracina kampından canlı yayınlanan "Madarat – El Muhayyamat" programında, Filistinli mültecilerin zorlu hayat şartlarını ekrana taşımıştı. Programın bundan sonraki bölümlerinde Yeryüzü Doktorları'nın kamplardaki faaliyetleri de gösterilecekmiş. İsabet.
Yeryüzü Doktorları, TİKA ve TRT Etturkiyye'ye aşk olsun,
selam olsun.