Çakma başbakan


Ünlü bir televizyon dizisi var, "Kurtlar Vadisi"... Mafya öyküsü mü, kontrgerilla övgüsü mü, ne halt olduğu belli değil. Uzatıla uzatıla da suyu çıktı. Ben seyretmiyorum. Yazana da, çekene de, oynayana da, izleyene de uğurlar olsun. "Faşo" seyirciye seslenen, lumpenlerin içlerinde kalmış, çoğu zaman dışa da vurdukları "ölme ve öldürme dürtüsünü" gıdıklayan bir dizi. Sinema filmini de yaptılar. Bu dizinin son bölümlerinde galiba, "başbakan" da varmış. Murat Atak adında bir tiyatrocu oynuyor. Elbette Recep Tayyip Erdoğan'a hiç olmazsa Nejat İşler kadar bile benzediği yok canım, "soyut" bir başbakan. Yerseniz. İşte bu Murat Atak kardeşimiz geçen gün çok ilginç bir şey söyledi: "Sokakta yürürken beni görünce gerçekten başbakan sananlar, 'sayın başbakanım' diye saygı gösterenler, hatta iş isteyenler bile var!" Türkiye gündeminden başlıklar açarak "şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın" diye akıl ve öğüt verenler bile çıkıyormuş... Öyle ya, başbakanı görünce ne istenir? Ya iş ya para. Ya açız diye ağlayacaksın, ya da akıl vereceksin. Vatandaş değil misin? Geçen gün bindiğim bir taksinin sürücüsü, Apo sorununun çözümünü kendince bulmuştu. Beni de tanıyor, dedi ki, "ağabey, önce serbest bırakalım, birkaç ay sonra çaktırmadan temizleyelim, sen gazetecisin, yaz bunları!" Bu vatandaş, hani eski Yeşilçam filmlerinin "kötü adam" oyuncusu Erol Taş'ı görünce taşla kovalayan cinsinden... Önder Somer'in gerçek hayatında da "kızların gazozuna ilaç katarak onları iğfal ettiğine" inanır, Ahmet Tarık Tekçe ve Hüseyin Baradan'ın aşağılık herifler olduklarını düşünür. (Merhum Baradan'la tanışıp ne kadar kibar, ne kadar nazik bir beyefendi olduğunu görünce ben bile şaşmıştım yahu...) Rahmetli haminnem de o filmlerde esas oğlanın, özellikle de esas kızın gerçekte ölmediğine asla inanmaz, Belgin Doruk'un arkasından "vah vah, pek de gençti taze, yazık oldu" diye samimi olarak üzülürdü. Ertesi hafta başka bir filmde Belgin Doruk'un nasıl olup da sağ çıktığına ayrıca şaşar, buna bir açıklama bulamazdı. "The Passion of Jesus Christ" filmini bilirsiniz, hani Mel Gibson'un hiçbirşeyi sorgulamadan, "kör kör parmağım gözüne, küt bir Hıristiyanlık propagandası" olarak çektiği, ama Romalılar'ı Latince, Yahudiler'i Aramice konuşturmak gibi mükemmel bir buluşa da imza attığı film... Orada Hazret-i İsa'yı oynayan Jim Caviezel, başka bir film çekimi için Meksika'ya gitmiş, Meksika köylüleri "efendimiz geldi" diye ellerine sarılmışlar, ayaklarına kapanmışlar! İmdi, "çakma başbakan" Murat Atak'tan iş isteyen vatan evlatlarına da nasıl bir yorum getirilebilir? "Aydın Doğan medyasının" yazarı olsam: "Benim emekçi halkım açlık ve sefalet içinde, dizi filmin başbakanından bile medet umacak hale gelmiş, bu ne rezalet?"... Ben ben olsam: "Vatandaşın zekâ düzeyi yıllardır bir milim ilerlememiş, hâlâ filmde gördüğü kişilikle onu canlandıran oyuncuyu ayırdedemeyenler var, bu ne rezalet?"... SABAH

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER