Sırbistan Devlet Başkanı
Boris Tadiç dün oynanan
Türkiye-Sırbistan basketbol maçı için Türkiye'ye gelecekti.
Saraybosna doğumlu, entelektüel ve köklü bir
Sırp sülaleden gelen 52 yaşındaki Tadiç meslek olarak iyi bir
psikolog. Zaten annesi de psikologdu. Babası ise bir felsefeci. Bu arka plana sahip Tadiç daha önceleri de Türkiye'ye gelmiş, kamuoyumuzda olumlu bir lider olarak görülmüştü. Tadiç, Türkiye ile yakın ve sıkı diyaloğu ve işbirliğini de savunan birisi aynı zamanda.
İki dönemdir devlet başkanlığı yapan
İngilizce, Fransızca ve İtalyanca bilen Sırp lider, ülkesinin
Avrupa Birliği ile entegrasyonunu hararetle ve kararlılıkla savunuyor, bu konuda elinden geleni esirgemiyor.
Nitekim, Sırbistan'ın
Kosova konusundaki son olumlu adımı da büyük ölçüde onun gayret, etki ve oynadığı belirleyici rolden kaynaklanıyor. Bu adım, malum Sırbistan'ın BM Genel
Kurulu'na geçen ay sunduğu ve bilinen pozisyonunu koruduğu, Kosova'nın
bağımsızlık kararına karşı çıkan karar tasarısından beklenmeyen bir şekilde aniden büyük ölçüde vazgeçmesi, Kosova'nın bağımsızlığı konusunda bundan böyle daha ılımlı ve esnek davranacağı yolunda benimsediği son tavır olarak nitelenebilir.
Buna göre, BM Genel Kurulu'nun 9
Eylül 2010 tarih ve GA/10980 sayılı konsensüs kararıyla Sırbistan 27 AB ülkesi ile birlikte hareket ederek Kosova meselesinin
diyalog ve görüşmeler yoluyla çözülmesini kabul etmiş bulunuyor. Ne var ki, buna rağmen Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını tanımamaya devam edeceğini, kabul edilen kararın 'status-neutral document (yani Kosova'nın statüsü konusunda nötr, tarafsız
belge) anlamına geldiğini de kayıtlara geçirmiş oluyor. Ancak bu şüphesiz Sırbistan'ın görüşmeleri ve diyalog kapısını kapattığı anlamına hiç gelmiyor; aksine karardaki diğer ifadelerin ışığında bunlara devam edeceği taahhüdünü içeriyor.
Bu bakımdan, Türkiye'nin de katıldığı ve görüş bildirdiği Genel Kurul toplantısı sonucu oybirliği ile benimsenen bu karar Kosova meselesinde yeni bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Kısaca söyleyelim, meselenin çözüm yolunda bundan böyle BM değil
Avrupa Birliği kulvarı açılmış bulunuyor. Yani meseleye çözüm bundan böyle Avrupa Birliği kulvarı ve çerçevesinde aranacak.
Bunun ortaya çıkmasında da Boris Tadiç
kilit rolü oynamış bulunuyor. Şöyle ki: Tadiç BM Genel Kurul kararı öncesinde Avrupa Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi Barones
Catherine Ashton ile iki gün süren çetin ve zor görüşmeler yapmış, sonunda Ashton'ın teklifini kabul etmişti. Ashton, bu görüşmelerde bütün Avrupa Birliği üyelerinin kabul edeceği bir son dakika formülünü kabul etmesini, aksi halde Sırbistan'ın Avrupa Birliği ile entegrasyonunun tehlikeye gireceğini Tadiç'e çok kararlı tarzda anlatmış, Tadiç'ten kararın değiştirilmesini istemişti.
Esasen, Sırbistan'ın kararını değiştirmesinde sadece Ashton değil, Belgrad'ı kısa süre önce ziyaret eden
Almanya Dışişleri Bakanı
Guido Westerwelle,
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile geri planda Tadiç'e güçlü
mesajlar gönderen
Amerikan Başkan Yardımcısı Joseph Biden'in de rol oynadığını burada belirtmek gerekiyor. Ülkesi için Avrupa Birliği entegrasyonundan başka yol olmadığına inanan Tadiç birtakım siyasi riskleri de alarak bu mesaj ve girişimleri dikkate alarak Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç'e gereken talimatı vermiş, sonuçta anlattığım konsensüs kararının ortaya çıkmasının yolunu açmıştı.
Tadiç istese başka türlü de davranabilir miydi, burası bilinmez; ancak siyasi eğilimi, yıllardır savundukları ve ülkesinin nihai menfaatini Avrupa Birliği ile entegrasyonda gördüğü için böyle davrandı ve Sırbistan'ın Avrupa yolunun önünün tıkanmasını engellemiş oldu. Bu da şüphesiz onun adına olumlu bir puan ya da hamle olarak değerlendirilebilir.
Son tahlilde Tadiç cesur davranışı ve kararıyla ülkesinin Avrupa Birliği ile bir krize girmesini önlemiş, Kosova meselesinin nihai çözümünde BM tercihinden vazgeçerek çözümü Avrupa Birliği süreç ve kulvarına sokmuş oluyor. Böylece, Kosova meselesi artık münhasıran Avrupa Birliği'nin meselesi haline gelmiş bulunuyor. Tadiç'in Kosova meselesinin çözümüne dönük sürece yaptığı büyük katkı işte böyle...
NOT: Değerli okurlar, yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere yazılarıma bir süre ara veriyorum.