PKK'nın haber ajansı,
örgütün "ateşkesi sona erdirme" kararı aldığını açıkladı. Ajansa göre PKK "çatışmasızlık süreci"ni sona erdiriyor.
Belli ki PKK, haziranda yapılacak seçimler öncesinde düğmeye basıyor. Terör eylemlerinin artmasını, çatışmaların rutin hale gelmesini, şehit cenazelerinin sık sık ekrana yansımasını istiyor. Neden?
BDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK'nın kararını açıklarken asıl maksatlarını da belli bir oranda deşifre ediyor: "Bölge şu anda barut fıçısıdır. Patlama noktasına gelmiş, kimse bunun farkında değil. Bu insanlar bir gün bir yerde kesintisiz
isyana başlarsa kimse bunu durduramaz." Ne oldu ki
bölge, "barut fıçısı" haline geldi? Bunun somut bir cevabı yok. Selahattin Bey, "8 yıllık iktidarı döneminde AKP kesinlikle hiçbir dönem barış konusunda samimi davranmamıştır. Sadece oyunu artırabilecek egemenliğini sürdürebilecek bir zemin yaratmıştır." diyor.
"AKP'nin samimiyetsizliği"? Oylarını artıracak zemin oluşturmak dediği demokratik
açılım adı verilen süreçse, bundan BDP'nin mutlu olması gerekiyor; çünkü
Kürtçe üzerindeki yasağın kalkması, demokratik hakların genişletilmesi gibi konularda önemli adımlar atıldı. Bu hükümet bir de sosyal devlet olmanın gereği
halkın hayatını doğrudan etkileyen konularda çalışmalar yaptı. Kız çocuklarını okutanlara, fakir durumda olanlara vs. yardımlarda bulundu, bulunuyor. Mahrumiyet bölgelerine yollar yapıldı, sular taşındı, sağlık
hizmetleri götürüldü. Bu mudur "samimiyet" eksikliği?
Asıl samimiyet testi nerede yaşandı biliyor musunuz? Bölgeye hizmet götürüldükçe, devlet-halk bütünleşmesi sağlandıkça PKK ve yandaşlarının yüreği ağzına geldi. Halbuki böyle talepler peşindeymiş gibi görünüyorlardı. Daha çetin sınav,
faili meçhul cinayetlerle ilgili devletin yaptığı cesur soruşturmada ortaya çıktı. Ne PKK ne de onun siyasi uzantısı bu hayati sürece zerre miktar
destek vermedi. Oysa faili meçhul cinayetleri dibine kadar sömürüp devlet düşmanlığını körükleyen onlardı. Devlet kanunsuz iş yapan devlet görevlilerinin üzerine gidince örgüt yandaşları bir anda suspus oldu. Samimiyet?!
Diğer bir Eşbaşkan
Gültan Kışanak, birkaç gün önce kışkırtıcı bir açıklama yaptı. PKK'nın son kararına destek veren eşbaşkan hanımefendi, çatışmayı körükleyen laflar ediyor. "Bu karardan sonra dökülen her damla kanın, bu topraklarda yaşamını yitirecek her canın sorumlusu
AK Parti hükümeti ve
Başbakan Tayyip Erdoğan'dır." diyor. Bu hanımefendiye şu soruları sormak gerekiyor: Bir
terör örgütünün savaş ilanını bu kadar meşrulaştırmak için hangi sebebe sığınıyorsun? Ne oldu ki durduk yerde yeniden savaş tamtamları çalmaya başladınız?
PKK'nın stratejisi üç aşağı beş yukarı belli oldu. 8
Mart Dünya Kadınlar Günü'nü bahane edip gerginliği sokağa taşıyacaklar. Ardından 21 Mart'taki Nevruz'da, ekranlara savaş görüntüsü vererek
Diyarbakır gibi,
Hakkari gibi illeri
Tahrir Meydanı'na benzetmeye çalışacaklar. "Kesintisiz isyan" dedikleri sürecin bir ucunda
terör örgütü var; diğer ucundaysa bölgede
kaos oluşturmak,
Türkiye'nin uluslararası inisiyatif gücünü azaltmak...
Belli ki derin yapı,
Kürtlerle Kürt olmayan Türkiye vatandaşlarını karşı karşıya getirmek istiyor. Gerginliği tırmandırarak Kürt seçmenini AK Parti'den uzaklaştırıp, oyları PKK gölgesinde
siyaset yapanlara tevcih etmeyi planlıyorlar. Aşırı söylemler ve kışkırtıcı eylemlerle Kürt olmayan insanları ulusalcılık yapan partilere yönlendirmek için kirli bir tezgâh kuruluyor. Buna can atan gazeteciler ve siyasetçiler zaten var. Türkiye'nin istikrarı onların umurunda değil; varsa yoksa AK Parti'nin zayıf düşmesi, yüzde 50'nin altına çekilmesi...
Bütün bunlar olurken, Diyarbakır'da suikast için özel olarak hazırlanan 9
Kalaşnikof marka piyade tüfeği ele geçirildi. Silahlara gece görüş dürbünü ve optik nişan alma özelliği de yerleştirilmiş. Silahlar
Kuzey Irak'tan getirilmiş. Tesadüf mü dersiniz? Bir yandan "bölge barut fıçısı" denecek, "dökülen kanın sorumlusu" tartışması çıkarılacak, "kesintisiz isyan" deyip ateşe körükle yaklaşılacak; bir yandan da Kuzey Irak'tan suikast silahları yağacak.
Uyanık olmak lazım. Devlet, siyaset,
toplum. Şer şebekesi, Kürtler üzerinden yeni bir karanlık provokasyona başlıyor; yüzlerce yıllık dostluğu ve akrabalığı zedelememeli.