Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan dün
İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi'nin temelini attı.
Sadece raylı sistemin olacağı Marmaray'ın ardından ikinci tüp geçiş projesi bu.
Başbakan, Üçüncü Köprü'nün de yakın zamanda temelinin atılacağını kaydetti.
Yeni
köprünün hem
araç hem de raylı geçişe müsait olacağını belirtti.
Bu yatırımlara inşa halindeki metro sistemleri de eklendiğinde,
İstanbul trafiği nefes alacak, hızlı
ulaşım imkânları doğacak.
Finans ve kültür başkenti İstanbul, özlediği dev yatırımlara kavuşuyor.
Yılların ihmali, yoğun göçlerle biriken sorunlar giderek aşılmaya başlıyor.
***
Bütün bu projelerin benzerleri, birçok ülkede yıllardır
hizmet veriyor.
Manhattan ile New Jersey'i birbirine bağlayan 2,5 kilometre uzunluğundaki
nehir altından Lincoln
tünel geçişi 75 yıl önce gerçekleştirilmiş.
Aynı hat üzerinde araç ve raylı geçişin birlikte yapıldığı köprü mevcut.
Japonya, 23 kilometresi
deniz altından geçen Seikan Tüneli'ni 1988'de devreye soktu.
Fransa ve
İngiltere, Manş Denizi'nin altında inşa edilen 50 km uzunluğundaki raylı geçiş tünelini 2007'de hizmete açtı.
Demek ki sorun, deniz altından geçiş, metro ya da raylı köprünün keşfedilmemesi değil.
Başbakan Erdoğan da Boğaz'ın altından geçiş planlarının 160 yıl önce yapıldığını, hayata geçirmenin kendilerine nasip olduğunu ifade ediyor.
Sorun, bu projeleri hayata geçirme ufkunun ve refahın yeni yakalanması.
***
2001'de büyük
ekonomik kriz yaşayan Türkiye'nin 10 yılda kat ettiği mesafe bu açıdan göz kamaştırıcı.
Tüm Türkiye'de,
yaşam standardında bir iyileşme yaşanıyor.
Havayolu ile
seyahat edenlerin sayısı 10 yılda 33 milyondan 100 milyona ulaştı.
Hızlı
tren yarım yüzyıl sonra hayatımıza girebildi.
Ankara-
Eskişehir hattı çalışmaya başladı.
Kademeli olarak 2023'e kadar planlanan hatlar hayata geçirilebilirse,
havayolu ile birlikte seyahat alışkanlıklarımız tamamen değişecek.
***
Merhum Özal'ın otoyollarla hayatımıza kattığı rahatlığı hatırlayın!
Geçtiğimiz yıl temeli atılan İstanbul-
İzmir otoyol projesi ve Körfez'de inşa edilecek en uzun
karayolu köprümüzü de unutmamak gerek.
İstanbul-İzmir arası seyahat süresi yarı yarıya kısalacak.
Bütün bu dev projeler, Türk ekonomisinde güçlenmenin yanı sıra yaşanan zihniyet dönüşümünün de işareti.
Sadece hayatımızı kolaylaştırmıyor, daha büyük projeleri tasavvur etmeye kapı aralıyorlar.
Güçlü Türkiye'nin sinyalini veriyorlar.