Genel
kurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ,
Merkez Orduevi’ndeki resepsiyonda gazetecilerle uzun uzun sohbet etti.
Söz dönüp dolaşıp Başbuğ’un, ıslak
imza,
Balyoz tutuklamaları, 3. Ordu gibi konularda yaptığı açıklamalara gelince,
üniformasını tutarak, “Bakın” dedi:
53 yıl
“Ben, bu üniformayı 1957’de askeri öğrenci olarak giydim. Şimdi 2010’dayız. Demek ki, 53 yıl bu üniformayı taşımışım. Sanıyorum bu süre bir
rekor,
komutanlar arasında. Ben, diye konuşmayı hiç sevmem; ama yine söylemek zorundayım: Ben, bu süre zarfında söylediğim her şeyin arkasındayım.”
Başbuğ, sadece aldığı brifinglerle yetinmediğini, konuşacağı konuda önceden bizzat okuyup, araştırma yaptığını da ekledi.
Yorumculuk önerisi
Mehmet Ali
Birand, Başbuğ’a, “Emekli olunca ne yapacaksınız, bu birikiminizi değerlendirin, bir köşeye çekilmeyin” diyerek sohbete katıldı. “Mesela” dedi Birand, “Emekli olduktan sonra televizyon yorumculuğu yapar mısınız?”
Başbuğ, Birand’ın önerisini gülerek karşıladı, “Öyle bakmayın” dedi, “Küçümsediğimi düşünmeyin ama bu bizim işimiz değil.”
Suna Tural’ın sesi
Sohbet uzun meslek yıllarına dönünce, Başbuğ da eski komutanlarıyla ilgili anılar aktardı. “Benim” dedi:
“
Cemal Tural Paşa’yla ilginç bir anım oldu:
O zaman
genç bir
subaydım.
Tuzla Piyade Okulu’nda öğretmendim. Tuzla’da bir
lojman verdiler. Gördüm ki, üst katımızda Cemal Tural Paşa oturuyor. Eski
Genelkurmay Başkanı, ünlü bir komutan. Biz o zaman genciz; sabahları işe gitmeden önce balkona çıkıyoruz, çay içiyoruz. Ve her sabah Turalların balkonundan haberleri dinliyoruz. Bir hanım
spiker tane tane haberleri okuyor. Fakat biz
radyo sesini bulamıyoruz. Sonradan öğrendik ki, eşi Suna Hanım, meğer, her sabah gazeteleri önüne alır ve haberleri tane tane Tural Paşa’ya okurmuş.”
Torumtay örnek gösterilirdi
Başbuğ, eski
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Necip Torumtay’la bir anısını da şöyle aktardı:
“Yine genç bir subayken
doğu görevine gittim. Tugayda göreve başladım. Komutan bir gün bana, ‘ileride inşallah’ dedi, ‘Akademiye gi
dersin, kurmay subay olursun. Kurmay subay nasıl olur dersen, işte burada örneği var. İyi bir kurmay subay
Necip Torumtay Albay gibi olur’. Necip Torumtay komutanımız, o zaman benim görev yaptığım birlikte Kurmay Albay’dı ve gerçekten disipliniyle, bilgisiyle, örnek bir kurmay subay olarak gösterilirdi. Böyle büyük komutanlarla çalışmak bizim için çok öğretici oldu.”
‘Ders vermek için uğraşırdık’
Başbuğ, araştırmayı ve öğreticiliği çok sevdiğini de belirtti. TSK’da uzun yıllar değişik kademelerde öğretmen subay olarak görev yaptığını da şöyle anlattı:
“Tuzla Piyade Okulu’nda görevim buydu. Ders anlatmayı, araştırmayı, taktik, strateji çalışmayı çok severdim. Nitekim
Harp Akademileri’nde 6 yıl
öğretmenlik yaptım. Her öğretmen subaya ders verme imkânı doğmazdı. Ders sorumluluğu almak kolay değildi. Bunun için komutanlarımızın peşinden koşar, ders almak için yarışırdık. Hazırlanır, çalışır ve ders talep ederdik.”
Gençler moral verdi
Başbuğ, uzun süre kaldığı resepsiyonda konuklarıyla yakından ilgilendi. Gençlerin sunduğu
halk oyunları gösterisini çok yakından ve büyük bir ilgiyle izledi. Yurdun her yöresinden oyunlar sunan gençlerle tokalaştı, kutladı. Sonra gazetecilere dönüp:
“Biliyor musunuz bu gece beni en çok ne mutlu etti? Bu gençlerin güler yüzü. Neşeli, mutlu ne güzel oynadılar. İnsan umut doluyor.”