Bazı günlerde özel olmak hiç de fena değilmiş


Ben her çeşidine karşıyım ama toplumdaki 'erkek egemen' yapılanma kadınlar için bazen pozitif bir ayrımcılığı gerekli kılıyor. Geçen hafta çok yoğun olmama rağmen Kadınlar Günü sebebiyle davet edildiğim 3 toplantıya da katıldım. İlki Eczacıbaşı İcra Kurulu Başkanı Erdal Karamercan'ındı. Uzun yıllara dayanan tanışıklığımız sayesinde bilirim ki, yönetiminde bulunduğu grupta kadın işgücünü önemser ve daveti sadece bir PR aktivitesi değildir. Kalktım, gittim. Toplantı, üstünde özenle durdukları çevreci bakış açılarını yansıtan tasarımıyla Kemerburgaz'da başlayan yeni inşaat projeleri Ormanada'daydı. Yılın en soğuk günlerden birinde Eczacıbaşı Grubu'nun bundan böyle işe alımlarda aynı özelliklere sahip iki adaydan kadın olanının seçileceği haberi içimizi ısıttı. Elbette elde rakamlar vardı ve sadece pozitif ayrımcılık olduğu için kadın adaylar işe alınmıyordu. Sürdürülebilir bir gelecek için kadınların hayatın her alanına etkin katılımı gerekli diyor Karamercan. Dünyada kadın istihdamındaki yüzde 5'lik artışın yoksulluğu yüzde 15 azalttığı gerçeğinin altını da çiziyor. Ne yazık ki Türkiye'de kadın istihdam oranı sadece yüzde 22 iken Avrupa Birliği'nde yüzde 59. Eczacıbaşı'nın şimdiki ortalaması ise Türkiye ortalamanın epey üstünde. Görüyorum ki Eczacıbaşı Spor Kulübü, Erdal Karamercan'ın medar-ı iftiharı. Gün, Kadınlar Günü olunca Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımı'nın as oyuncuları da bizimle beraber. Haklı bir gurur içindeler, çünkü Türkiye'ye voleybolda ilk Avrupa Şampiyonluk Kupası'nı getirmişler, 2 kez Avrupa ikincisi, 3 kez Cumhurbaşkanlığı, 6 kez de Türkiye Kupası'nı almışlar. Ayrıca Uluslararası Voleybol Fedarasyonu tarafından yapılan derecelendirmede, Türk bayan voleybolu dünya sıralamasında 11. iken erkek voleybolu ise 46. sırada yer alıyormuş. Türkiye, genç ve küçük kızlarda daha da iyi bir dereceyle 5. iken, genç ve küçük erkeklerde 55. durumda bulunuyormuş. Sonuçlar için "Spora 45 yıllık kesintisiz yatırım." diyor Karamercan. 14 yaşındaki yetenekli sporcu kızları Anadolu'nun değişik illerinden alıp İstanbul'a getiren ise ailelerinin Eczacıbaşı'na olan güvenleri. Kurumsal itibar dediğin de herhalde böyle bir şey işte! ÇOK KONUŞURLAR DİYE Mİ KADINLARA CEP TELEFONU ALMAZLAR? Tepe yöneticisi Serpil Timuray'ın, Voda-fone'un hamiliğini yaptığı mWomen programını anlattığı toplantı günün ikinci davetiydi. Dünya Mobil Birliği'nin (GSMA)ve Cherie Blair Kadın Vakfı tarafından hazırlanan ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın desteğiyle lanse edilen projeye göre, kazanç düştükçe cep telefonu sahipliğinde erkeklerin oranı artıyormuş. Cep telefonu sahibi kadınların oranı erkeklerden Afrika'da % 23, Ortadoğu'da % 24 ve Güney Asya'da % 37 daha az. Peki neden? Cihazların ve mobil telekomünikasyon hizmetinin maliyeti, cep telefonuna ihtiyaç olmadığı algısı, teknolojiyi kullanamama çekincesi ve kadınların üretici araçlara sahip olmasının gerekmediği şeklindeki geleneksel kültürel önyargılar. Peki, cep telefonlu kadınların sayısı artınca ne oluyormuş? % 93'ü, cep telefonu edindikten sonra kendisini daha güvende hissettiğini, % 85'i kendisini daha özgür hissettiğini, % 83'üyse gelirinin arttığını belirtmiş. Bana göre bütün bunlar 'özellikle geriye itelenmiş' bir kadın için anlamlı olsa da konunun en önemli yanı cep telefonları kadınların iş bulma imkânlarını artırdığı gibi, e-sağlık ve e-eğitim imkânlarından, profesyonel ve finansal hizmetlerden daha iyi yararlanmalarını sağlıyormuş. İşte kimin ne kadar konuştuğu ya da yüzde kaç cep telefonu sahipliğinde olduğu değil de işe yarar bu sonuç beni çok etkiler. 'KADINLAR ANLAMAZ, BORSA SADECE ERKEK İŞİDİR' 8 Mart'ta İMKB'nin çanını çalamadım ama TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş'ın Anadolu'nun 80 ilinden gelen girişimci kadınlar için verdiği akşam yemeğine katıldım. Kurul, kadın girişimci potansiyelini nicelik ve nitelik bakımından geliştirilmek ve daha donanımlı hale getirilmek amacıyla TOBB bünyesinde kurulmuş. Başkan Aynur Bektaş her zaman dile getirdiği gibi kadınlara çok güveniyor ve iş dünyasında yer almalarıyla hem verimlilik hem de iş barışına katkısı olacağını düşünüyor. Bu sebeple de şirketi Hey Grup'ta kadın istihdamına yönelik projelere yatırım yaparken diğer yandan da Kurul içinde kadınları cesaretlendirecek girişimlerde bulunuyor. İMKB'nin sabah çanını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve İMKB Başkanı Hüseyin Erkan ile çalma fikri de yine onun. Maksat, 'borsa erkek işidir' algısını yıkmak. Tabuları yıkmak hem TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun hem de Aynur Bektaş'ın her zaman yaptığı işlerden olduğu için açıkçası İMKB'de hem de Cumhurbaşkanı ile çan çalma olayı beni hiç şaşırtmadı. Peki, kendilerine açılan bunca yoldan kadınlar yürüyor mu? Bence evet, rakamlar da öyle söylüyor. 100 ülkede İstanbul'u nasıl düşündürdük? Geçen haftanın neredeyse tamamını İstanbul'u yaratıcı endüstrilerin (ki bunun içine tasarımla öne çıkan mücevherat, hazır giyim, kültür, sanat ve mimariyle endüstriyel mühendislik de giriyor) cazibe merkezi yapmak üzere ilki düzenlenen İstanbul Kıtalararası Reklam Yarışması'nın jüri oturumları, yarışma kapsamında düzenlenen Yaratıcılık Zirvesi'ne gelen pek çok ünlü konuşmacının hazırlıkları ve nihayet bir ödül töreniyle geçirdim. Marketing Türkiye ve Marketing&Management Institute organizasyonuyla hazırlanan The CUP'a ilişkin epey haber yapıldı. Bu sebeple uzatmıyorum. Ayrıntılı bilgi için The CUP yazdığınızda internet size yardımcı olacaktır. Her şeyin aynılaştığı bir dünyada yerel ruhu ödüllendiren bu tek kıtalararası yarışmanın ev sahipliğini İstanbul yaptı. İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın açılışa ve ödül törenine katıldığı The CUP'ta yarışmada 100 ayrı ülkeden işler yer aldı. Zirve kapsamında 100 ülkeden 5 bin genç İstanbul'a ilişkin içgörü dolu posterler üretti. Etkileyici görsellerin, fikirlerin ve sloganların havada uçuştuğu yarışmalarda İstanbul'u düşünen ve düşündüklerini en iyi biçimde ifade eden 10 genci ajanslarımızda ağırladık. Kültürümüzü daha yakından tanımaları için de evlerimizde konuk ettik. Facebook ile Twitter üzerinden yapılan bir yarışmayla da İstanbul sloganları üretilmesini istedik. Çok beğendiklerimiz oldu. 'Istanbul to be continued'u en beğendiğimiz slogan olarak seçtik. Gençlere geleneksel mecralarla ulaşmak giderek zorlaşıyorken Youth Holding ile birlikte 500 bin üniversiteliyle, 'sen sana nasıl ulaşırsın?' sorusuna cevap aradık. Özgün fikirleri olan 100 Türk gencini de ücretsiz olarak zirveyi ve ödül törenini izlemek için davet ettik. Yani geçtiğimiz hafta hem biz İstanbul'u düşündük hem de 4 kıtada İstanbul'u düşündürdük. Bir ilk olmasına rağmen başarılı geçen İstanbul Kıtalararası Reklam Yarışması ve Yaratıcılık Zirvesi'nin önümüzdeki yıllarda da yapılmasına oybirliğiyle karar verildi. Faydalı olması ve İstanbul'a hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle.
<< Önceki Haber Bazı günlerde özel olmak hiç de fena değilmiş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER