Bugün ülkemizde Güney
doğu kaynaklı bir silahlı kalkışma yaşıyoruz.
Belli ki bu hareket, sisteme siyasal bir
itiraz. Biz bu itirazı sadece siyasal olarak görüyoruz. Ancak işin
ekonomik boyutunu gözden kaçırıyoruz. Gelin konuyu bu açıdan ele alalım.
Bölge illeri, gelir istihdam ve
refah açısından
Türkiye ortalamasının bir hayli altındadır. Türkiye'de
yoksulluk riskinin en fazla olduğu
bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir.
TÜSİAD, "Bireysel Gelir Dağılımı ve Yoksulluk" konulu araştırmasının (2000) verileriyle bölgedeki bireylerin %34.5'i göreli
yoksulluk çizgisinin altındadır.
Bölgelere Göre Yoksulluk Oranları BÖLGE Yoksulluk Oranı (%)
Marmara 7.5
Ege 8.1
Akdeniz 16.2
Karadeniz 14.4
İç Anadolu 11
Doğu Anadolu: 13
G. Doğu Anadolu: 34.5
2000 yılı nüfus sayımına göre GAP Bölgesi'nde, 15-24 yaş arasındaki
genç nüfus oranı %23'tür.
Tarım sektöründe nispeten iş bulan genç nüfusun, tarım dışı sektörde istihdamı zordur. Bu genel sorun, bölge gençleri arasında güçlü bir "yabancılaşma" duygusu yaratmaktadır.
Globalleşen ve teknolojinin ilerlediği dünyada, bilgi ve beceriye sahip insana duyulan ihtiyaç artmaktadır. Güneydoğu gençleri arasında vasıfsız ve yetersiz eğitimli
işgücü fazlası vardır.
İşsizlikten en çok ilkokul mezunları etkilenmektedir. Onları,
okuma-yazma bilmeyenler ve okur-yazar olmakla birlikte, okul dışı olan gençler izlemektedir.
DİE 2004 verilerine göre, tüm bölgede okuryazarlık oranı hâlâ çok düşük düzeydedir. Örneğin okuryazarlık oranı Diyarbakır'da %69,
Şanlıurfa ve Adıyaman'da %67, Şırnak'ta %65'tir. Dünya ortalaması %78.8'dir.
Ülkede okuryazar kadın nüfusu, toplam kadın nüfusuna göre çok daha düşüktür. Güneydoğu'da söz konusu oran %60 iken, Diyarbakır'da bu oran %55, Şanlıurfa'da %52'ye düşmektedir.
Bölgede eğitim düzeyinin düşüklüğü, büyük kentlerin varoşlarında daha belirgindir. Bu da
kalkınma için gerekli beşeri sermayenin düşük düzeyde kalmasına neden olmaktadır.
Bölgenin en önemli sorunu nüfusla birlikte artan işsizliktir.
Kentsel
işsizlik oranı bölgede %15,2'dir. Şanlıurfa'da %14.5, Batman'da %17.4'tür. (
TÜİK, 2006)
Toplum kalkınmasının en önemli etmenlerinden biri kadının iş gücü piyasasına girmesi ve bunu sağlayacak donanımı kazanmasıdır. Oysa bölgede kadının okullaşma oranı düşüktür. Bu nedenle iş bulmalarını sağlayacak mesleki kurslardan yararlanamamaktadır.
Dünya
Bankası, yoksulluk çizgisi olarak bir kişinin günde bir dolar kazanmasını esas almaktadır. Günde 1 doların (ayda 12 dolar, yılda 365 dolar) altında gelir elde edenler, mutlak anlamda yoksul sayılmaktadır. Bankanın en son verilerine göre, Türkiye'de günde 1 doların altında geliri olan yani mutlak yoksul nüfusun toplam nüfusa oranı %4.8'dir. Günde 2 doların altında geliri olan nüfusun toplam nüfusa oranı ise %24.7'dir.
"Dünya Kalkınma Raporu"na göre, küresel yoksulluk, gelir dağılımındaki dengesizlik, uluslararası düzeni ve barışı tehdit eder hale gelmektedir. Banka, Türkiye'de uluslararası
yoksulluk sınırı altında yaşayanların toplam nüfusa oranının %18'e ulaştığına işaret etmektedir. (
World Bank, 2006)
Sisteme itiraz sadece silahla olmaz.
Yolsuzluk,
hırsızlık,
kaçakçılık, rüşvet,
gasp, nüfuz ticareti, kayırmacılık,
kural tanımazlık (
trafik!) ve yasaların ardına dolaşma da aynı oranda
toplumsal bağları çözer ve düzeni istikrarlaştırır. Şöyle bir etrafınıza bakarsanız görürsünüz. Bunların üzerine orduyu sürmek de mümkün değildir. Ahlaki, hukuki ve idari araçlar gerekir. Tıpkı birincisini alt etmek için olduğu gibi.