Yanılgı


Çukurca saldırısı üzerine Türkiye’nin Irak’a kara harekâtına başladığının açıklandığı saatlerde BBC, El Cezire’nin Sirte’den geçtiği görüntülerde Libya’nın devrik lideri “Kaddafi’nin öldürüldüğü” haber veriliyordu. Aslında Kaddafi’nin 42 yıllık diktatörlüğü, Tunus ve Mısır’da olduğu gibi “Arap baharı”yla son bulmuştu. Mübarek’ten farklı olarak Kaddafi çekilmeyi değil, çatışmayı seçti. Ülkesini kanlı bir “iç savaşa” sürükledi; aylardır süren NATO destekli “iç savaş”ın sonunda kendisi de yaşamını yitirdi. Kaddafi’nin kanlı görüntüleri 1989’da Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra “domino etkisi”yle art arda devrilen Doğu Bloku liderlerinden Çavuşesku’nun ölümünü çağrıştırıyordu. 2003’te ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında yakalanan Saddam ise idam edilmişti. Diktatörlüklerin sonunu getiren “Arap baharı”nın Suriye rejimini de sarsacağı bir gerçek. Suriye’deki dalgalanma bu ülkeyle “sıfır sorun” politikası geliştiren, sınırlarını açan ve ortak bakanlar kurulu toplantısına kadar yakınlaşan Türkiye açısından da dönüm noktası oldu. AKP Hükümeti bir “rol modeli” olarak Arap baharında “değişim”den yana tutum alırken Beşar Esat’la kurulan iyi ilişkiler de giderek bozuldu. Türkiye’nin politikası ABD’nin bölge stratejiyle uyumlu hale geldi. Bu yeni durum hem Suriye, dolayısıyla İran’la olan yakınlaşmayı olumsuz etkiledi hem de PKK’nın Güneydoğu’da şiddeti yeniden tırmandırmasına uygun bir atmosfer yarattı. “Arap baharı” olmasa PKK silaha belki de yeniden sarılmayacaktı! 2009 Eylül’ünde silahlı güçleriyle Habur’dan giriş yapacak ölçüde “barışçı” mesajlar veren, “demokratik açılım” sürecinde siyallaşmaktan yana gözüken, sürekli ateşkesi ve eylemsizliği tartışan PKK yeniden savaşmaya başladıysa bunda en büyük etken Ortadoğu’daki hareketlenme olsa gerek. PKK da bu hareketle içerisinde KCK yapılanmasıyla Ortadoğu’da “statü” kazanma arayışına girmiştir. Ve IRA, ETA gibi silah bırakıp “siste” içinde erimektense 1980-90’lardaki gibi çatışmanın şiddetini artırıp Ortadoğu’daki bu karışıklıktan yakın gelecekte “Irak Kürdistanı”na benzer bir yapılanmayla çıkmayı hesaplamaktadır. Dolayısıyla Türkiye’yi şimdi bu stratejisine uygun; bölge ülkeleriyle olası çatışmaları derinleştirecek bir tuzağa çekmeye çalışmaktadır. “Kara harekâtı” şimdilik Barzani’yi rahatsız etmiyor gözükse bile Suriye ve İran’la ilerde sorun yaratabilir! Türkiye ise bu süreçte ABD’nin desteğine sahip gözüküyor. ABD’nin “Arap baharı” eksenli bölgesel çıkarlarıyla Türkiye’nin konumu örtüşüyor. Obama da Erdoğan’a güçlü bir destek sağlıyor. Türkiye’nin 12 Haziran seçimleriyle yeni Anayasa çerçevesinde Kürt sorununa demokratik çözüm arayışları da PKK’nın süreci okumaktaki hatasını gösteriyor. Sorunu bundan böyle silah değil siyaset çözecek!

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER