İşe bakın siz, bizim üzerimizden siyasi hâkimiyet kavgası başladı ABD'de... Bir süredir sütre gerisine çekilmiş olan Neo-Çılgınlar'ın medyadaki uzantıları yeniden boy göstermeye başladılar. Dertleri,
Türkiye'nin temsil ettiği türden 'değişim' yönünde oluşmakta olan hassasiyeti doğmadan öldürmek...
Adam Amerika'nın en çok satan gazetesi
Wall Street Journal'in (WSJ) yorum sayfasının sorumlusu. 1
Mart (2003) tezkeresi reddinden sonra Türkiye'yi cezalandırma hamlesinin bir parçası olarak, 'Avrupa'nın
hasta adamı--Yeniden' başlıklı bir yazı (16
Şubat 2005) ile çıkmıştı karşımıza. Ne anti-
Amerikancılığımız kalmıştı Türk halkı olarak, ne anti-Semitliğimiz...
Ne olduysa oldu, bir yıl sonra (1
8 Mart 2006), Bir Amerikalı diplomata refakaten geldiği Ankara'da,
Başbakan Tayyip Erdoğan'la görüşerek, Türkiye'nin farklılığını vurgulama amaçlı 'Atatürk'ten sonra' başlıklı bir yazı yazdı; '
Kurtlar Vadisi' filminden hareketle Ak Parti hükümetinin anti-Amerikan duyguları körüklediği mesajını veren...
Önceki gün ise daha önce yazdıklarına tüy diken 'Erdoğan ve Türkler'in düşüşü' yazısı çıktı sorumluluğunu taşıdığı sayfada; daha önceki iddialarına yeni bir katkıda bulunmadan şu sonuca varıyor: "Batı'ya eğilimli Türkiye'yi yine Türkler kaybetti."
İddiasına dayanak ettiği de, "Başbakan Erdoğan'ın hergün okuduğu" iltifatına mazhar Yeni
Şafak ile 'lâik' sıfatını uygun gördüğü Hürriyet'te
Irak'a savaş tamtamları çalarken çıkan dünya medyasından tercüme birkaç haber...
WSJ yazarı tek örnek değil...
Şu sıralarda gazetelerimizde Gazze'de meydana gelen kanlı saldırılar sonrasında dünya medyasında çıkan yazılar yayımlanıyor. Göz atma fırsatı buluyorsanız, alttan alta sürdürülen savaşı sizler de fark etmiş olmalısınız: Geçmişte George W. Bush'u Irak bataklığına iten Batılı kalemlerin neredeyse hepsi Türkiye'yi kınıyor...
Meramları, Beyaz Saray'ın
Nobel barış ödüllü sakinine, "Türkiye'nin temsil ettiği çizgiyi göz ardı et" mesajını vermek... Son yirmi yıl boyunca sürekli
İsrail'i pışpışlayan Amerikan başkanlarına bir yenisini daha ekleyebilirlerse rahat edecekler.
Barack Obama da suskunluğuyla adamlarının cüretini artırıyor.
Oysa dünyanın dört bir tarafındaki vicdan sahibi yazarlar, aydınlar, siyasiler farklı tepki veriyor. İsrail'in uyguladığı şiddet politikaları tasvip edilmiyor,
Filistin halkına herkesin gözü önünde şiddet sergilenmesi vicdanları kanatıyor. Çocuğu ve kadını da kurşunlarına muhatap edebilen İsrail aşırılığı, insani
yardım getiren gemilerdeki Filistinli-olmayan gönüllüleri de 'düşman' yerine koymakta tereddüt etmedi; dünyanın dikkatinden kaçmadı bu...
Vicdanımız kanadığı ve dünyanın artık iyice kronikleşen bir sorununa âdil bir çözüm bulunmasını arzu ettiğimiz ve bu yolda çaba gösterdiğimiz için 'kayıp
ülke' oluyoruz.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN