AYİM şaşırtmadı.
"Militer hukuk"un gereğini yaptı.
Hukukçuların dudağını uçuklatan inanılmaz kararın gerekçesi hiç önemli değil.
Hukuki bir gerekçesi olamaz bu kararın.
Gerekçe askeridir.
Terfi etmemesi gereken üç
generale yol veren AYİM üzerinden
Genelkurmay 'karşı hamle'yi tamamladı.
Anayasa'ya ve yürürlükteki çok açık mevzuata rağmen "Üç generalin
terfi etmesi gerekir" noktasına ulaşan AYİM, Anayasa Mahkemesini aratmadı.
AYİM, 12
Mart muhtırasının ürünü.
Militarist rüzgârların bağrında teşekkül eden kurumsal yapılar için hukuk sadece bir araçtır.
Amacı gerçekleştirecek ölçüde faydalanılması ve uygulanması gereken bir vasıta.
AYİM'in "terfi etmesi gerekir" dediği
üç generale bakılınca ne görülüyor?
Tümgeneraller
Gürbüz Kaya ve
Halil Helvacıoğlu ile Tuğamiral
Abdullah Gavremoğlu hakkında
Balyoz İddianamesi kapsamında
İstanbul 10. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde
dava açılmıştır.
Bu
generaller, mevcut davada en az 15 yıl
hapis cezası istemiyle yargılanıyorlar.
Zaten terfi ettirilmeyen bu üç general 30
Ağustos 2010 itibarıyla
emekli statüsündeydiler.
Biri,
Gediktepe saldırısında eli silahlı 50 teröristi
çoban zanneden,
Aktütün, Gediktepe ve Hantepe'deki 4 olayda 42 asker evladımızın şehit düşmesinden sorumlu tümgeneral.
Tümgeneral Gürbüz Kaya, daha önce Çukurca'da TSK'ya ait mayınların patlaması sonucu 7 askerimizin şehit olması faciasında "kahrolacak bir şey yok" modundaydı.
Tümgeneral Halil Helvacıoğlu'nun adı, ibadetin
Türkçe yapılması için hazırlanan andıçla duyuldu.
Helvacıoğlu'nun
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül, hükümet üyeleri ve gayrimüslimleri fişlediği hususu
Balyoz iddianamesinde.
Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu'nun,
Balyoz davası kapsamındaki
Suga Eylem Planı'nda Yunanistan'la çıkartılacak çatışmanın koordinatörü olduğu Balyoz iddianamesinde.
Her üç general de açığa alınmış durumda.
Konu bu üç generalin terfileriyle ilgili.
Anayasa'nın 125. maddesindeki; "Yüksek
Askerî Şûra'nın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır" hükmü ortada.
Aynı maddede idari yargının "yerindelik denetimi" yapamayacağı özellikle belirtilmiş.
TSK Personel Kanunu'nun 65. maddesinde yer alan "Açıkta bulunanların terfileri ve kademe ilerlemeleri yapılamaz" hükmü ortada.
Ama Althusser'den ilhamla söyleyelim ki, militarizmin ideolojik aygıtları devreye girince bu
kanun hükümlerinin hepsi
ağaç yaprağı olur.
Militarizmin genel kabul gören tanımlarından birini
Avrupa tarihçisi Michael Howard yapar:
"Askeri alt kültüre ait değerlerin toplumun
egemen değerleri olarak algılanması."
AYİM ve Askeri
Yargıtay da evrensel hukuk kültürünün değil askeri alt kültürün değerlerini 'yargı kararı' olarak takdim ediyorlar.
Hem hukuksuz hem kanunsuz bu kararlara da saygı duyulmasını bekliyorlar.
Arada bir verdikleri 'olması gereken' kararlar istisnai nitelikte.
Bir kez daha anlaşıldı ki askeri yargı kurumları,
vesayetin
modern garantörleridir.
Genelkurmay bürokrasisi,
sistem üzerindeki 'vesayet iktidarı'nı, AYİM ve Askeri
Yargıtay sayesinde korumaya çalışıyor.
Hükümet 3 generali emekliye sevketmesi, bürokratik kadrolar üzerindeki inisiyatifini zinde tutacaktır.
Aksi halde her terfi etmek isteyen AYİM'in kapısını çalacak. Ne Cumhurbaşkanı ve ne Başbakan general terfilerinde mevcut yetkilerini kullanamayacak.
Generalin sorumlu olduğu bölgeye ihmalkârlıktan dolayı düşman kuvvetleri gelip karargâh kursa, general yine terfi edecek.
Bu kadar garabet olmaz.
Generallik, askerlik mesleğinin zirvesini teşkil ediyor. Şaibe ve gölge götürmez. Ciddiye alınmalı.
AYİM verdiği kanunsuz kararla generallik statüsünün ciddiyetini sarsmış oldu.
Generallik statüsü, Genelkurmayın vesayet saplantısının narına ateşe verilmiş oldu.
Yanan sadece hukuk değil.