Ergenekon soruşturmasını ‘hukuk safsatası’ nitelemesiyle etkisizleştirmeye çalışıp ‘çete’nin avukatlığına soyunanlar, iddianamenin 60 sayfalık
Danıştay saldırısıyla ilgili bölümlerini okuduktan sonra bir vicdan muhasebesi yapma gereği duymuşlar mıdır?
Düşünün, türbanı yasakladığı gerekçesiyle Danıştay 2. Daire’ye yönelik baskını düzenleyen, yargıçları topluca katletmeyi hedefleyen, Mustafa
Yücel Özbilgin’i öldüren
Alparslan Arslan,
emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile birlikte saldırının ‘azmettiricisi’ olarak suçlanan emekli
Yüzbaşı Muzaffer Tekin‘in ortağı olduğu
Doğuş Factoring adlı şirketin avukatı çıkıyor.
Türkiye’yi sarsan
katliam günü, saldırganın ‘radikal İslamcı’ kimliği konusunda genel bir yargı oluşmuştu.
Hükümet üyeleri, cenaze töreninin yapıldığı
Kocatepe Camii avlusunda güç anlar yaşadılar. Eski
Başbakan Bülent Ecevit, üzüntüsünden
beyin kanaması geçirdi ve uzunca süre komada kaldıktan sonra yaşamını yitirdi.
İddianamede
Danıştay saldırısı, olaya adı karışan İsmail
Sağır‘ın ifadesinde şöyle geçiyor:
“
Alparslan Arslan beni telefonla aradı. Hazır ol
Ankara’ya gideceğiz şeklinde
mesaj attı. Daha sonra Alparslan’la buluştuk. Ankara’da bir işi olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğunu, bu işi dört kişinin yapacağını, karşılığında alacağı para ile bir daha çalışmaya gerek kalmayacağını, Tekin İrşi’nin bu işe gelmeyeceğini söyledi. Osman
Yıldırım, Tekin İrşi’nin neden gelmeyeceğini sordu.
Cumhuriyet’e
bomba atamayan kişinin aramızda işi yok dediğini belirtti.”
Savcı Zekeriya Öz, Danıştay saldırısı faillerinden
Osman Yıldırım‘ın 12
Mart 2008 tarihli ifadesine de iddianamede yer veriyor ve Cumhuriyet’in bombalanması olayına açıklık getiriyor.
Muzaffer Tekin ve
Oktay Yıldırım‘ın da bulunduğu bir toplantıda Alparslan Arslan ile kendisine Cumhuriyet gazetesine atılmak üzere üç bomba verildiğini anlatan Osman Yıldırım, bu iş için
vaat edilen 500 bin lirayı alamadığından yakınıyor.
Osman Yıldırım‘ın ifadesinde geçen
Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin bölümler de ürkütücü:
Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve
Osman Gürbüz‘ün bulundukları bir toplantıda kendisine Hablemitoğlu‘nu öldürmesi karşılığında 1 milyon dolar
teklif edildiğini, kabul etmeyince Veli Küçük‘ün Osman Gürbüz‘e dönerek, ‘Osman, bu iş gene sana düştü’ dediğini anlatıyor.
Evet, Ergenekon iddianamesi ‘
darbeci paşalar’a uzanmadı; ‘1 Numara’ ortada yok,
Hrant Dink cinayeti askıda bırakıldı, ancak sadece Danıştay saldırısının çözülmesi bile benzer suikastların gelecekte yaşanmaması açısından tarihsel önemdedir.
AKP kapatılır, Türkiye seçime giderse 20
Ekim’de başlayacak
dava gündemden düşer mi?
Belki de AKP kapatılmasın diye, ‘çete’nin profili düşük tutulmuştur.