Doğru ya, bu
ülkenin kendi iç dertleri yetmiyormuş gibi etrafında dolaşan her türlü musibetten de etkilendiği göz önüne alınırsa hem iş hem de
siyaset dünyasının liderlerine söz söyleyecek en doğru şahsiyet Winston Churchill olmalı.
Siyaset ekonomiyi, ekonomi siyaseti doğrudan etkiliyorsa o halde bu ayrılmaz ikiliyi ilkyazımızda birlikte analım. Ünlü
İngiliz siyasetçinin sıradan bir ölümlünün altından kalkamayacağı
felaketler sonrasında bizimle paylaştığı paha biçilmez 12
dersini The Leading Edge, Key Performance Indicators adlı kitabında David Parmenter derlemiş. Bize de yol göstermesi dileğiyle işte Churchill'in 12 dersi:
1) ARDINIZDA KALICI BİR MİRAS BIRAKIN: Churchill'in
mirası önünün kapalı olduğunu gördüğü muhafazakar partiden ayrılmasıyla başlamış. Çok
eleştiri aldıysa da karşı saflarda bir
bakanlık elde ederek sürdürmüş miras bırakma işini, yani ben yaptım diyebilmek için gözünü karartmış.
2) PROFESYONEL UĞRAŞI YETMEZ, MUTLAKA BİR HOBİNİZ OLSUN: Zamanım yok demeyin. Churchill,
Çanakkale yenilgisi, muhalefet hareketinin arka sıralarına itildiği 1930-1939 yılları arası ve 1945'teki
zafer sonrası yapılan kamuoyu yoklamalarındaki büyük hüsranı yaşadığında kendini yazmaya, resim yapmaya ve toprakla uğraşmaya vermiş.
3) YENİLDİĞİNİZİ ANLAYINCA UZATMADAN KABUL EDİN VE SİNDİRİN: Bozguna dönüşen
Gelibolu çıkarması sonrasında denizcilik bakanlığı görevinden azledilince yeniden orduya katılmak üzere parlamentodan
istifa etmiş. Aradan yalnızca 6 ay geçmeden parlamentoda görev alması için geri çağrıldıysa da enerjisini umutsuz bir
dava için boşa harcamak istememiş. Parlamentodaki düşmanlarının eline koz vermemiş!
4) KAÇIP DÜŞÜNEBİLECEĞİNİZ BİR SIĞINAĞINIZ OLSUN: Elbette işyerinizdeki dinlenme odanızdan söz etmiyordur.
5) YAZI, KILIÇTAN DAHA GÜÇLÜDÜR: Churchill, ününü bir savaş muhabiri olarak yapmıştı. Cesurdu ve başkalarının söylemekten çekindiklerini dile getiriyordu ama bunları sadece söylemiyor, yazıyordu da.
6) DİPLOMANIZIN OLMAMASI SİZİ ENGELLEMESİN: Kurallara karşı geliyor ve okulda tam bir başarısızlık örneği sergiliyormuş. Üniversiteye ise hiç gitmemiş. Öğrenmek için kendisi çok çalışmış.
7) ÇOK İYİ BİR HATİP OLUN: Kullandığı sözcükler, 14 yaşındaki bir ergenin bile rahatça anlayabileceği türdenmiş.
8) PROFESYONELCE HALKLA İLİŞKİLER YAPIN: Fikirlerini dile getirme konusunda hiçbir şansı kaçırmazmış.
Basın, Churchill'in zirveden aşağıya düştüğü dönemde onun hakkında çok yıpratıcı başlıklar kullanmışsa da o, asla teslim olmamış. Yenilmez bir 'buldog' imajını oluşturma için basınla çok yakın çalışmış.
9) KARAR ALICILARLA KİŞİSEL İLETİŞİM ÇOK ÖNEMLİDİR: Karar alıcıların kimler olduğunu bilir, mektupları sekreterine yazdırmaz, kendi el yazısıyla düzenli
iletişim kurarmış. Başkan Roosevelt'e yazdığı mektuplarla kabineyi bile geride bırakıp ABD ile
ittifak yapılmasını sağlamış.
10) GELECEĞİ GÖRÜN VE ONU SAHİPLENİN: Hitler'in büyük bir baş belası olarak gelmekte olduğunu ilk gören, başka bir savaşın çıkmasını önlemek açısından birleşmiş bir
Avrupa'nın önemini anlayan yine ilk o olmuş. Bu sebeple de Almanya'nın savaş sonrasında ağır bir ceza alarak dışlanmasını önlemiş.
11) BİLİM İNSANLARINA VE TEKNOLOJİYE YAKIN DURUN: Onun bu yaklaşımı o dönem pek çok buluşun önünü açmış.
12) BEDENİNİZİN RİTMİNİ BİLİN: Churchill gece geç saatlere kadar çalışır, sabah da geç kalkarmış, yani sabah insanı değilmiş.
Dersleri okuyunca, 'Bu iş bu kadar da basit miymiş?' dedim ama siz demeyin. Koskoca Churchill'in bildiği bir şey vardı belli ki!
İş dünyasında şüphecilik artıyor, ABD'ye güven azalıyor
Dünyaca ünlü 'PR network'ü Edelman'ın 23 ülkede 5 bin 75 kişi ile yapılan 2011
Güven Barometresi sonuçları
Davos Dünya
Ekonomik Forumu'nda açıklandı. Araştırmaya göre Avrupa ülkelerinde ve Brezilya'da
iş dünyasına ve hükümetlere güven yükselirken, Çin ve Hindistan'da da düzeyini koruyor. ABD'de ise işler tersine dönmüş. Güven; iş dünyası, hükümet,
sivil toplum kuruluşları ve medya dahil olmak üzere, tüm kurumlarda 8 puan düşüş gösteriyor. İnanılmaz ama ABD hükümeti, güvenilirlik sıralamasında en az güvenilen 4 ülke arasında. Düşünün ki 3 yıl önce en güvenilir 4 ülkeden biri olan ABD, bu yıl en az güvenilir 4 ülke konumuna düşmüş.
Araştırmadaki ilginç sonuçlardan biri de
firma hakkındaki 'olumsuz bilgilere' ulaşanların yüzde 57'si, 'olumlu bilgilere' ulaşanların ise ancak yüzde 15'i inanıyor. Şirketlerin itibarını yükselten en önemli öğeler ise
ürün kalitesi, güvenilirlik, şeffaflık ve çalışanların memnuniyeti.
Akademisyenler ve
teknik uzmanlar güvenilir olarak algılanıyor. CEO'lar ise güven sıralamasında, sondan ikinci sıradayken en güvenilir sözcüler olarak değerlendiriliyor.
İnternetteki bilgiler ne kadar güvenilir tartışıladursun internet kullanıcıları ilk izlenim için
arama motorlarına bakıyormuş. Şu internetin dünya düzenini en son Mısır'da olmak üzere nasıl değiştirdiğine şimdilerde bir kez daha şahit oluyoruz. Elbette
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google ve sosyal medyanın parlayan yıldızı Twitter'ın katkısını göz ardı etmeden!
Edelman'ın araştırmasına göre bir şirket hakkında bilgi edinmek isteyenlerin ilk başvurduğu kaynak arama motorları. İnsanlar önce arama motorlarına bakıyor sonra da öğrendikleri şeyleri onaylatıp geliştirmek için geleneksel medyaya başvuruyor. Bütün bu olup bitenden sonra hâlâ internette çıkan haberleri ve sosyal medyayı önemsemeyen iş dünyasını anlamakta zorlandığımı söylemeliyim. Unutmayınız ki yıllarca çalışarak kazanılan itibar internette bir anda uçup gidebiliyor.