Gemiler Ak
deniz sularında
Libya’ya doğru ilerlerken hükümetin, BM
Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda “barış ve güvenliğin” sağlanmasına katkı amacıyla hazırladığı tezkere Meclis’ten geçti.
Tunus ve Mısır’da diktatörlüklere son veren “devrim” niteliğindeki ayaklanmalardan sonra
Kaddafi’nin Libya’daki direnişi kanlı bir “
iç savaş”a dönüşünce
Türkiye başta pek çok ülkenin pusulası şaştı.
Fransa başta
Avrupa ve ABD’den askeri
operasyon sesleri yükselmeye başladığında,
Başbakan Erdoğan “NATO’nun Libya’da ne işi var?” diye tepki göstermişti.
Libya’yı
Bingazi ve
Trablus merkezli “ikiye bölen” gelişmeler üzerine bir süre daha beklendi. Kaddafi’nin isyanı bastırmak üzere başlattığı hava saldırıları BM’yi harekete geçirdi. Ve Libya uçakları için yasaklama kararı alındı. Aynı anda Fransa ve ABD uçaklarının Kaddafi’nin hava
savunma sistemini yok etmeye dönük saldırıları başladı. Ağır
bombardıman uçakları ve füzeler ateşlendi.
Koalisyon güçlerinin “şafak harekâtı” adını verdikleri saldırılar
Irak’ta Saddam’ı,
Bosna ve Kosova’da Miloşeviç’i çağrıştırır şekilde Kaddafi rejiminin sonunu getirmeyi
hedef alıyordu.
1997’de
Belgrad ve çevresi 78 gün süreyle bombalanmıştı.
ABD ağırlıklı saldırılarda NATO da devredeydi.
Bu kez Fransa’nın tutumu ve “
Sarkozy faktörü” nedeniyle Libya’ya saldırıların Arap dünyasında bir “Haçlı Seferi” algısı doğduğuna ve Putin’in de Kaddafi ile aynı benzetmeyi yaptığına
tanık oluyoruz. Aynı zamanda bir “petrol savaşı” yaşanıyor! ABD Başkanı Obama ise
Bush yönetiminin
Afganistan ve Irak savaşındaki hatasına düşmek ve “işgalci” olarak görülmek istemiyor. Libya’ya yönelik operasyonun bir an önce “NATO şemsiyesi”ne alınmasını istiyor.
NATO ise Türkiye’nin de çekinceleri nedeniyle karar alamıyor.
Obama, Erdoğan görüşmeleri ve NATO’nun askeri kanat yetkililerinin
Ankara ziyaretleri sonunda bir formül bulunduğu anlaşılıyor. En azından NATO’daki “Türkiye engeli”ni ortadan kaldıracak ve deniz yoluyla “ambargonun denetimi” amacıyla
Deniz Kuvvetleri üzerinden bir uzlaşma bulunduğu söylenebilir.
Hükümet bu çerçevede Silahlı Kuvvetler’in yurtdışına gönderilmesinde aranan “
TBMM izni”ni sağlayacak bir tezkere TBMM’ye gönderildi. Ancak görüşmeler “gizli” yapıldığı için hareketin BM kararları dışında “NATO bağlantısı” tam olarak anlaşılmıyor!
Libya tezkeresinin Meclis’ten geçmeyen 1
Mart tezkeresinden önemli bir farkı var:
Irak işgali öncesindeki tezkere, savaşta “kuzey cephesi”nin açılmasına ve ABD askerlerine Türkiye üzerinden geçiş sağlanmasına olanak tanıyordu. Bu koridor
Kuzey Irak’ın yanı sıra 80 bin ABD askerinin Türkiye topraklarında konuşlanmasını da öngörüyordu.
Türkiye komşu bir ülkenin işgaline sınırlarını açmış olacaktı. TBMM 1 Mart’ta buna karşı çıktı.
Arap coğrafyasında dengeler değişiyor.
Suriye sırada!