Türkiye'de yaşanan hadiseleri bir çırpıda anlamak kolay değil. İç içe girmiş ilişkiler yumağını tek tek çözmek gerekiyor. Olayların her birini masaya yatırmaya ne tahammülü var insanların, ne yeterli bilgileri. Oysa çarpıcı hadiseler yaşanıyor hemen her hafta. Büyük fotoğrafı kavrayabilmek için bir kısım hadiseleri numune haline getirmek; hiç olmazsa o somut vak'adan diğer hadiselerin bağlantısını kurmak ve derin senaryoları
analiz etmek gerekiyor.
Mesela
Hantepe saldırısı, laboratuvar çalışması yapılıyorcasına, titizlikle üzerinde durulması gereken bir vak'a. 22 gün geçti üzerinden,
Genelkurmay Başkanlığı'ndan ses seda yok. Oysa
komplo teorilerinden bahsedilmiyor; somut fotoğraflardan, görüntülerden yola çıkılıyor. O görüntülerde
PKK militanlarının Hantepe'deki karakola nasıl adım adım yaklaştıkları görülüyor. "Sızma çalışmaları" ilgili makamlara ulaştırılıyor.
Saldırı başlamadan verilen bilgiler işe yaramadığı gibi saldırı sırasındaki acziyet de kare kare
kayıt altına alınmış. Bilmem kaç askerî merkezden seyredilmesine rağmen
teröristlerin belini kıracak bir hamle yapılmıyor. Helikopterler yardıma uçmuyor, takviye güçler imdada yetişmiyor ve oracıkta gencecik fidanlarımız şehit ediliyor. Bu ürpertici görüntülerin izahı yapılmıyor, halka
hesap verilmiyor.
Somut vak'alar. O kadar çok ki! Hesabı verilmemiş onlarca vak'a var. Ve birileri ısrarla susuyor.
Dağlıca,
Aktütün, Reşadiye,
Gediktepe, Hantepe...
Son günlerin en çarpıcı terör planlaması hiç şüphesiz
Dörtyol'da yapıldı. Hatay'a bağlı bu
küçük ilçede öyle ince hesap yapılmış ki!
Maraş olayları,
Sivas olayları,
Taksim olayları diye dillere destan olmuş komploların en güncel versiyonuydu Dörtyol.
Allah'tan ki derin ilişkiler eskisi gibi karanlığa mahkûm bırakılmıyor. Neyse ki bazı medya kuruluşları derin ilişkiler nedeniyle bu provokasyonlarda
hedef saptırmayı başaramıyor. Ve çok
şükür ki, kirli
eylem planları o korkunç senaryoyu yazanların istediği gibi figüre edilemiyor. En sinsi plan
Danıştay saldırısıydı; onun bile hesaplanmış/planlanmış bir
operasyon olduğu artık çok net biliniyor.
Dörtyol'da yaşananları provokasyona
model olması açısından bir kenara kaydetmek şart! Bir
araba gasp ediliyor ve o arabadan ateş açılarak dört polis şehit ediliyor. Sonra bir anda kalabalıklar toplanıyor ve o insanlar slogan atmaya başlıyor. Elleriyle kurt işareti yapan ve halkı galeyana getiren kişiler, valiliğin itidal çağrısına
kulak vermeyerek eylemin boyutunu genişletiyor. Sonra anlaşılıyor ki arabası gasp edilen kişi (
Bestami Kılınç) MHP'li bir Belediye
Meclis üyesi. Bu tespitin üzerine gözler Kılınç'a çevriliyor. Onun anlattığı hikâyeye göre teröristler bu adamı kaçırıyor, ormana götürüyor, arabasını gasp edip eylem yapıyor. Hatırlayacaksınız,
Hürriyet gazetesi olayı, "Keşke ben ölseydim!" başlığıyla dramatize ederek vermişti.
Ne var ki
soruşturma derinleştirilince şöyle ayrıntılara ulaşıldı. MHP'li meclis üyesi önce
sivil giyimli üç
jandarma ile görüşüyor. Bunların
JİTEM üyesi olduğu iddia edildi. Bu görüşmeden sonra "kaçırılıyor", "arabası gasp ediliyor" ve menfur eylem gerçekleştiriliyor. Bu arada, ismi geçen kişinin ormandan jandarma aracıyla getirildiği ve ismi
Balyoz soruşturmasında geçen Korgeneral
Nejat Bek'le görüştürüldüğü öne sürüldü. Ve film, tam bu karede koptu...
Ortaya çıkan bilgiler kamuoyuna yansıyınca, Bestami Kılınç
istifa etmek zorunda kaldı. Parti genel merkezinden bu konuda net bir açıklama yapılmadı; tıpkı Heronların PKK'lıları tespit etmesi ve ilgili makamlara bildirilmesine rağmen o çocukların
teker teker şehit edilmesi konusunda sadre
şifa bir açıklama yapılmadığı gibi...
Terör konusunda söylenen genel sözler, hamasî söylemler artık inandırıcı bulunmuyor. Olayları tek tek masaya yatırmak, sorumluları o noktada aramak, hatası bulunanlar konusunda hukukî işlem yapılmasını sağlamak herkesin (iktidarın, muhalefetin, yargının, medyanın) en temel görevidir. Ancak bu şekilde terörden beslenenlerin hortumu kesilebilir; yoksa bu bela kıyamete kadar yakamızdan düşmez. Dörtyol iyi bir fırsat. Sonuna kadar araştırılsın ki kimin elinin kimin cebinde olduğu anlaşılabilsin... Hem İçişleri Bakanı Beşir
Atalay, Dörtyol göründüğü gibi değil, dememiş miydi?