Genelkurmay Başkanı
Işık Koşaner ve 3 kuvvet komutanının
sürpriz emeklilik talepleri, yeni bir
komuta kademesinin şekillenmesine neden oldu.
Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel, önce Kara
Kuvvetleri'ne ardından da Genelkurmay Başkanlığı'na atandı.
Koşaner'in normal
görev süresi iki yıl sonra doluyordu.
Özel'in bu göreve gelmesi güçlü bir ihtimaldi.
Ancak Koşaner'in
erken emeklilik talebi nedeniyle süreç hızlandı.
Diğer atamalara gelince, Koşaner ve 3 kuvvet komutanının emeklilikleri hiçbir şeyi değiştirmedi.
Sivillerin atamalara müdahil olduğu söylenemez.
Atamaların, askeri teamüller içinde kalınarak kıdem ve
terfi sırasına uygun yapıldığı görünüyor.
***
Belki tek istisna Aslan
Güner.
Güner, Kara Kuvvetleri'ne getirilen
Hayri Kıvrıkoğlu'ndan daha kıdemli.
Bu nedenle de Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı
Harp Akademileri'nin başına getirildi.
Jandarma Genel Komutanlığı için de
Servet Yörük'ün adı geçiyordu.
Ancak or
generallikte bir yılını dolduran Yörük'ün yerine orgenerallikte ikinci yılını dolduran, dolayısı ile daha kıdemli olan
Bekir Kalyoncu atandı.
Birinci
Ordu Komutanlığı'na da yeni orgeneraller değil daha kıdemli olan Yalçın
Ataman atandı.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilen
Mehmet Erten de bir yönüyle sürpriz.
Hava Kuvvetleri'ndeki görevlerinde
lojistik konuları ile ilgilenen birinin kuvvet komutanı olması bir ilk.
Normal şartlarda bu göreve gelmesi mümkün değil.
Ama burada da "kor"lukta dördüncü yılını tamamlayan tek general olduğu için teamüller gereği o
tercih edildi.
Dördüncü yılını dolduran diğer isimler değişik suçlamalarla
tutuklu bulunuyor.
Görüleceği gibi her şey askeri teamüllere göre gerçekleşti...
Ortada
sivil veya siyasi bir müdahale yok.
***
Sıra dışı bir gelişme olmazsa
yeni komuta kademesi iki yıl değişmeden görev yapacak.
Şimdi önlerinde üstesinden gelmeleri gereken çok ciddi konular var.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin profesyonelleşmesi ve modernizasyonu...
Sınır Güvenliği Genel Müdürlüğü kurulması ve sınırların sivil otorite tarafından
kontrol edilmesi,
Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı'nın İçişleri'ne tamamen bağlanması.
İç güvenliğin
İçişleri Bakanlığı çatısında tek elden ve sivil otorite tarafından yürütülmesi.
Terörle Mücadele'de TSK'nın sadece "
destek" görevleri üstlenmesi.
Başka bir deyişle yeni komuta kademesinin, TSK'yı esas görev alanı olan dış savunmaya çekmek ve
terörle mücadele ile iç güvenliği kademeli olarak sivil yapılara devretmek gibi yapısal değişimler gerektiren hususlarda misyon yüklenmesi gerekiyor.
Burada direnç mi yaşanacak yoksa kolaylık mı sağlanacak, zaman içinde göreceğiz.
Umarım kolaylık sağlanır. Askeri gelenek ve kanunlar, bu yapısal dönüşümün yaşanmasında sivil iradenin karşısına gerekçeler olarak çıkmaz.
Ama bütün bunların gerçekleşmesi ve Türkiye'nin ileri demokrasiler seviyesini yakalaması için en önemli faktör tabii ki "sivil irade."
Unutmayalım terörle mücadelede başarılı sonuçlar alabilmesi için Türkiye'nin bu yapısal dönüşümlere ihtiyacı var.