KIBRIS'TA ÇÖZÜM HEM YAKIN, HEM UZAK

'Durduk yerde Kıbrıs işi de nereden çıktı?' tepkisini vermeyeceğinizden eminim.


Bir kere, durduk yerde çıkmadı; adanın iki kesiminin en tepe yöneticileri tarafından davet edilip samimi ortamlarda "Kıbrıs sorununda şu anda hangi noktadayız?" sorusuna cevap teşkil edecek görüşmeler yapma fırsatım oldu. Ayrıca, biz ihmal etsek, kulak arkası etsek de Kıbrıs'ın bir sorun olarak bizi terk etmeye niyeti yok. Adada 'çözüm' hiç bu kadar yakın olmamıştı; bu durum da hem çözümü zorlaştırıyor, hem de özellikle Rumlar'ın en büyük korkusu olan 'bölünmüşlüğün tescili' ihtimalini güçlendiriyor. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın şubat ayındaki seçimden başarıyla çıkan Rum mukabili Dimitris Hristofyas'a, "Biz de birleştiremezsek, ada bölünür" diye takıldığı biliniyor; doğru çıkabilecek bir kehanet bu... İki tarafın halkları, kaderlerini tayin etme hakkını, geçmişte aynı ideolojik çizgiyi izlemiş iki siyasi lidere teslim etti. Önce Türkler ardından da Rumlar 'sol' liderleri işbaşına getirdiler. Ulusalcılığı reddeden, beynelmilelci bir çizginin savunucusu bu iki lider Kıbrıs'ın iki kesimi arasında bir 'barış' gerçekleştirebilir mi? Bu sorunun cevabı açık: Evet gerçekleştirebilir... Önyargıları ve şoven yaklaşımları bir tarafa bırakır, halklarının arzuları istikametinde tavır alırlarsa, mutluluk, huzur ve refahı paylaşacak bir çözüme kavuşabilir Kıbrıs... Ancak çözüme bu denli yakınlaşmak tersi bir tehlikeyi de içinde barındırıyor: Bu iki lider de başaramazsa, barış yolunda bütün umutlar berhava olacak ve Kıbrıs'ta bölünmüşlük kesinleşecektir... Bu gerçeği en fazla zihninde taşıyanlar Türkler; bu gerçeğin uykularını kaçırması gereken Rumlar ise hâlâ önyargılardan tam kurtulabilmiş değiller. Cumhurbaşkanı Hristofyas bir gün önce kuzeyde Cumhurbaşkanı Talat'tan aldığım umutlu havaya uygun konuşmadı; tam tersine görüşmelerin iyiye doğru gitmediğini özellikle vurgulama ihtiyacı duydu. Kuzeyde kimseden işitmediğimiz 'iki halktan ve iki devletten oluşan Kıbrıs' formülünü Mehmet Ali Talat'a mal ederek hem de... Oysa Cumhurbaşkanı Talat, bize, "İki bölgeli, siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu Kıbrıs" formülüne sıcak baktığını çok açık bir dille ifade etmişti. Hristofyas, Kıbrıs'ın Türkiye'nin gölgesi altında bulunduğu, Türkiye'de ise askerlerin tavrının etkili olduğu iddiasında; buradan vardığı nokta, Talat'ın müdahaleler yüzünden elinin kolunun bağlı olduğu değil yalnızca; iki tarafın sürdürdüğü müzakerelerde uzlaşmaya varılmasının bir anlam taşımayacağı da... Kendisini dinlerken, insanın içinden, "Peki öyleyse neden görüşüyorsunuz?" sorusu geçiyor. Bu sorunun şu an için anlamlı tek bir cevabı var: Rumlar, -Hristofyas'ın bilinen özelliklerini öne çıkartarak uluslararası platformda epeydir kaybettikleri üstünlüğü yeniden elde etme çabasında. Uzlaşmaya hep karşı çıkmış Papadopulos'un yerini 'halkların kardeşliği' sloganını dilinden düşürmeyen, Talat için "Yoldaşım" sözcüğünü kullanan Hristofyas alınca böyle bir fırsat geçti Rumlar'ın eline... Türkiye'deki puslu siyasi havanın da kendi lehlerine çalışacağı hesabında Rumlar... Eğer bu ihtimal doğruysa, Rumlar ve onlara bu aklı verenler hayatlarının en büyük kumarını oynuyorlar. Çabalarının sonuçsuz kalması adadaki ikiye bölünmüşlüğü iyice pekiştirmekten başka bir işe yaramaz çünkü. Türkiye'yi ve Kıbrıslı Türkleri dünyanın gözünde küçük düşüreyim derken, kullandıkları silâh geri tepebilir. Mehmet Ali Talat ile birlikte 'birleşik Kıbrıs' idealini gerçekleştiren lider olabilecekken, Hristofyas, Kıbrıs'ın iki halklı ve iki devletli bir adaya dönüşmesini kendi eliyle sağlayabilir. İki taraf için de zor bir döneme girildi Kıbrıs'ta, ama daha zor durumda olan, kendileri tam fark etmeseler de, galiba Rumlar...
<< Önceki Haber KIBRIS'TA ÇÖZÜM HEM YAKIN, HEM UZAK Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER