Hapı yutmak


CHP lideri Deniz Baykal, anayasa değişikliği paketinin referanduma ‘adeta bir hap/tablet gibi’ sunulacağını belirten Başbakan Erdoğan’a Nuri Alço hatırlatması yapmış. ”Hap dediğin vitamin hapı olabilir, Nuri Alço’nun Türk filmlerinde kızların gazozuna kattığı hap olabilir. Hangisini içirmek istiyorsun?’ diye sormuş. Hapı yuttuktan sonra başa gelecekleri de CHP Meclis Grup Başkan Vekili Kemal Anadol açıklamış: “Eğer referandumda bu paket geçerse, biliniz ki ertesi gün gözünüzü açtığınız vakit bambaşka bir Türkiye’de uyanacaksınız. Birinci cumhuriyeti bitirecekler, ikinci cumhuriyeti getirecekler.” Deniz Bey’in ‘Nuri Alço metaforu’ hafif kalıyor, Anadol’un kehaneti karşısında. Anayasa değişirse ertesi gün rejim de değişiyor. İkinci cumhuriyete geçiliyor! CHP, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısının değişeceği ‘yargı bağımsızlığı’nın kalkacağı düşüncesiyle paketten korkuyor. Kemal Anadol deneyimli bir parlamenter, 12 Eylül 1980 darbesiyle son bulan parlamentonun üyesiydi. Bir sabah kalktığında, ‘rejim’in gerçekten ‘değiştiğini’ gördü. Demokrasinin askerlerce ortadan kaldırıldığını öğrenmesi ancak ‘öğlene doğru’ oldu! Çünkü CHP’de ‘sol kanat’ üyesiydi ve darbeye üç gün kala 9 Eylül 1980’de partinin kuruluş yıldönümü nedeniyle hayli yankı uyandıran bir bildiri yayımlamışlardı. CHP’nin bir ‘merkez partisi’ niteliğine itilmesi, ‘sağa çekilmesi’ karşısında barış ve demokrasi çağrısı yapıyorlardı. Türkiye hızla Güney Amerika modeli bir otoriter rejime, darbeye sürüklenirken, CHP sol kanadı olarak, ‘faşizme karşı güçbirliğiyle demokrasinin kurtulabileceğini’ savunuyorlardı. Kemal Anadol, bildiriyi matbaada bastırmak için gece geç saatlere dek uğraştığı için ‘darbe’den de geç haberdar olmuştu. (12 Eylül Günleri kitabında anlatıyor.) Türkiye’de 12 Eylül sabahı askerler yönetime el koydular. Rejim değişti! Liderler, Hamzakoy’a sürgüne gönderildiler. Yargı kararı olmaksızın tutuklanan milletvekilleri ‘Ergenekon Dil Okulu’na gönderildiler. Kemal Anadol da Zonguldak’ta yakalanıp, Ankara’ya getirildi. Ağır bir haksızlığa uğramıştı. 1982’de açılan Türkiye Barış Derneği davasından tutuklandı ve uzun süre hapis yattı. Dil okulundaki günlerinde MSP kadrosuyla yakınlaşır. Erbakan’la vedalaşmadan ayrılmak istemediğini yazar. MSP ile koalisyonu bozduğu için Ecevit’i eleştirir. Şerafettin Elçi’yi dostlukla anar. 12 Eylül’ün eziyetini, çilesini çeken CHP’nin eski ‘sol’ kadroları bugün nasıl oluyor da, darbecilere yargı yolunu açacak geçici 15. maddenin de yer aldığı bir anayasa paketine, ‘rejimi koruma kollama’ adına sahip çıkıyorlar. ‘Ergenokon’u savunuyorlar. 1980 darbesinde binlerce insan çile çekti, işkence gördü. Cezaevlerinde çürüdü. Yaşları büyütülerek asılanlar oldu. Hukuksuzluğun adı hukuk oldu! Cunta solu ezdi. Darbeden önce ‘solcu’ olduğunu unutanların gazozuna da Nuri Alço hapı mı kondu?

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER