Belli ki
Türkiye’yi
hedef seçtiler... Bir gazetesi “Suriye’ye
askeri müdahale yapılacaksa, bunu ancak Türkiye gerçekleştirir” fitnesine oynarken, bir diğeri önceki gün halen devam etmekte olan ‘
Ergenekon’ ile ilgili davalara gölge düşürecek bir tahlil yayımladı.
Daha önce de, “Ak Parti İran’dan 20 milyon dolar
seçim yardımı aldı” yalan haberini yine bir gazeteleri vermişti.
Tabii, bizim medyada da geniş yer buldu
İngiliz gazetelerinde yayımlanan haberler, yorumlar...
İngilizler Türkiye’yi iyi tanır, yakından ilgilenir ve yönlendirmeye çalışır. Her 30 yılda bir üzerinden ‘
gizlilik’ kararı kaldırılan belgeler bu yakın ilgiye ışık tutmada yeterlidir.
Şu sırada ‘Ergenekon’ süreciyle ilintili ‘internet
andıcı’ davasıyla hemhal Türkiye: Ak Parti’yi, hükümeti, bazı
sivil toplum örgütlerini, yazarları, gazetecileri gözden düşürmek için internette çok sayıda ‘kara
propaganda’ sitesi açılmış... 2009 yılına kadar faaliyetini sürdürmüş siteler ve yalan-dolan haberler, yıpratıcı yorumlarla kamuoyunun kafasını karıştırmaya çalışmış...
Sitelerle ilgili kararı en üst
komutan onaylamış, astları da büyük bir şevkle görevlerini yerine getirmiş... Düşünün: Sitelerin isim hakkını astlardan bazıları
kredi kartıyla ceplerinden
ödemiş...
‘Mişli geçmiş zaman’ kipiyle anlattığıma bakmayın, yazdıklarımın gerçekliği projede ismi geçenler tarafından ikrar yoluyla kabul edilmiş bulunuyor. “Evet, yaptık” diyorlar. Elde
imzalı makbuzlar var ve
sanal âlemde bırakılan izleri silmek de sanıldığı kadar kolay değil. Projenin mimarı daha önce ‘
ıslak imza’ tartışmalarıyla gündeme gelmiş bir asker; o da “Belgeler gerçek” demiş bulunuyor.
Oysa İngiliz gazetesi, ciddi görüntü verilmiş birinci sayfadan anonslu tahlilinde, “Belgeler ve kanıtlar dandik” iddiasını seslendiriyor yargı süreci için...
Bu iddia yeni değil. Irak’a seferinde Türkiye’nin de ABD’yle birlikte hareket edeceği varsayımıyla hazırlanmış ‘2003
darbe planı’ kamuoyunun gündemine girdiği ilk günden bu yana, bir çevre, ısrarla belgelerin sahte olduğu iddiasını yayıyor. Gerekçeleri ilk bakışta makulmuş gibi geliyor: Darbe planının hazırlandığı yıl varolmayan bazı şirketler ve kurumlar da yer alıyor belgelerde, o günlerde görev yerleri farklı kişiler de...
Oysa siyasete müdahaleyi
doğal gören kadrolar hep aynı ‘
darbe planı’nı elinin altında tutuyor ve plan sürekli güncelleniyor. Saklandığı zulalardan çıkarılan belgelerin bazılarında tarihlerin şaşması doğal; belgeler zulaya kaldırıldıkları son tarihin güncelliğini taşıdıkları için sonradan meydana gelmiş değişiklikleri de içinde barındırıyor olmalı.
Elbette gerçeği
mahkeme belirleyecektir; ancak ilk bakışta çelişki gibi görünen, böylesi basit bir açıklamayla, anlaşılabilir hale geliyor.
İngiliz gazetesinin yayınından, aramızdaki varlığını ilk kez ‘
Balyoz davası’ vesilesiyle işittiğimiz, ‘çelişki’ tezini dillendirme önceliğine sahip, ‘uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan İngiliz gazeteci’ Gareth Jenkins’in tebdil-i mekân ederek Washington’a kapağı attığını da öğrenmiş olduk.
Amerikan basınında çıkmaya başlayan ‘kuşkucu’ haber ve yorumların ‘kaynağı’ herhalde o...
İngilizler ‘Ergenekon’ ile ilgilenmeye ‘
Balyoz davası’yla başladılar; özel bir sebebi var mıdır acaba?