Van ve Erciş’te depremden sağ kurtulanlar için
yaşam savaşı yeni başlıyor.
Bayram Oteli’nin
enkazı başında “
canlı yayın”a çıkan haberciler bir yandan DHA muhabirleri
Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir’le ilgili umutları dile getirirken, kenti kaplayan beyaz örtünün koşulları ne denli ağırlaştırdığını anlatıyorlardı.
Kar yağışı başlamıştı ve hava giderek soğuyordu.
Akşam saatlerinde bölgedeki bakanların açıklamaları geldi ekranlara.
Başbakan Yardımcısı Beşir
Atalay, Başbakan’la konuşarak aldıkları kararı açıkladı:
Van’daki depremzedeler istekleri halinde bahara kadar kamu kuruluşlarına ait sosyal tesislere yerleştirileceklerdi.
Örnek verdi Atalay;
Mersin Valisi aramış ve 2 bin kişiye barınma olanağı sağlayabileceklerini bildirmişti.
Batı’da, Ege ve Akdeniz’de kamu personelinin yaz aylarında
tatil amaçlı kullandıkları yerler depremzedelerin kullanımına açılacak. 5.6 şiddetindeki “ikinci deprem”den sonra kentin üzerine çöken korku, Vanlıları “göç”e zorluyor.
Başbakan ve kentteki bakanlar nihayet dün açıkça “Hasarlı binalara girmeyin” çağrısı yapınca eş, dost, akraba yanlarına gidenlerin “göç”ü daha da hızlanacak. Hükümetin, kamuya ait sosyal tesisleri yerleşime açması ağır kış koşullarında çadır ve konteynerlere göre daha güvenli bir çözüm olabilir.
Barınmanın dışında
ısınma, ekmek ve sıcak yemek gibi sorunların da aşılması gerekiyor.
Halkın “
biber gazı”ndan önce
gıda ihtiyacı var.
Valiye tepki gösteren insanların coplanarak dağıtılması ve polisin kullandığı biber gazının enkaz başındaki
arama kurtarma ve sağlık ekiplerini etkilemesi Türkiye’nin depremin başından bu yana sergilediği “
dayanışma”ya yakışmayan görüntülerdi. Bunlar provokatif amaçlı da olsalar, polisin görevi ağır bir travma yaşayan depremzedelere karşı güç kullanmak olmamalı. Zaten gergin olan atmosferi yumuşatmak da “
kriz yönetimi”nin sorumluluk alanındadır.
Van’da 7.2’lik depremin ilk anından itibaren bu “eşgüdüm” sağlanamadı.
Edremit merkezli ikinci depremin yol açtığı
yıkım ise ihmaller zinciri.
Bayram Oteli’ne “sağlam” raporunun nasıl ve kimler tarafından verildiği dün da anlaşılamadı. İTÜ suçlamaları reddediyor. Benzer durumdaki başka otellerin müşteri kabul etmeye devam ettikleri haberleri yansıdı ekranlara. Elde çekiç duvardaki çatlaklardan “ön
hasar” tespiti yapan uzmanlar, “Ben olsam çadırda kalırım” deseler de, hasarlı binalarda hâlâ kalanlar olduğu anlaşılıyor.
Dün
akşam saatlerinde iki otelde hayatını kaybedenlerin sayısı 22 olarak açıklandı.
DHA muhabirini Cem Emir’in telefonundan ise “yaşam sinyali” alınmıştı.
44 saatin ardından iki meslektaşımızı ve enkaz altındaki depremzedeleri kurtarabilmek için büyük bir mücadele veriliyordu. Umarız sağ çıkarlar.
Depremin yaraları sarıldıktan sonra can kayıplarının da hesabı sorulmalı.
Van’ı “hayalet şehir” haline kimler getirdi?!