Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yüzüncü
doğum yıldönümü kutlanıyor (gazetecinin şaşkını "yüzüncü
ölüm yıldönümü kutlanıyor" da demiştir birçok kişi için!)
Ne güzel... Bedri Rahmi'yi yarı aydınlar en çok "karadutum, çatalkaram, çingenem" şiiriyle hatırlayacaklardır. (Yarı aydınların diğer bir gözdesi olan, şimdilerde unutulmuş gitmiş Ümit
Yaşar Oğuzcan da böyle anılmalıdır.)
Şimdi de Bedri Rahmi'nin "yeşilci" bir şiiri olduğunu öğrendim: "Merhaba
Yeşil" şiirin adı... (Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in Bodrum'da ürettiği ünlü "merhaba" muhabbetlerinin bir yansıması mıdır, buna da
Hilmi Yavuz karar versin.)
Güzel bir şiir:
"Yeşile de deli gönül yeşile/ Kara sevda katmer katmer açıla/ Muhabbet bir ekin
ekip yeşertmek/ Yeşertmeyen alev alev tutuşa/ Yeşile de deli gönül sımsıcak/ Bir yeşil yağmurdur yağdı yağacak/ Muhabbet bir ekin ekip yeşertmek/ Bir yeşil
kıyamet koptu kopacak/ Yeşile de deli gönül uçalım/ Tepeden tırnağa
çiçek açalım" falan diye gidiyor...
Daha fazla zikretmeye çekiniyorum, ikide bir yeşil yeşil dedikçe "gerici, dinci, hükümet yandaşı" diye damgalanmaktan korkuyorum! (Bize saldıranlar vallahi bunu bile yazarlar. Zaten bakınız "vallahi" dedim, kendimi yeterince ele verdim!) Merhum Bedri Rahmi'nin, gerek şiirlerinde gerek resimlerinde
halk sanatlarının motiflerine çokça yer vermiş, onlardan esinlenmiş olduğu bilinir.
Elbette bunu bir Nuri İyem gibi "fabrikasyon" düzeyine düşürmemiştir.
Ancak şiir ve tablolarındaki halk sanatı etkisi yalnızca bir esinlenme, hatta düpedüz "özenti" düzeyinde mi kalmıştır, yoksa Bedri Rahmi onları, örneğin bir Metin Eloğlu gibi "temellendirip daha üst düzeyde yeniden mi üretmiştir", bu tartışmayı da eleştirmenlere ve edebiyat tarihçilerimize bırakıyorum (ben cahil bir adamım, fazla aklım ermiyor.)
Bedri Rahmi'nin yeşil şiirinin yayın tarihi, 1951.
Derken derken, aklıma Federico Garcia Lorca geldi.
Onun çok bilinen bir şiiri, "Romance Sonambulo"... Uyurgezer Romans...
İspanya'da o kadar ünlüdür, o kadar benimsenmiştir ki, Endülüslü flamenco sanatçıları çoğu zaman kimin yazdığını bile bilmeden alırlar "halk türküsü" niyetine çalıp söylerler:
"Verde que te quiero verde./ Verde viento. Verdes ramas./ El barco sobre la mar/ y el caballo en la montana./ Con la sombra en la cintura/ ella suena en su baranda,/ verde carne, pelo verde,/ con ojos de fria plata./ Verde que te quiero verde./ Bajo la luna gitana,/ las cosas la estan mirando/ y ella no puede mirarlas."
Falan falan. Sürer gider. Yalnız İspanya'da değil, bütün dünyada çok ünlüdür.
"Yeşil isterim seni yeşil/ Yeşil yel yeşil
yaprak/ Denizde sandal dağlarda beygir/ Belinde gölge düş kurar parmaklığa yaslanmış/ Yeşil ten yeşil saçlar/ Gözleri donmuş
gümüş/ Yeşildir sevdiğim yeşil/ Çingene mehtabı altında/ Herşey ona bakar da/ Kız dönüp bakamaz onlara."
Falan filan.
Aklım ermediği için Sait
Maden çevirisini zikretmedim, İspanyolca'dan kendim tercüme ettim.
Lorca'nın bu çok ünlü yeşil şiirinin yayın tarihi de, 1924.
Bedri Rahmi'den 27 yıl önce.
"Verde que te quiero verde" dizesini, hem "ne severim seni yeşil", hem "yeşildir sevdiğim yeşil" hem de "yeşil isterim seni yeşil" şeklinde çevirebiliriz de, acaba "yeşile de deli gönül yeşile" şeklinde çevirebilir miyiz?
Müzikte bir bestenin "ilk üç mezürünü" aynen almak serbesttir de (yoksa altı mıydı?), şiirde bu ölçü kaç kelime, kaç dizedir?
Hombre, ya esta!
Bu işte. Budur.
SABAH