Lizbon’daki zirvede 21. yüzyılın yol haritasını çizen üye
ülkeler, nükleer silahlardan arınmış bir dünya
hedefi için NATO’nun da “nükleer bir
ittifak” olmasında birleşmişler.
Balistik
füzelere karşı, NATO’da
Avrupa savunmasını “füze savunma konsepti”ne dayandıracak.
Bu yaklaşım bize
Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya”
şarkısını anımsattı.
Gencebay, şarkı sözlerindeki kaderciliği eleştiren çevrelere, “Ben daha iyi bir gelecek ve barış için batsın bu dünya diyordum” yanıtını vermişti. Yeni NATO stratejisi de, “
Nükleer silahlardan arınmış bir dünya için daha daha fazla nükleer silahlanmaya” dayandırılmak isteniyor. Avrupa’yı koruma amaçlı “füze kalkan”ı oluşturularak, balistik füzeler aynı güçte başka füzelerle vurulacak. Böylece “Soğuk savaş”ın klasik “dehşet dengesi”ne dönülecek. Tek fark, Rusya’nın yerini
İran’ın alıyor olması. Türkiye’nin itirazları nedeniyle yeni NATO konseptinde, hedef ülkelerin adları sayılmamış! “Füze kalkanı”nın maliyetinin, NATO üyelerine kaça patlayacağı konusunda da bilgi yok!
Lizbon’daki zirvede 28 ülke NATO’nun yeni hedefleri üzerinde anlaştıktan sonra “
aile fotoğrafı” çektirdiler.
Dünya barışını korumaya bu denli hevesli liderler keşke “
füze kalkanı”ndan önce çevre felaketleri konusunda da önleyici stratejiler geliştirip
imza atabilselerdi.
Gelecek elli yılda küresel ısınmadan kaynaklanan,
gıda güvenliği başta
açlık,
susuzluk, çevre mülteciliği gibi sorunların dünya için bir “nükleer tehdit”ten çok daha öncelikli olacağından kuşku duyulmuyor.
ABD Başkanı Obama’nın, NATO zirvesi için yazdığı bir makaleye
Milliyet de yer verdi.
Obama, nükleer silahların yayılmasını önlemek, “iklim değişikliği ile yüzleşmek” amacıyla birlikte çalışmaktan söz ediyor. Ancak bu “yüzleşme”nin kaynakların daha fazla silaha gittiği bir dünyada nasıl yapılacağına, ne ölçüde inandırıcı olacağına değinmiyor.
Pakistan’daki sel felaketinden bu yaz milyonlarca insan etkilendi. Köyler boşaltıldı, açlık ve hastalıktan kırıldılar. Bu ülkeye yardımlar birkaç milyar dolarla sınırlı kaldı. Oysa selden önceki duruma dönülmesi için on, on beş milyar dolar gerekiyordu. Aynı günlerde Körfez’deki İran tehdidine karşı Suudi Arabistan’ın ABD’ye 60 milyar dolarlık savaş uçağı siparişi verdiği haberleri medyaya yansıyordu.
NATO, 9 yıldır Afganistan’ı Taliban’dan koruma misyonu yürütüyor. ABD başta Batı’nın bu ülkenin güvenliği ve yeniden yapılandırılması için sağladığı kaynak 60 milyar dolar. Afgan halkı sefalet içinde “işgal”in son bulmasını beklerken, milyarlarca dolar “savaş baronları”na gidiyor. Afganistan’ın sorunu enerji güvenliği değil, yabancılar çekildikten sonraki “
iç savaş”tır!
Dünya ekonomileri
kriz ve borç sarmalı altındayken insanlığın 21. yüzyıl vizyonu “nükleer ittifak”lar mı olmalıydı?
Orhan Gencebay gibi, daha iyi bir gelecek ve barış için “batsın bu dünya mı” demeliyiz?!