Kara
deniz komşumuz
Rusya dünya petrol üretimi liginin en ön sıralarında yer alıyor. Hatta zaman zaman Suudi Arabistan'ı bile geçerek birinci
ülke konumuna da yükseliyor. Nitekim, günde 10 milyar varil
ham petrol üretimi ile bugünlerde yine ön sıralarda bulunuyor.
Rusya, bu muazzam üretimin neredeyse tamamını karada açılan kuyulardan gerçekleştiriyor. Bu sahalarda da özellikle
Sibirya kuyuları öne çıkıyor.
Ne var ki, yapılan çeşitli tahminlerde Rusya'nın özellikle Sibirya'daki kuyularının ömürlerini tamamlamakta olduğu, dolayısıyla kara kaynaklı ham petrol üretiminde önümüzdeki yıllarda önemli düşüşlerin ortaya çıkmasının mukadder olduğu çoktandır ifade ediliyor. Hatta Milletlerarası
Enerji Ajansı (IEA)'nın tahmininde yeni kuyular bulunup devreye sokulmadıkları takdirde üretimin 2035 yılına kadar yılda bir milyon varil düşmesinin söz konusu olduğu dile getiriliyor.
Nitekim, Rusya bu tahminleri, mülahazaları şimdiden dikkate alarak artık denizlerde de petrol
arama faaliyetlerine öncelik vermeye başlamış ve bu çerçevede özellikle
yabancı şirketlerle yeni
işbirliği imkânları aramaya başlamış bulunuyor.
Etrafındaki denizlerdeki kendi kıta sahanlıkları, karasuları Rusya'nın bu arayışlarının en önde gelen bölgeleri olarak temayüz ediyorlar. Bugün bunlardan ikisi öne çıkıyor: Arktik Okyanusu da denen
Kuzey Kutbu Denizi ve
Karadeniz bunlar.
Birincisi ile ilgili olarak bugün
Kuzey Kutup bölgesinin dünyanın keşfedilememiş, bulunabilir petrol ve gaz rezervlerinin beşte birine sahip olduğu söyleniyor.
Amerikan EnerjiBakanlığı'nın 2009 raporuna göre, bu bölgedeki 61 önemli sahanın 43'ü Rus bölgesinde yer alıyor.
Rus devlet petrol şirketi Rosneft işte bu potansiyeli bir Kutup bölgesinde
petrol arama faaliyetleri ile ilgili olarak geçen ay
İngiliz BP şirketi ile önemli
anlaşma imzalamış bulunuyor. Bunu muhtemelen başkaları da takip edecek.
Diğer yandan, Rusya burnunun dibindeki ve Kuzey Kutup bölgesine göre çok daha olumlu ve kolay şartlara sahip Karadeniz sularında da petrol arama faaliyetlerine büyük önem vermeye başlamış bulunuyor ve bununla ilgili olarak da yabancı şirketlerle işbirliği yapmak için çeşitli hamleler yapıyor.
Nitekim, geçen ayın sonlarına doğru yine Rosneft ile Amerikan
Exxon Mobil şirketlerinin
Başbakan Yardımcısı İgor Seçin'in huzurunda imzaladıkları Karadeniz sularında aramayı içeren anlaşma işte bu hamlelerin sonucu olarak gerçekleşme yoluna girmiş bulunuyor.
Exxon Mobil'in bir milyar dolarlık harcama yapacağı bu arama-
sondaj çalışmaları Rusya'nın
doğu Karadeniz kıyılarındaki Krasnodor Krai bölgesi açıklarındaki 11.200 kilometrekarelik alanı kapsıyor. Özellikle Tuapse Progibi adlı bölgenin kıta sahanlığında yoğunlaşacak bu aramalar için ilk elde jeolojik araştırma ve sondaj faaliyetlerini yürütecek ortak şirket kurulacak. İgor Seçin'e göre, bu bölgedeki
yakıt rezervleri yaklaşık 1 milyar ton civarında bulunuyor. Bununla Seçin herhalde hem petrolü ve hem de gazı kastediyor.
Rusya'nın petrol aramalarında en kısa sonuç alabileceği deniz şüphesiz Karadeniz. Bu çerçevede Kutup bölgesi muhtemelen ancak uzun vadede sonuç verebilir. Bu yüzden Karadeniz'in öne çıkması gayet normal ve beklenen bir gelişme.
Esasen
Türkiye'de hem petrol ve hem de gaz bakımından son yıllarda Karadeniz'e çok önem veriyor. Nitekim, TPAO yabancı şirketlerle bu konuda işbirliği arayışları için gayret gösteriyor. Exxon Mobil, TPAO'nun anlaştığı şirketlerden birisi halen. Muhtemelen bunu başkaları da takip edecek. Bugüne kadar en az 4 milyar dolar harcanan sondajlar zaten devam ediyor; zira yetkililer Karadeniz'de çok ciddi bir potansiyelin olduğuna eminler. Bu çerçevede Karadeniz'de 10 milyar varil üretilebilir petrol ve 3 trilyon metreküp üretilebilir doğalgazın mevcut olduğu kuvvetle tahmin ediliyor. Kısacası, bu potansiyel ortaya çıkarılabilirse Türkiye'nin en az 40 yıllık enerji ihtiyacı karşılanmış olacak.
Rusya'nın da sonunda arama-sondaj yapmaya karar verdiği Karadeniz işte böylesine büyük bir enerji potansiyelini sularında barındırıyor. Hem Türkiye'nin ve hem de Rusya'nın sondajlardan olumlu sonuçlar almaları halinde gelecekte bugünkünden çok daha hareketli, zengin, yatırım çeken, istihdam oluşturan, yeni işbirliği imkânlarının doğacağı bambaşka bir Karadeniz ortaya çıkacak inşallah. Bu bakımdan Karadeniz'in geleceğinin çok parlak olacağı kuvvetle muhtemel görünüyor. Umarız da, isteriz de öyle olur...