İsrail,
Hamas füzelerini gerekçe göstererek
Gazze’yi üç hafta bombaladı. 1500’e yakın
sivil insan öldürüldü. Okullar, hastaneler bombalandı. Dünya seyretti.
Davos’ta
Başbakan Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon
Peres’e “Çocukları öldürdünüz” deyince
kıyamet koptu!
Erdoğan’ın terk ettiği paneli,
CNN Türk’ün ‘canlı yayını’nda baştan sona izledim. ‘Gazze,
Ortadoğu için Model’ adlı tartışmanın böyle sona ereceğini doğrusu beklemiyordum.
BM Genel Sekreteri
Ban Ki-Moon ve
Arap Birliği Genel Sekreteri
Amr Musa da İsrail’i eleştirdiler.
Başbakan Erdoğan’ın konuşması, Peres’in “Mübarek durumu sizden daha iyi biliyor, sizin üzerinize roketler atılsa ne yapardınız?” tepkisini doğuracak ölçüde sert değildi.
Filistinliler İsrail’in havadan yağdırdığı bombalarla öldükten sonra, Peres’in, en azından “Böyle olmasını istemezdik. Hamas’ın yol açtığı bu durumun sonuçlarından biz de üzüntü duyuyoruz” demesi gerekmez miydi?
Peres bunu yapmak yerine, Başbakan Erdoğan’ı sanki Hamas’ı temsil ediyormuş gibi, azarlamaya başladı.
Davos’un ‘barışçı’ ruhuna o andan itibaren fatiha okundu! Paneli yöneten
Washington Post yazarı David Ignatius’un Erdoğan’a söz vermek yerine ‘Amerikanvâri’ dokunuşlarla toplantıyı sona erdirmeye çalıştı. Ekranın bir köşesinden Başbakan’ın sırtına uzanan el, Tayyip Bey’in çileden çıkarak ‘
Kasımpaşalı’ kimliğine döndüğü anı gösteriyordu. “Benim için Davos bitmiştir” diyerek paneli terk etti.
İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in ‘hem suçlu, hem güçlü’ rolünde
Türkiye Başbakanı’na karşı sergilediği tutum hoş görülemez.
Başbakan Erdoğan’ın üslubu ‘diplomatik’ yönden tartışılsa bile tepkisi yerindedir.
1990’larda
Saraybosna’daki ‘etnik temizliğe’ aylarca
seyirci kalındıktan sonra ABD’de
Clinton yönetimi NATO destekli bir harekâtla sonuçta olaya müdahale etmiş. Miloseviç’ de ‘savaş suçlusu’ olarak yargılanıp cezalandırılmıştı.
İsrail’in Hamas gerekçesiyle ‘kuşatma altındaki’ Gazze’de sivilleri de
hedef alan saldırılarının
Bosna’dan,
Kosova’dan farkı nedir?
Norveç İşçi Partisi, Davos’taki konuşmasından sonra
Şimon Peres’in Ortadoğu barış sürecine katkısı nedeniyle aldığı
Nobel Barış Ödülü’nü iadesini istemiş.
Başbakan Erdoğan, Davos’tan ayrılırken, Türkiye’nin ‘çadır devleti’ olmadığını söylemiş. Bu sendromu en iyi Cumhurbaşkanı Gül ve Tayyip Bey bilirler;
Erbakan başbakan iken
Libya’da
Kaddafi’nin çadırında Türkiye’ye ve
Atatürk’e yönelik saldırısı karşında suskun kalmış ve olayın ezikliği içinde dönmüştü.
İsrail’in güçlü savaş lobisi karşısında Davos’ta sergilenen mazlumiyetçi refleks keyfimizi kaçırmasın.
Dünya Ekonomik Forumu seneye Kasımpaşa’da toplanır, Ortadoğu barışını tartışmaya devam ederiz. Peres’i de bekleriz!