Hani muhalefetin "korku" üzerine kurulduğu söyleniyordu ya...
"Beni de içeri atacaklar" diye korkup soluğu Amerika'da alan
Ergenekon çocukları...
Sanki bakılacak bir yanları kalmış gibi "beni çarşafa sokacaklar" diye korkan "İsmet Paşa kızı"
yaşlı teyzeler...
"Kısa bacaklı kıllı adamlar ırzıma geçecekler" diye korkan bunalımlı bayanlar...
"Rakı içirmeyecekler" diye korkan
emekli memurlar...
"Patron tirajını yerlere düşürdüğümüz gazeteyi satarsa iş bulamayız" diye korkan kalemşorlar...
"Yazılarımın artık okunmadığını görüp bir de çok para isteyince kapının önüne koydular" diyemediği için utanmadan "beni başbakan kovdurdu" yalanına sığınmaya çalışan esnaf...
Gerçekten korkuyorlarmış,
şaka ya da abartı sanıyorduk.
O kadar korkuyorlar ki, "pogroma uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ortaçağ Yahudisi" gibi kendilerine "gettolar" yaratmaya koyulmuşlar!
Hani o çok kızdıkları "haşema otelleri" gibi... Hani Fatih ilçesinin
Çarşamba mahallesindeki "kurtarılmış
bölge" gibi... Bunlar da "
Atatürkçü
siteler" oluşturmaya başlamışlar.
İmzasız psikopatların bizlere
ağız dolusu hakaretler ettikleri Internet siteleri değil efendim, "oturma" siteleri...
Hani havuzlu falan... Kılıçdaroğlu'nunki gibi.
Hani kapısına iki metreye iki metre beyaz poliüretan bir kulübe koyup içine de uyuklayan bir
köylü oturttuğun zaman kiralara zam yapıyorsun ya, işte onlardan.
Bunlardan biri Antalya'da gözlenmiş, ne de olsa tuzlu su kenarıdır.
"Atatürkçü Feyziefe Sitesi..."
Hayır,
Çölaşan ailesi orada oturmuyor, onlar Ayvalık'a giderler, "kankalarının" yanına.
Sitenin girişinde (yoksa "nizamiyesinde" mi demeliydim?), kırmızı-beyaz bir
tabela... Bayrak rengi, çünkü tabelaları tabela yapan üstündeki kandır, bir site, eğer aidatlar vaktinde ödeniyorsa vatandır... Üstünde diyor ki: "Atatürkçü laik demokratik insanların yaşadığı sitedir"...
Bu hesaba göre bizim evler de hayvanat bahçesidir herhalde.
Üç-beş nöbetini bekçi tutuyor, beş-yedi nöbetini
kapıcı ondan devralıyor, gelenim gidenim çoktur vukuatım yoktur komutanım, pardon sayın
yöneticim...
Söylenenlere göre de
referandum öncesi site yönetimi kapıları tek tek çalıp "hayır" oyu verilmesi için
propaganda yapmış.
Yakında sitede "Atatürk çimlere basmazdı", "
İnönü aidatını vaktinde öderdi" ya da "Mahmut Esat havuza işemezdi" gibi tabelalar da gözlenebilir.
Merak ediyorum, bu sitede
kiralık ev tutmak istesem bana verirler mi yoksa döverler mi? "Demokratik" bir yer ya, o bakımdan...
Tersini düşünün: Kapısındaki yeşil-beyaz tabelada "namazında niyazında
dindar insanların yaşadığı sitedir" yazan bir yer... Yönetici de kapıları çalıp "
evet oyu verin" diye bastırıyor... İçki içen
kiracı almıyorlar, öğle namazının kaç rekât olduğunu bilemeyen misafiri bile sokmuyorlar kapıdan.
Ayyuka çıkacak küfürleri duyar gibiyim. Utanmadan "
Türkiye bölündü" yazanlardan hem de...
Yahu bunlar meğerse gerçekten korkuyorlarmış.
İleride "bir adayı ele geçirip oraya yerleşmek" falan gibi formüller de düşünebilirler. Tevfik Fikret ve Servetifünun dergisindeki arkadaşları da bir zamanlar Abdülhamid'den kurtulmak için
Güney Afrika'ya kaçıp yerleşmeyi düşünmüşlerdi.
Yeter ki tuzlu su kıyısından uzaklaşmayalım, içerilere girmeyelim arkadaşlar!
Çünkü yüzde 55 oranında
evet oyu veren
İstanbul dağın başında, yaylanın tepesindedir.
Sizin siteye de...
Dense dense "antik
kent" denir yavrum, madem olay Antalya'da geçiyor...