Onlarca
şüpheli hakkında
soruşturma ise sürüyor.
Demek ki dördüncü, beşinci
iddianameler de gelebilir.
Üçüncü iddianamede dikkat çeken birçok husus var.
Danıştay saldırısını gerçekleştiren
Ergenekon'un birçok suikast planladığı kaydediliyor.
Susurluk sanığı da olan İbrahim Şahin'in "S1"
ölüm timleri,
emekli Albay Levent Göktaş'ın
muvazzaf timleri, cephanelikler...
***
İddianame delilleri de yanına koymasa, bu
hain planlar hayal bile edilemez.
Esas amaç, devlet yönetimini ellerinde bulundurmak,
AK Parti hükümetini
tasfiye etmek. Darbe yapmak.
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek'in günlüğü, Jandarma eski Komutanı Şener
Eruygur ve emekli
Tuğgeneral Levent Ersöz'de ele geçen dokümanlar ve Mustafa Balbay'ın günlüğü
darbe çalışmasını doğruluyordu.
Bunlara dönemin
Genelkurmay Başkanı emekli
Orgeneral Hilmi Özkök'ün tanıklığı da eklendi.
Orgeneral Özkök, darbe planlarının slâytlarını gördüğünü ve müdahale ettiğini anlatıyor.
Ayışığı, Yakamoz,
Sarıkız ve Eldiven olmak üzere, dört evreli
darbe planı yapılmış.
İlk kez bir darbe planı, bu kadar açık şekilde ortaya çıkarılıyor.
İlk kez darbeciler bu şekilde
sivil mahkemede yargılanıyor.
***
Peki, Ergenekon'un bütün bunları yapmakta niyeti neydi?
Bu nasıl bir vatan sevgisi ki, aydınlara suikastlar yapılıyor,
kaos eylemleri planlanıyor, cephanelikler kuruluyor?
Sanırım savcılar bu sorunun cevabını bulmuş.
Üçüncü İddianame'nin 25'inci sayfasında örgütün ana dokümanları arasında yer alan "Politikalar" isimli
belgede yer alan şu satırlara dikkat çekiliyor:
"21. Yüzyıl'da kaçınılmaz bir biçimde dünya politikalarını ve siyasetçilerini istihbarat örgütleri biçimlendirecektir... Dünyada var olabilmiş tüm sistemler,
ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasileri engellemiştir. Bunun iki yolu vardır; (1)
Suikast, (2) dezenformasyondur..."
***
Söz konusu belge, siyasilere suikast yapmak zorunda kalmamak için de, arzulanan isimlerin parlamentoya sokulmasını ve o siyasilere
seçim çalışmalarında
destek çıkılmasını öneriyor.
Ergenekon
terör örgütünün
PKK,
Hizbullah, Hizb-ut
Tahrir ve
DHKP-C gibi yasadışı irtibatlarının dayanağını da bu "Politikalar" belgesinde yer alan satırlarda bulmak mümkün.
"İçte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası
legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir sorumluluktur."
Üçüncü İddianame, bir numaralı
sanık Yalçın Küçük'ün şahsında örgütün PKK ile kurduğu irtibatlara geniş bir yer veriyor.
***
İddianamenin üzerinde durduğu önemli ayrıntılardan bir diğeri de,
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Ergenekon'un yapılandığına dair.
Hava Kuvvetleri'nde "Karargâh Evleri" olduğu gibi, Kara ve Deniz Kuvvetleri'nde de sızmalar olduğu kaydediliyor.
Özellikle
genç subayların
hedef seçildiği anlaşılıyor.
Bütün bu konularda hâlihazırda TSK bünyesinde de savcılar ayrı soruşturmalar yürütüyor.
Ancak "Karargâh Evleri" dâhil hiçbirinde şu ana kadar bir sonuç alınamadı.
Üçüncü İddianame, Ergenekon'un neden
terör örgütü olduğunun ve ilişkiler ağının daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
Türkiye'nin nasıl bir uçurumun ucundan döndüğünü ortaya koyuyor.