Ege Hukuk Bürosu sponsorluğunda Cannes Grand Hyatt Hotel Martinez'de düzenlenen ve MIPIM'deki en önemli etkinliklerden olan buluşmada, yabancı yatırımcılar Türkiye emlak piyasasında yaşanan gelişmeler hakkında kapsamlı bilgi sahibi olma imkanı buldu. Özellikle işbirliği ve yatırım imkanlarına odaklandıklarını belirten katılımcı kuruluşların temsilcileri, Türkiye pazarını cazip bulduklarını ifade ettiler.16 ayrı pazarda 250'nin üstünde şubesi, 19 bin çalışanı ile bir mali kuruluş olan Asya'nın lider bankalarından, Singapur'un ve aynı zamanda Güney Asya'nın en büyük bankası Development Bank of Singapure (DBS Bank) Avrupa , Orta Doğu ve Afrika Başkanı Cem Ayhan Azak; temel göstergeleri ile Asya ve Avrupa pazarında farklı bir çizgide ilerleyen Türkiye'nin orta ve uzun vadede alacak daha çok yolu olduğunun altını çizdi.
Singapur gibi emlak ve gayrimenkulde dünya çapında gelişmiş bir ülkenin yatırımcılarının özellikle son yıllarda Türkiye'de ciddi gayrimenkul yatırımları yaptığını ve Türkiye'nin özel konumundan dolayı bu yatırımların orta ve uzun vadede sadece Singapur'dan değil, tüm Uzak Doğu bölgesinden artarak gelebileceğine inandığını belirtti. Temel göstergeleri, ekonomideki büyümesi, nüfusu ve demografik yapısı ile Türkiye'nin kendisini Avrupa değil Asya ile kıyaslaması gerektiğini belirten Azak son olarak, Singapur'un başarı hikayesini örnek alması halinde Türkiye'nin Asya'nın yeni yıldızı olma yolunda dev adımlarla ilerleyebileceğini ve daha fazla yatırım fırsatları çekebileceğini vurguladı. Ancak bu hedefe varılması için 50 yıllık uzun vadeli planlarla hareket edilmesi gerektiğinin de altını çizdi.
30-40 milyar dolarlık yabancı alımların önü açılabilir
İstanbul Capital CEO'su Bahadır Teker ise, yaptığı sunumda yatırım fırsatlarını değerlendirerek, Türkiye ve dünya kritik bir dönemden geçerken, Türkiye gayrimenkul sektörünün temel dinamiklerine bakarak önümüzdeki dönemde sektörün ne yönde gelişeceğini, fırsatların nerelerde olabileceğini, alt segmentler bazında hangi varlık türlerinin öne çıkabileceği hakkında katılımcılara bilgiler aktardı.
Mevcut durumda faizlerin artması, döviz kurunun yükselmesiyle birlikte konut satışlarının azalması gündeme gelirken, diğer yandan bu etkilerin başka faktörleri tetikleyeceğini ifade eden Teker, 2000'li yıllarda görülen yazlık ya da ikinci ev satışlarının Bodrum ve Alanya gibi bazı noktalarda bir milyar dolar seviyesinde iken şu anda Antalya ve İstanbul'un katılımı ile yüksek seyreden kurların yabancılara çok yüksek miktarlarda konut satışını gündeme getireceğini belirtti. Teker, 1990'larda İspanya örneğinde görüldüğü gibi 30-40 milyar dolarlık yabancı alımların önünün açılabileceğine vurgu yaptı. Teker, Avrupa ve ABD'nin ekonomik krizden çıkma belirtileri göstermesi ve Türk lirasının değerinin düşük seyretmesinin ciddi anlamda ihracat artışı yaratacağından Türkiye'de sanayi bazlı gayrimenkul yatırımlarının ön plana çıkacağını dile getirdi.
Yükselen pazarlar İstanbul ve Antalya
İstanbul gibi marka konumuna ulaşan bir şehirde yüksek fiyatlı gayrimenkullerin söz konusu olduğunu ve şehrin aldığı turist sayısının 10 yılda 4 katına çıkarak 10 milyona ulaştığına değinen Teker, bu gelişmenin İstanbul'u orta vadede bölgenin gayrimenkul alınan moda şehri haline getirdiğini, aynı durumun Antalya ve diğer sahil şeridindeki yerleşimler için de geçerli olduğunu kaydetti. Teker, turist sayısındaki artışın, otel ve eğlence bazlı gayrimenkul yatırımlarını da artıracağını, özellikle eğlence parklarına ciddi bir talebin gündeme geleceğinin altını çizdi.Konut sektöründe bir duraklamanın da olacağını, ancak geçmiş dönemlerdeki örneklerde görüldüğü gibi faiz, kur ve istikrar dengesi yerine oturduğunda talebin hızla geri gelişinin gözlemleneceğini ifade eden Teker, 2005-2007 döneminin bunun anlamlı bir örneği olduğunu, Türkiye'de talebin nüfus ve demografi açısından henüz doyma noktasından çok uzakta olduğuna vurgu yaptı.