Normalleşme sürecine
Org. Necdet Özel de katkı yapmaya başladı.
Doğrusu hiç alışık olmadığımız bir durum.
On yıllardır anormal yaşayınca, normali görünce
doğal olarak şaşırıyorsunuz.
Genelkurmay'ın web sitesinden 27
Nisan e-muhtırasının kaldırılması talimatı Org. Özel'den gelmiş.
Başbakan'ın emrini,
İlker Başbuğ ve
Işık Koşaner ifa etmediyse de Necdet Özel ifa etmiş oldu.
Web sitesinden tüm tuhaf açıklamalar, bu arada "
Balyoz davasında tutukluluğun sebebini anlayamıyoruz" açıklaması dâhil kaldırılmış.
30
Ağustos Zafer Bayramı tebriklerini, orduların başkomutanı v
e devletin başı olan
cumhurbaşkanı varken, yıllardır Genelkurmay Başkanı'nın kabul ediyor olması da oldukça tuhaftı.
Bu sefer tebrikler Cumhurbaşkanı Gül'e yapıldı.
Bu
teklif de Org. Necdet Özel'den gelmiş.
Umarım il ve ilçelerdeki
protokol sistemi de buna paralel olarak değişir ve
30 Ağustos tebriklerini garnizon komutanları yerine mülki amirler kabul eder.
Bir Türk Genelkurmay Başkanı'nın kendini halka sevdirmesi ve asker bürokratların kaybettiği itibarı tekrar kazanması, Batı'daki emsallerine nazaran oldukça kolay.
Hal ve tavırlarında ve TSK
bürokrasisindeki emir komutasında, normal, demokratik ve hukuki olanı
tercih etmesi yeterli.
Org. Özel bu şekilde davranmaya devam ederse, kendisini ve askeri bürokrasiyi milletin gönlündeki mevkiye doğru çekmiş ve kazanmış olur.
Aksi halde
Işık Koşaner'in ima ettiği gibi, normal ve demokratik olan sistem onlara rağmen gerçekleştirilir.
Demokrasi, askeri bürokratların
sivil otoriteye liderlik yapma tutkusunu hazmetmez.
ABD ordusunda görevli
Albay Matthew Moten diyor ki: "
ABD askerleri genel olarak 'sivil kontrol'ün önemine çok inanıyorlar.''
Albay Moten şöyle devam ediyor: "Subaylar daha ilk
yemini ederek orduya katıldıkları andan itibaren, teğmenler bu 'sorumluluğun' teorik ve pratik alanları konusunda ve
Amerikan Anayasası'nı korumak için yemin ettikleri konusunda eğitiliyor, akademilerindeki tarih derslerinde, ordunun sivil kontrolünde olmasının devletin güvenlik ve fonksiyonunun özü olduğu öğretiliyor."
Önemli olan; Genelkurmay'ın Savunma Bakanlığı'na bağlanması, Genelkurmay Başkanı'nın protokoldeki yeri,
Askeri Yargı'nın kaldırılması gibi değişimlerin, normal ve demokratik olduğu için yapılması gerektiğinin askeri bürokrasi tarafından anlaşılmasıdır.
Böyle bir mental algılama için askeri ve sivil militarizmin ömrünü doldurmuş olması gerek.
Bunun zor olduğu aşikâr.
Hele harp okullarındaki mevcut eğitim perspektifiyle imkânsız.
Her şeye rağmen militarist düşünce her zaman ortaya çıkmaya hazır bir şekilde bir yerlerde bekleyecektir.
Bir türlü "yeni" olamayan
CHP, kronik bir ulus devlet anlayışı ve
demokrasiyi milliyetçi reflekslere ram eden MHP çizgisi sürdükçe militarizmin sonundan bahsedemeyiz.
Tarihçi Alfred Vagts, haklı olarak sivil militarizm ile askeri militarizmi birbirinden ayırır.
Askeri militarizmi, ordunun askeri menfaatler değil askerlerin menfaatleri yönünde hareket etmesi olarak tanımlar.
Askeri bürokrasinin Türkiye'de itibar kaybetmesinin en önemli sebeplerinden birisi budur.
Şunu ayırmak gerekir ki; itibar kaybedip nazarlardan düşen ordumuz değil, askeri bürokrasidir.
Ordunun ve askeri değerlerin politikada ve toplumsal hayatta yüceltilmesi ise sivil militarizmdir.
Bu minvalde CHP, MHP, BDP ve ulusalcı kitleler/medya militarizmin bu kanadındadır.
BDP de askeri bir güç olarak PKK'yı yüceltmektedir.
Sonuçta, askeri alt kültüre ait değerlerin hâkim değerler olarak takdim edilmesi dönemi Türkiye'de kapanmıştır.
Yaşananlar militarizmin sonu olmasa da, demokrasinin gerekleridir.
Öyle görülüyor ki Org. Necdet Özel, değişimi ve demokrasinin olmazsa olmaz parametrelerini okumaya başladı.
Bu istikamette attığı her adım millet ve demokrasi yönünde atılmış adımlar olacak.
Peki, Org. Özel'in değişim ruhuna adaptasyon eğilimini, CHP ve MHP'de yeterince görebiliyor musunuz?