Fransa’nın Almanya’ya karşı sınırlarını koruma stratejisinin sembolü “Majino Hattı”yla benzerlik kurarak Türkiye’de statükocuların yeni
savunma hattının “AKP’nin
sivil darbe peşinde olduğu’ vecizesiyle örüldüğüne dikkat çekmiş Taraf’taki yazısında Nabi Yağcı.
DTP kapatıldıktan sonra bağımsız milletvekilleriyle
Meclis’te grup kuran
Barış ve Demokrasi Partisi(BDP) yöneticilerinin İstanbul’daki toplantısında karşılaştık Nabi Yağcı ile. 2007
Cumhurbaşkanlığı seçim krizinde
Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararının bile tek başına “sivil darbe”yi açıklamaya yeteceğini düşünüyordu. TBMM’nin 12
Eylül askeri rejiminin ürünü Anayasa’yı değiştirme konusunda attığı adımların yüksek yargıdan dönüşü de, demokratik iradenin hiçe sayılmasının başka bir örneğiydi.
İlginç olan, BDP’nin yeni sözcülerinin kimi değerlendirmelerinin de askeri, sivil
vesayet tartışmalarına katkı sunmasıydı.
Toplantıya Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı
Demir Çelik, Grup Başkanı Muş
Milletvekili Nuri Yaman ve
Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan katıldılar. BDP yönetimi, DTP’nin
Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılmasını bir “siyasal darbe” olarak görüyor, ancak
Kürt hareketinin meşru ve demokratik zeminleri terk etmeden parlamentoda görev yapmaya devam etmesinden yanalar. Partinin kongresi şubatta yapılacakmış.
BDP Meclis Grup Başkanı Nuri Yaman İçişleri Bakanlığı’nda kırk yıla yakın görev yapmış eski bir
bürokrat. Özellikle 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da yaşanan köy boşaltmalar,
faili meçhul cinayetler sırasında
emniyet teşkilatı, valiler ve
jandarma üzerinden gerçekleşen “
askeri vesayet”in ne anlama geldiğini çok iyi bildiğini anlattı. JİTEM’i kastediyor olsa gerek!
“
Kozmik Büro”da üç haftadır süren aramaların dikkatleri
Seferberlik Tetkik Dairesi üzerine çektiğini, buradan çıkacak sonuçlar beklenirken Milli
Güvenlik Siyaset Belgesi’nin de gözden kaçırılmaması gerektiğini savunan Yaman’ın, Meclis İçişleri Komisyonu’ndaki görüşmelerden edindiği izlenimle AKP hükümetinin polise ağır
silah sağlama yoluna giderek “alternatif bir güç” yaratma peşinde olduğunu söylemesi de önemliydi.
Askeri sivil vesayet polemikleri BDP toplantılarına da yansıdığına göre uzun süre devam edecek demektir. Erken seçimin tartışıldığı Türkiye’de bir yandan AKP’nin oylarının yüzde 20’lere düştüğünü savunan muhalefetin öte yandan, “tek parti diktası” söylemiyle suyu bulandırmaya çalışması, “TSK’ya karşı
psikolojik asimetrik saldırı var” diyerek “27 Mayısçılık” yapması tehlikeli bir yöneliştir.
1960’tan bu yana defalarca askeri darbeye maruz kalmış bir ülkede, “sivil darbe”den söz etmek -doğrudan- askere davetiye çıkartma niyeti taşımasa da, kışkırtıcı bir söylemdir.
Ordu sonuçta siyasi iktidarları devirmedi mi? Yeni Majino Hatları inşa etmek, korkular üretmek yerine
demokrasiyi güçlendirmek daha doğru olmaz mı?!