Her geçen gün 'komplocular' kazanıyor


Hayli zamandır düşkün olduğum romanları 'Kindle' adlı cihazdan elektronik ortamda indirip okuyorum. İphone kullanıcıları için büyük bir kolaylık sağlıyor 'Kindle': Evde 'Kindle'dan okurken hangi sayfaya gelmişsem yolda İphonu'mda kitabı açtığımda "Öteki cihazınızda okuduğunuz sayfaya getireyim mi?" sorusu beliriyor ekranda... Akıl durduran bir şey, ama teknoloji bu; dur durak bilmediği gibi aklın alamayacağı imkânlar da sağlıyor... Tahmin edeceğiniz gibi, muradım 'Kindle' reklâmı yapmak değil. Muradım, şu sıralarda okuduğum 'Ejderha Dövmeli Kız' adlı İsveçli yazar Stieg Larsson'un romanında karşıma çıkan bir sahne. Ölümünden sonra basılan üç romanı şimdiye kadar dünyada 27 milyon satılan Larrson'un kahramanı, birinden intikamını 'kaset' ile alıyor. Sırt çantasının askısına yerleştirdiği miniminnacık bir kamerayla... Aradan bir hafta geçtiği halde Deniz Baykal'ın genel başkanlığını sona erdiren 'kaset'in menşei konusunda milim ilerleme kaydedilmemesi anlaşılır bir durum değil. Dün bir gazete teknoloji-özürlü bir manşet haberle çıktı okurların karşısına: Yurtdışındaki sitenin internet sağlayıcısı sürekli yüklenen programlar IP numarasını yenileyip durduğu için görüntüleri göndereni tespit edemiyormuş... Bir garip iddia da şu: Mağdur durumdaki Deniz Baykal görüntülerin çekildiği mekânın adresini savcılara vermeye yanaşmadığı için çevredeki baz istasyonlarıyla kameralardan kanıt elde edilemiyormuş... Eee, bu durumda ne olacak? Ne olacağı şu: Suç, Deniz Baykal'ın istifa konuşmasında 'suçlu' gösterdiği hükümetin üzerinde kalacak... Kimse kimseyi kandırmasın: Olayın cereyan ettiği evin adresi herhalde en fazla birkaç saati alacak bir mesaidir; Kanada'daki servis sağlayıcı orijinal görüntüleri gönderen kişinin kimliğine dair en hassas bilginin kaydına sahiptir. İsterseniz 'Kindle' örneğini vereyim: Amazon adlı sanal kitap satış mağazasından indiriliyor cihaza kitaplar; parayı ödüyorsunuz, o andan itibaren isterseniz bilgisayarınıza, isterseniz doğrudan Kindle cihazınıza kitap geliyor; tabii ABD'de veya anlaşmalı 100 ülkede yaşıyorsanız... Türkiye o 100 ülke arasında yok; o sebeple ânında indirmeye kalktığınızda merkez sizi tanıyıp ancak bilgisayar üzerinden indirmenize izin veriyor. Sanal dünyada birbiriyle irtibat kuran her cihaz karşı tarafa kendi kimlik kodlarını bırakır çünkü... Her defasında yeniden yükleniyorsa girdiler, her defasında yeni kimlik bilgileri gelse de, ana bilgisayar herbiriyle ilgili bilgileri muhafaza eder; ilk gönderenin kimlik bilgisi hiçbir zaman yok olmaz... Bunları biraz da utanarak yazıyorum; çünkü hem ben bu alanda 'çömez' sayılırım, hem de bilgisayarla birazcık ünsiyeti olan herkes bu temel bilgilere vâkıftır. Acaba gecikmenin sebebi ne olabilir? Pek çok insanın bildiği anlaşılan, gazetelerde fotoğrafı yayınlanmış bir mekânın adresini bir devletin mağdura sorarak veya ilk gelen bilgiye kanarak bulmaya çalışması düşünülebilir mi? Emin olun, Larsson'un 'Ejderha Dövmeli Kız' adını verdiği hafif-çatlak amatör dedektif gençkız bile bu işi kafasına taksaydı, şimdiye kadar sonuç almıştı... Hükümet ve Ak Parti'nin bu olaydan çok rahatsız olduğunu biliyorum; 'kaset' konusundaki gizlerin bir an önce ortadan kalması ve gerçeklerin anlaşılması bu sebeple de önemli. Konu üzerindeki müphemiyet perdesinin kalkmadığı her gün 'skandal'ın vebali iktidarın zarar hanesine yazılıyor... Stieg Larsson sağ olsaydı, işi ona havale etmeyi önerirdim.
<< Önceki Haber Her geçen gün 'komplocular' kazanıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER