Kısa bir güne sığan şu olaylara bakar mısınız?
Sabah İmralı'ya gitmek üzere Gemlik'e gelen Abdullah Öcalan'ın avukatlarına geminin kalkmayacağı söylendi; gemi yoksa İmralı'da avukatlarla haftalık görüşme de olmuyor...
Öğle saatlerinde BDP'yi temsil eden isimler Ak Parti grubundan bazı milletvekilleriyle biraraya gelip Hatip
Dicle,
tutuklu vekiller ve
yemin boykotu konularında çözüm arayışına katıldılar; ancak iki tarafın beklentileri buluşmadığı için sonuç alınamadı. Yine yemin etmedi BDP'liler...
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Diyarbakır'da BDP binasında toplandı ve '
demokratik özerklik' ilânında bulundu. Buna göre, bölgede yaşayan herkes, bundan böyle, kendisini 'demokratik özerk Kürdistanlı' olarak tanıtacakmış...
Son haber bizlere
akşam üzeri ulaştı, ama olay öğle saatlerinde oldu: Örgüt tarafından kaçırılan silâh arkadaşlarını kurtarmak için bölgede gezen bir askerî gruba, Silvan'da, yemek molası verdikleri bir sırada,
PKK bombalı pusu düzenledi ve 13 er şehit düştü.
Birbiriyle bir biçimde ilintili bütün bu olaylar aynı gün yaşandı.
Olayların ardından hükümetin ilgili bakanlarıyla devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinin en üst yetkilileri
Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında buluştu. Bir muhalefet partisi lideri, "Açılımdan vazgeçilsin" talebini yineledi.
Herkes birbirine "Ne oluyor?" sorusunu yöneltiyor... Ne oluyor gerçekten? Bir güne sığan bütün bu olaylar önümüze nasıl bir tablo çıkartıyor?
En iyisi ben kendi tablomu çizeyim...
Türkiye iktidarın güçlü
destek bulduğu bir seçimden yeni çıktı. İş başındaki siyasi kadronun görevini oyunu artırarak yenileyen halkın "Ülkemi güçlü, beni müreffeh yapacak, huzur ve barışa
hizmet edecek reformcu politikalarını sürdür" mesajı olarak anlayabiliriz bunu... Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından Meclis'te okunan hükümet programı bu mesaja
cevap teşkil edecek kapsamda.
Program, terörü demokratik
açılım ve hukuk devleti anlayışıyla sona erdirmeyi amaçlayan politikalar yönüyle de umut verici... İçerikli, somut, üzerinde iyi düşünülmüş, daha önceki eleştiriler hesaba katılarak hazırlanmış, uygulanabilir bir program...
Önceki gün birbiri ardına meydana gelen olaylar bu kararlılığı bozmayı, Türkiye'yi yeniden içine kapanarak, bireyini daha özgür, ülkeyi daha demokratik yapacak reformlardan uzaklaştırmayı amaçlıyor.
Değişen ve dönüşen dünyada gelişmelere ayak uydurarak en itibarlı yerlerden birini alma azmindeki bir ülkeyi yolundan saptırmak mümkün müdür?
"Mümkündür" diyenler birlikte özgürleşmek yerine kendi
küçük gündemlerini ön plana çıkartıyor... En iyi bildikleri yöntem olan şiddeti yeniden azdırarak sonuç alabilme yollarını arıyor... Bekledikleri, devletin de onların anladıkları dilden tepki vermesi... Bu amaçla eskiden beri
işbirliği yaptıkları karanlık unsurlarla al takke ver külâh halindeler...
Geçmişi hortlatabileceklerini sanıyorlar...
Yanılıyorlar.
O yanılgı yüzünden, PKK içindeki şiddetten başka yöntem bilmeyen unsurlar BDP'yi, BDP içindeki dünyanın gittiği yönü doğru okuyamayanlar liderlerini gözden düşürüyor; hep birlikte kaybediyorlar...
Hem de birlikte kazanabilecekleri halde...