Türkçemizde ve başka dillerde güzel bir deyim var: “Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir”.
Bu güzel deyimi bu günlerde Türkiye’nin sözde
amiral gemisi
Hürriyet gazetesine uygulamak mümkün.
Ama Hürriyet gazetesi deyimdeki saatten de kötü çünkü günde ancak bir kez doğruyu gösterebiliyor.
O da son günlerin meşhur geyiği
Baykal videosu konusunda.
Cumartesi günkü Hürriyet’te yaklaşık tüm köşe yazarları bu video konusunun ortaya saçılmasının iğrençliğinden bahsediyorlar.
Tüm bu köşe yazılarının altına
imzamı atmaya hazırım.
Söz konusu olan kişi
Deniz Baykal dahi olsa, yani anamuhalefet lideri de olsa özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı her şeyin üzerinde olmalıdır.
Bu videoyu çekenleri de,
servis edenleri de kınamak hepimizin görevi olmalıdır.
Bugünkü konumdan bağımsız ama bu videonun hangi amaçla servis edildiği de herhalde tartışılacak; benim kanaatim, ama sadece kişisel kanaatim, bu çirkin işin arkasında da
Ergenekon doğrultulu, Baykal’ın başında olduğu bir anamuhalefetin AK Parti’yi asla sandıkta yenemeyeceğini anlayan ve bu nedenle bu hamleyi yapan birilerinin olduğu.
Ufukta görünen (
Anayasa Mahkemesi ve
CHP???)
referandum sonuçlarının da bu hamlede etkin olması beklenebilir.
Ama bu arada Pazar günkü
Star gazetesinde yayınlanan
Ergun Babahan’ın yazısını mutlaka okuyun, bu çirkin işin altında neler yatabileceğini çok güzel açıklıyor, Hürriyet gibi gazetelerin köşe yazarlarının bu olaya
ıslak imza olayı kadar bile kuşkulu yaklaşmamalarının sorguluyor.
Gelelim tekrar konumuza.
Hürriyet yazarları doğru bir çıkış yaptılar.
Ama....
Geçtiğimiz hafta New York’da bir Türk genci
intihar etti.
Dünyaca ünlü Sotheby’s
müzayede kuruluşunun Başkan Yardımcısı Ali Can Ertuğ intihar ederek yaşamına son verdi.
37 yaşında ve çok başarılı bu Türk gencinin intiharının Hürriyet gazetesine haber olmasından daha
doğal bir şey olamaz.
Ancak, haberi okuduğunuzda bir konu sağ duyu, akl-ı selim sahibi kişileri çok kızdırdı.
Bu konu da intihar eden 37 yaşındaki başarılı Türk’ün cinsel eğilimlerinin Hürriyet gazetesi haberinde yer alması oldu.
Ali Can Ertuğ’un intiharıyla cinsel eğilimleri ve ilişkileri arasında bir bağ olup olmadığı konusunun Hürriyet gazetesi sütunlarına taşınmasının kamusal yararı nedir, anlamakta çok zorlanıyorum.
Gazetecilik sadece ve sadece kamusal boyutu olan konuları okura taşımak amaçlı bir meslek değil midir?
Rahmetli Ali Can Ertuğ’un cinsel eğilimlerinin kamusal ne gibi boyutları vardır?
Olmadığı, olamayacağı ortada.
Hürriyet gazetesinin bu haberi verirken Ali Can Ertuğ’un cinsel eğilimini ön plana çıkarmasının yegane amacı olsa olsa haberi akılları sıra daha seksi yapmaktır.
Ve Hürriyet gazetesinin köşe yazarlarından hiçbirinin gazetelerinin yaptığı bu iğrençliği köşelerinde eleştirmek akıllarına bile gelmemiştir.
Asansörde karşılaşıyorlar ise Enis Berberoğlu’na söylediklerini de doğrusu düşünmüyorum.
İntihar eden bir gencin cinsel eğilimlerini açık açık sütunlara taşı, sonra da Deniz Baykal videosu yayınlandığında toptan özel yaşamın gizliliği muhafızlığına soyun.
Hiç dürüst, hiç de inandırıcı olmuyor doğrusu.
Başka konularda da olduğu gibi.