Star Gazetesi’nde 1
Eylül Perşembe günü,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hüseyin Çelik’in
2023 senesine kadar
Türkiye’nin
sivilleşmesi doğrultusunda atılması gereken adımlar konusunda bir açıklaması yayınlandı.
Bu açıklama ve içeriği Sayın Hüseyin Çelik’in kendi çalışması mı, AK Parti’nin yetkili organlarında tartışılmış, üzerinde belirli bir mutabakat sağlanmış bir perspektif mi, doğrusu bilemiyorum ama aşağıda 15 madde olarak aktardığım programın her maddesini çok olumlu buluyorum, üzerinde çalışılmış bir içerik olduğunu görüyorum, Sayın Çelik’i kutluyorum.
Tabi, meseleye biraz tersten de bakmak gerekir ve Sayın Çelik’in açıkladığı 15 madde Türkiye’de hala sivil-asker ilişkilerinde sorun niteliği taşıyor ise, ülkenin sivilleşme konusunda daha işin başında bile olduğunu düşünebiliriz ve bence de durum böyledir.
Aşağıda, Sayın Çelik’in açıkladığı 15 konuyu aynen aktarıyorum:
81- Genelkurmayın
Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması.
82- 35’inci maddenin kaldırılması.
83- Jandarmanın yapısı, konumu ve görev tanımı.
84- Profesyonel orduya geçiş.
85-
Askerlik süresinin kısaltılması.
86-
Zorunlu askerlik.
87- TSK’da verilen askeri eğitim.
88-Okullardaki Milli
Güvenlik dersleri.
89- Kaç ordu komutanlığı olacağı, bunların nerelerde bulunacağı.
810-
Mustafa Muğlalı gibi isimlerinin kışlalardan silinmesi.
811- Askere dayak, kötü muamale sıfırlanmalı.
812- Milli günlerde tanklı, toplu görüntülere son verilmeli.
813- Askeri harcamalar şeffaflaşmalı.
814- OYAK’ın varlığı ve işlevi gözden geçirilmeli 815- TSK’da VET (verimlilik, etkinlik ve tutumluluk) prensibi uygulanmalı.
Hüseyin Çelik’in açıklamaları, tekraren ifade ediyorum, son derece önemli,
ümit verici ama, bendenizin, bir yurttaş olarak, bu açıklamalara üç eleştirisi var.
8Birinci eleştirim 2023 perspektifine; yukarıda sözü edilen reformlar, iki genel seçimde arka arkaya yüzde 47 ve yüzde 50 oy alabilmiş, önemli bir referandumda yüzde 58
evet oyu çıkarabilmiş bir siyasi formasyonun gerçekleştirmek için 12 sene beklemesine ihtiyaç duymaması gereken reformlar.
8İkinci eleştirim, listede önemli eksikliklerin varlığı; aklıma ilk gelen çift başlı yargı,
AYİM, askeri yargıtay gibi kurumlar.
Bu eksikler listesi daha da uzatılabilir.
8Üçüncü ve en temel eleştirim ise, Türkiye’nin sivilleşme perspektifinin sadece sivil-asker ilişkilerindeki normalleşmeye bağlı olmadığı yönünde; Anayasa’nın dibacesi, 66. Madde orada dururken, DİB’in mevcut yapılanması ve finasman biçimi sürerken, Sayın Çelik’in çok iyi bildiği bir mevzu, Talim ve Terbiye Kurulu zihniyeti eğitime
egemen iken,vs. sivilleşme sadece sivil-asker meselesi olmaktan öte bir mesele.
Tüm eleştiriler bir yana, zaten eleştirilerim daha sivil bir Türkiye için, Sayın Çelik’in programı çok önemli ve demokrasiye açılan bir pencere, bunu belirtmemiz şart.