Endişe, nefret ve saldırganlık: Bir listenin düşündürdükleri


Bazı insanlar vardır zamanının önündedir. Sadece ne olacağını söylemez ne olması gerektiğini de söyler. Olaylara yön, insanlara ilham verir. Onlara "lider" deriz. Kimi insan vardır zamanın ruhuyla birlikte hareket eder. Onu anlar ve gelişmelere ayak uydurur. Onlara "çağdaş" deriz. Kimileri vardır sadece değişimi algılamamakla kalmazlar. Ondan korkarlar; ya ayrıcalıklarını yitirecekleri için ya da değişimin "bildikleri" dünyayı yok edeceği için... Gelecekte onlara itibarlı bir yer olmayacağını düşünürler. Bu duyguları endişe veya kaygı boyutunda kalıyorsa onlara "tutucu" deriz. Ama tarihin tekerleğini geriye döndürmek için nafile bir çabaya girmişlerse, onlar düpedüz "gerici"dir. Tutucuların endişeli oldukları kesin ama gericiler, idealize ettikleri bir "altın çağ" veya "ideal dönem" fikrinden yola çıktıkları için bugünle kavga etmekle kalmazlar. Geleceğin gelmemesi için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Bu umutsuz çabaları zamanı gelmiş bir bebeği geri etmek gibidir. Ya çocuğu ya da anayı (toplumu) öldürmeye varan bir çabadır bu. Konuyu bir varlık savaşı olarak gördükleri için hiçbir ölçü (yasa gibi) ya da ahlaki sınır tanımama gibi bir eğilimleri vardır. Yalan söylerler. İftira ederler. Karalama kampanyaları düzenlerler. Değişimi durdurma ve değişimi savunanları fikren alt etme konularında yeterli donanımları, derinlikleri olmadığı için kişilikleri hedef alırlar. Kişilik tetikçileri veya karakter suikastçıları rolüne soyunurlar. Bu nedenle gericiler saldırgandır. Üslupları (buna üslup denirse tabii) mütecaviz ve hakaretamizdir. Hicvin zekâ ve zarafetinden yoksundur. Bu grup uzun süredir özgürlükler, özgürlükçüler ve düşünce çeşitliliğine de savaş açmış bulunuyor. Bütün dertleri 1930'larda şekillenmiş yukarıdan aşağı yönetim tarzını sürdürmek. Toplumun devlete tabii olduğu; devletin, ilericiliği ve önderliği sadece kendi ayrıcalığı olarak gördüğü bürokrasinin denetiminde olduğu bir düzene özlem duyuyorlar. Toplumu, uygun gördükleri (modern sandıkları) bir yaşam tarzına "talim ve terbiye" ettirmeye çok alışmışlar. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul müfredatını belirleyen dairesinin adının boşuna mı verildiğini zannediyorsunuz? Anılan deli gömleğini, "artık topluma uyan bir siyasi ve hukuki 'giysi' ile değiştirelim" deyince bu koro başlıyor: "Numaracı cumhuriyetçiler..." Konu şu: 20 yüzyılın başında kurulan ve sıkı bir bürokratik vesayet nedeniyle esnetilemeyen, çağın ve toplumun gereksinmelerine yanıt vermekte zorlanan yapıyı demokratikleştirelim, toplumun yönetime katılmasını sağlayalım teklifi yapanlara "2. cumhuriyetçi" veya "numaracı cumhuriyetçi" diyorlar. Bilgileri kıt olduğu için çok beğendikleri 27 Mayıs 1960 darbesini yapan askerlerin ve onları destekleyen sivillerin bu deyimi kendilerinin icat ettiklerini bilmiyorlar. O günlerin gazete ve dergi arşivlerine ulaşsalar, "İkinci Cumhuriyet" adı altında kaç yazının yayımlandığını görürler. Bir de "liboş" ve "entel" laflarına bayılıyorlar. Birkaç yüz kelimeyle konuştukları ve yazdıkları dilimize yaptıkları müthiş katkı bunlar. Liboş, nonoşu çağrıştırdığı için pek memnunlar buluşlarından. "Entel"i de dantel eki ile kullanarak bir tür züppe, toplumdan kopuk aydın imajına gönderme yaptıklarını sanıyorlar. Fark etmiyorlar ki liberali yani özgürlükler rejimini savunanlara karşı gösterdikleri tepki onların ruhlarındaki buyurgan karanlığı açık ediyor. Bir ülkenin düşünen, bilgi ve fikir üreten beyinlerine karşı duydukları öfke ve nefret de düşünce çeşitliliğine ve özgürlüğüne ne kadar karşı olduğunu sergiliyor. Sanki onların karanlık ve otoriter dünyasını bu ülkenin entelektüelleri ve özgürlükçü aydınları tehdit ediyor! Dünyada olan bitenden habersizler. Onlar değişimden ve demokrasiden korkuyorlar ama bunun farkında olmadıkları için "en nefret edilecek insanlar" listeleri hazırlıyorlar. Bunu da 'gazete'lerinde kendi gerekçeleriyle yayınlıyorlar. İşte gerekçeleri, işte liste, siz karar verin. (Değmeyeceği için gazete ve kişinin adını anmıyorum; olur ya kendilerini önemserler!) "DAİMA HATIRLAYIN Bu isimleri unutmayın! Sakın ha AK Parti'ye sınırsız destekler veriyor diye Akit, Yenişafak, Zaman, Star ve benzeri gazetelerle aynı gruplara ait televizyonlara kızmayın; çünkü onlar en azından riyakar değil, biz buyuz deyip dürüstçe açıktan oynuyorlar. Bize göre kızılması, tepki gösterilmesi, kin tutulması ve hafızalara oturtulup asla unutulmaması gerekenler, şahsî hesap ve çıkarları için inandıkları her şeyi paspas yapıp AK Parti'ye destek vermek için türlü kılıflar hazırlayan ya da gerekçe üretenlerdir... Peki bunlar kimler midir?.. İşte birkaçı: 1) Ferit Şahenk, 2) Mehmet Nazif Günal, 3) Mehmet Barlas, 4)Mehmet Altan, 5) Ergun Babahan, 6)Yiğit Bulut, 7) Taha Akyol, 8) Nazlı Ilıcak, 9) Mümtaz'er Türköne, 10) İsmail Küçükkaya, 11)Ahmet Altan, 12) Hasan Celal Güzel, 13)Tarhan Erdem, 14) Oral Çalışlar, 15) Vedat Bilgin, 16)Yasemin Çongar, 17) Ruşen Çakır, 18)Engin Ardıç, 19) Doğu Ergil, 20) Eser Karakaş, 21) Mustafa Akyol, 22) Sevilay Yükselir, 23) Emre Aköz, 24) Ali Bayramoğlu, 25) Avni Özgürel."

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER