Moşe Yaalon (Moşe Smilansky),
İsrail'in 17.
Genelkurmay başkanıydı. 2002-2005 yılları arasında görev yaptı. 2002
Aralık ayında Ankara'yı da ziyaret etti.
60 yaşında olan ve Boogie lakabıyla anılan Yaalon bugün İsrail
Başbakan Yardımcısı ve Stratejik İşler Bakanı olarak
Netanyahu hükümetinde bulunuyor. Netanyahu'nun çok değer verdiği
emekli korgeneral şahin, sert Siyonist milliyetçi zihniyeti ya da kafasıyla tanınıyor. Hükümette ve kararlarında önemli bir ağırlığa da sahip aynı zamanda.
Yaalon, geçenlerde Lehi diye bilinen
Yahudi yeraltı milis örgütünün 70.
kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen bir toplantıda bu konuda bir konferans vermiş ve Lehi'nin kurucusu Avraham Stern'i övmüş, fikirlerinin bugün kamusal söylemde kirletilmiş olduğuna dikkat çekmiş. Bununla da kalmamış Stern'in fikirlerinin bugünkü İsrail gençliğinin eğitilmesinde kullanılmasının gerektiğini de söylemiş ve son olayların İsrail'in kendinden başkasına güvenmemesini bir kere daha ortaya koyduğunu vurgulamış.
Yaalon, 'İsrail'in İsrail'den başka dostu yok' diye düşünen, hatta İsrail'deki liberal solu, bu doğrultudaki örgütleri, kuruluşları şiddetle eleştiren, barışa önemli katkı sağlayan Şimdi Barış adlı STK'yı virüs olarak tanımlayan önemli birisi.
Filistin konusunda da çok tepki çeken görüşleri var. 2002
Ağustos ayında bir grup hahamla yaptığı toplantı sırasında Filistin tehdidinin esas amacının işgali kaldırmak, işgalden kurtulmak değil gerçekte İsrail'i tasfiyeye yönelik kansere benzer bir tehdit olduğunu öne sürmüş ve bu tehdidin mahiyet itibarıyla İsrail'in var oluşunu kastettiğini, bu tehdidin İsrail'in bugün karşı karşıya bulunduğu var oluşuna yönelik 2 önemli tehditten birincisi olduğuna işaret etmişti.
Yaalon'a göre, İsrail'in var oluşunu tehdit eden 2. önemli tehdit ise İsrail'e düşman bir devletin nükleer yeteneğe sahip olma ihtimaliydi. Bu konuda şöyle konuşmuştu Yaalon: "... Düşman bir devlet nükleer silahlara sahip olursa bu şu 3 şeye işaret eder: Birincisi, bu devlet bu silahları İsrail'e karşı kullanabilir. İkincisi, caydırıcılık bakımından başarılı olduğumuz alanlarda bu devlet artık korku duymadan biyolojik ve kimyasal silahlardan faydalanabilir. Üçüncüsü, bu devlet nükleer şemsiye altında, bundan faydalanarak klasik silahlar alanında ek hareketlerde bulunmaya cesaret edebilir. Düşman nükleer silahların ortaya çıkması bugün bölgemizde ılımlılarla radikaller arasında var olan dengeleri de şüphesiz bozacaktır... Bu bakımdan, hiçbir düşman devletin nükleer silahlara sahip olmaması konusunda bütün gayretler mutlaka gösterilmelidir."
Irak'ın İsrail'i tehdidi konusunda ise Yaalon o zaman fazla endişeli değildi. Irak'ın İsrail'in var oluşunu tehdit etmediğini düşünüyor ve şöyle konuşuyordu: "... Irak bizim var oluşumuzu tehdit etmiyor ama bu ülkenin bir
füze ya da uçakla yapacağı saldırı ihtimaline karşı da hazırlıklı olmalıyız. Bizim Irak tehdidine karşı iyi cevaplarımız var; bunlar hazır; üstelik bu tehdit zaten sınırlı bir tehdit. Bu tehdit hoş olmayabilir ama korkunç da değildir. Irak'ın saldırı yetenekleri yüzünden uykum da kaçmıyor."
Filistin, düşman nükleer devlet (yani bugün
İran); İsrail solu, ülkenin gidişatı konusundaki fikirleri böyle olan Yaalon şüphesiz bu konularda yalnız da değil. Başbakan Netanyahu,
Dışişleri Bakanı
Lieberman ve başkaları da bize göre benzer fikirlere sahipler ve bu fikirler, bu fikirleri taşıyan kafalar bugün İsrail'i yönetiyor, ülkenin başka ülkelerle olan ilişkilerini
tayin ediyor, buna göre hareket ediyorlar.
Biz bütün bunları çoktandır biliyor ve bu kafaların muhtemel önemli durumlarda nasıl davranacaklarını tahmin edebiliyorduk. Üstelik İsrail halkının büyük çoğunluğunun bunları desteklediğinin de farkındaydık. Ancak, ne yazık ki, yetkili mevkilerde olanlar bunlardan bihaberdiler. Bunun acı ve gurur kırıcı sonucunu ise biliyorsunuz. Ayrıca, bundan sonra da İsrail'den fazla bir şey beklenmemeli (yani dört şart konusunda) zira bu ülkeyi Yaalon ve bu kafadakiler daha uzun süre yönetecekler. Bilmem anlatabildik mi?