Libya ile
Afganistan ve
Irak'ta yaşananlar arasında paralellik ya da benzerlik kuranlar var.
Bunlar 'Libya aman bunlara benzemesin' diyerek endişelerini daha çok Libya'nın muhtemel işgali ile ilgili olarak dile getiriyorlar. Esasen, bugün Libya'da olan-bitenlerle diğerleri arasında bir benzerlik ya da paralellik kurmak çok zor; zira Afgan ve Irak tecrübeleri çok farklı tecrübeler. Hem menşe, hem sebep ve hem de cereyan ediş tarzları bakımından üçü de farklı farklı vakalar.
Ne var ki, bir konuda endişe edenler bir noktada haklı olabilirler. Bu da Libya'da Afgan ve Irak vakalarında sıkça yaşanan
sivil kayıplar konusu. Endişe edenler, bu iki ülkede yaşanan sivil kayıpların Libya'da da olmasından endişe duyuyorlar. Yeri gelmişken, söylenenlerin hilafına Afganistan'daki sivil kayıpların yüzde 75-80'inin Taliban'ın sivil hedeflere saldırması sonucu gerçekleştiğini de burada söyleyelim. Irak'ta da benzer bir durum söz konusu. Burada da sivil kayıpların büyük bölümünün birbirlerine saldıran etnik ve mezhebi grupların eseri olduğunu da belirtelim. Bunlar benim kafamdan çıkan bilgiler de değil; BM raporları böyle diyor.
Libya'ya yeniden dönersek, geçen cuma yaşanan elim bir olay, söz konusu endişelerin temelsiz olmadığını da ortaya koymuş bulunuyor. Bu olayda Brega yakınlarında ilerlemeye çalışan bir
muhalif muharip ve sağlık ekibinin NATO uçağı tarafından füzelerle vurulması sonucu 13 muhalif hayatını kaybetmişti.
NATO'nun 'soruşturuyoruz' dediği bu olayın sebebi tam anlamıyla ortaya çıkmış değil. Muhalifler, kendi aralarından birisinin sebepsiz yere, muhtemelen bir sevinç gösterisi sonucu havaya ağır makineli
tüfekle ateş ettiğini, havadaki devriye NATO uçağının da bunu
Kaddafi güçlerinin yaptığını sanıp muhalif ekibi vurduğunu söylüyorlar. Bazıları da muhaliflerin arasına sızmayı başaran Kaddafi yanlılarının ateşi sonucu olayın vuku bulduğunu iddia ediyorlar.
Olayın gerçeği tam ne, henüz kesin bir şey söylemek mümkün değil; ancak muhalif liderliği olayın 'talihsiz bir
kaza' olduğuna işaret ediyor ve NATO hava saldırılarının bundan etkilenmemesini, saldırıların devam etmesini istiyor. Onlar böyle istediğine göre, bu konuda başkalarına herhangi bir şey söylemek de elbette düşmüyor; zira Kaddafi güçlerinin hedefi dışarıdan gazel okuyanlar değil; savaş alanında bunlarla mücadele edenler. Onlar problemlerini herkesten iyi biliyorlar şüphesiz. Bu bakımdan Libya'daki muhtemel sivil kayıplar konusunu herhangi bir maksada, ideolojiye alet etmek yanlış olur.
Diğer yandan, ne kadar arzu edilmese de bu tür elim olayların ileride de yaşanması ihtimal dahilinde bulunuyor; zira bugün Libya'da savaş taktikleri değişmiş bulunuyor. Bu çerçevede özellikle Kaddafi güçleri son günlere kadar muhalif güçlere karşı uyguladıkları taktikleri terk etmiş bulunuyorlar. Bunlar artık tank, top, zırhlı
araç, sabit roket bataryaları gibi ağır silahları çok güvendikleri ya da iyi saklayabildikleri durumlar dışında kullanmıyorlar; çünkü bunları kullandıkları takdirde NATO hava gücü tarafından
imha edileceklerini biliyorlar. Bu yüzden Kaddafi güçleri, aynen muhalif güçler gibi, herkesin televizyonlardan izleyebildiği gibi,
Mitsubishi,
Toyota pikap ya da kamyonetlerin arkalarına monte ettikleri
makineli tüfek, hafif roket bataryaları ya da
uçaksavar silahlarıyla karşı tarafa saldırıyorlar, dediğimiz gibi artık ağır silahlar pek kullanmıyorlar. Üstelik, bu yeni taktiklerle muhaliflere beklenmeyen yerlerde pusular kuruyor, NATO hava gücü müdahale edemeden kayıplara karışıyorlar.
Böylece, benzer pikaplı muhalif ekipleri benzer pikaplı Kaddafi güçlerinden ayırt etmek NATO bakımından gittikçe zorlaşıyor. Üstelik Kaddafi güçleri de artık sivil görünümlü olarak hareket etmeye başladıkları için ayırt etme işi daha da zor ve karmaşık bir boyut kazanıyor. Bununla baş etmenin yolu da elbette Kaddafi güçlerini muhalif güçlerden ayırt edebilecek öncü gözlemci ekiplerin savaş alanında görevlendirilmesiyle bir derece mümkün olabilir. Bu ne kadar olur, ne kadar mümkün, söylemesi zor.
Bu yeni gelişmelerin ışığında, devam ettiği takdirde, Libya'daki savaş durumunun ne kadar zor, tehlikeli ve maliyetli olacağını söylemek mümkün. Bu bakımdan Libya'da
ateşkes her şeyin önünde olmalı ve bunu kim ya da kimler gerçekleştirecekse bir an önce gerçekleştirmeliler. Bu, bütün hesapların önünde gelir elbette...