Dersim meselesinde “
Gandi Kemal, Öymen savaşı”nı
Meclis Grubu’na
CHP lideri
Baykal ile gelen ve “Partimizde
Atatürk’e sahip çıkmak gibi bir suç yok. Biz o
defteri kapattık” diyen
Onur Öymen’in kazandığı anlaşılıyor.
CHP yönetimi, katliamı öven Öymen’in arkasında durduğuna göre, “gereğini yapmak” Kemal Kılıçdaroğlu’na düşecek! Aslında bu tercihte çok da şaşılacak bir durum yok. CHP’de
eksen kayması, “sözde değil özde” bir sorun.
27
Mayıs 1960 ihtilalinden bu yana parti elli yıldır, 1930’ların Kemalist çizgisi ile 1965
seçim yenilgisinin ardından Ecevit’in partiye kazandırmaya çalıştığı “sosyal demokrat” kimlik ve ideolojisi arasındaki sancıları yaşıyor.
Kadro ve program tercihleri arasında bocalıyor.
2002 seçimleriyle Türkiye’nin bir İslamcı rejime sürükleneceğinden kaygı duyan ordunun, 28
Şubat sürecinin aksine bu kez
sivil toplum örgütleri, üniversiteler, medya ve partiler üzerinden başlattığı muhalefetin taşıyıcı gücü CHP oldu. Meclis’e “iki parti” girmişti. AKP yıprandıkça
doğal olarak CHP yükselecekti. Bu süreçte “yasaklı olan”
Tayyip Erdoğan dışarıda kalmasın diye CHP’nin desteğiyle anayasa değişikliği yapıldı. Erdoğan, Baykal’ın desteğiyle başbakan oldu!
AKP’nin ağır
ekonomik ve sosyal sorunların altında ezileceği, ABD’nin Irak’ı işgal planı,
Kıbrıs, AB gibi dış
politika tercihlerinde boğulacağı ve 2007 seçimlerinde iktidarı kaybedeceği düşünülüyordu. 2007’deki
Cumhurbaşkanlığı seçimi de önemli bir “
kriz” noktasıydı. Ancak bu hesaplar tutmadı.
1
Mart tezkeresi TBMM’den geçmeyince Batı’da ABD’nin “
Truva atı” gibi görülen Türkiye’ye AB yolu açıldı, Kıbrıs üzerinden yeni bir müdahaleye-
muhtıraya zemin hazırlamaya çalışan generallerin 2003-2004’teki
Ayışığı,
Sarıkız gibi planları tutmadı. Erdoğan ya da Gül dışında, -Vecdi
Gönül formülü- bir ismin Çankaya’ya çıkarılması için verilen “e-muhtıra” ve
367 krizi de tutmayınca seçime gidildi.
Cumhuriyet mitingleriyle CHP’nin MHP ile birlikte iktidara geleceği umulurken AKP oyları yüzde 47’ye çıktı.
Öymen, “Biz o defteri kapattık” derken haklı. CHP bugün Ecevit’in 12 Mart’a 12 Eylül’e karşı çıkan “sosyal demokrat” partisi değil. Daha çok
27 Mayısçı, 28 Şubatçı bir parti. “Ergenekoncu”ların etkisinde.
Genelkurmay “andıç”larına baktığımızda nelerin hayata geçtiğini görebiliyoruz. Sadece
Kuzey Irak’a müdahale politikası yeterli kanıttır! Ancak bu kadronun Atatürk’ü “kalkan” yapmasına gerek yok.
Dersim katliamını öven Öymen’in işlediği suçun “Atatürk’ü sahiplenmekle” ilgisi yok. Bir insanlık suçundan, ırkçı ve faşizan bir yaklaşımdan söz ediyoruz ki, CHP tüzüğü bunu “suç saymasa” bile CHP’nin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’de şiddet ve
nefret söylemi suçtur! Çağdaş demokrasilerde bunlar savunulamaz.