KABİL (
Afganistan)
"Bir deli kuyuya bir taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış" denir ya, az bile denmiş... Şu sıralarda 70 kadar devlet Amerika'nın Afganistan'a saldırarak yaptığı hatayı düzeltmeye çalışıyor; çabanın başarıya ulaşıp ulaşamayacağını bilen yok...
Her dönemin 'büyük' sayılan devletleri serazat yaşamak arzusundaki Afganları bir türlü kendi haline bırakmadı. 1838'de
İngilizler işbaşına kendilerine bağımlı bir kukla
yönetici getirerek ülkeyi yönetmek hevesine kapıldığında, son askerine kadar kılıçtan geçirildi İngiliz kuvvetleri... Ardından, Britanya İmparatorluğu ile
Rusya İmparatorluğu ülkeyi kendi aralarında taksime kalktılar, yine olmadı... Ruslar Afganistan'da İngilizlerin söz sahibi olmasını kabullendi önce, sonra da İngilizler Rusların; iki formül de tutmadı.
Literatüre 'The Great Game' ('Büyük oyun') olarak geçen bu uzun serüvenin sonunda, Rus İmparatorluğu da Britanya İmparatorluğu da çöktü; Afganistan ise varlığını korudu.
1979'da kendi 'kukla yönetimini' işbaşına getirmek üzere
Kızıl Ordu'yu Afganistan'a gönderen
Sovyetler Birliği'nin âkıbetini de biliyoruz: Sovyetler Birliği diye bir 'süper-güç' tarihe karışmışsa ve
Moskova bu arada bir çok uydu-devletini kaybettiyse, bunda, on yıldan fazla süren Afgan direnişinin payı çok yüksektir.
Günümüzün büyük devleti Amerika'yı da dize getirdi sayılır Afganistan: 11
Eylül (2001)
ikiz kuleler saldırıları sonrasında Afganistan'ı işgale kalktı ABD; saldırılardan etkilenen müttefikleri de Washington'a
destek çıktı... Sonuç ortada: Dünyanın en güçlü ve teknolojik yönden en gelişmiş ordusu olan
Amerikan Silâhlı Kuvvetleri Afganistan batağından çıkmanın yollarını arıyor bugün...
Bulduğu çareye bakın: Afganistan'ı işgal altında tutmaya devam etmek için gerekli askeri sorumluluğu bütünüyle NATO'ya devretmek; işbaşına getirdiği Hamid
Karzai rejimini ayakta tutmak üzere gerekli mali ve
lojistik desteği de mümkün olduğu kadar çok ülkenin sırtına yıkmak... Aralarında
Türkiye'den Ahmet Davutoğlu'nun da bulunduğu 70 kadar ülkenin dışişleri bakanları ile BM, NATO, İKÖ genel sekreterleri dün
Kabil'de bu amaçla düzenlenen bir konferansta biraraya geldi.
Daha önce İstanbul'da, Londra'da yapılmıştı benzer toplantılar, konferans yerinin Kabil'e taşınması bir 'başarı' olarak görülüyor. Biraz tuhaf bir başarı bu; çünkü
yabancı heyetlerin güvenliği sağlanabilsin diye Kabil halkının iki gün boyunca evinden dışarı çıkması
yasak... BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon'u Kabil'e getiren
uçak buna rağmen
füze saldırısına maruz kaldı.
Konferans vesilesiyle buraya gelenlerin verdiği mesajlar son seçimde
görev süresi uzatılan
Hamid Karzai ve kadrosu için pek içaçıcı değil. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh
Rasmussen işin vahametine "Uluslararası camia Afganistan'daki durumun ciddiliğini kavrayamadı" sözüyle işaret ederken, ABD
Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton da kendisinden yeni mali destek bekleyen Karzai'ye tek bir
kuruş bile vermeyeceklerini söylemeye hazırlanıyor.
Amerikan basınına göre, Clinton, "Önce yolsuzlukları önle" mesajını verecekmiş Hamid Karzai'ye...
Yolsuzluk da yapılamayan bir ülkede 'kukla yöneticiler' pek durmuyor; bunun en yakın tanığı Afganistan'ın son 150 yıllık tarihi...
Toplantıdan çıkacak kararların işe yarayabileceğine umut bağlayan ülkelerden biri Türkiye; yeni dönemde daha akıllı tavırlar belirlenir ve bize tahsis edilen iki bölgede kaydedilen somut başarılar diğer ülkelere ait bölgelerde de uygulamaya konulursa sonuç alınabileceği umudu bu.
Umudun dayandığı uygulamaları görmek üzere yarın (
Çarşamba) ülkenin kuzeyine gideceğiz.
YENİŞAFAK