Kendisini takip ettiğini sandığı
sivil polis arabasının başka görev için bölgede bulunduğuna ikna olup şikâyetçi olmadı. Emniyet de
Paksüt'e yaptığı izahatla yetinmeyip yazılı açıklama ile kamuoyunu bilgilendirdi.
Fakat konu kapanmadı. Başkan Vekili ve eşi Ferda Hanım 'biz paranoyak değiliz, somut belirtilerden hareket ettik' savunması içinde konuyu uzattı. Söylemek bile abes, en
küçük şüphe takipsiz bırakılmamalı. Yüksek
mahkeme üyesi dahi kendini güvende hissetmezse, biz sade vatandaşların hali nice olur! Madem bu kadar tartışılıyor, Paksüt'ün hatalı davranışlarını da dile getirmeliyiz.
Paksüt istihbarata karşı koyma (İKK) eğitimini diplomat olarak Bağdat'ta görev yaparken almış. Sanırım bu eğitim sırasında güvenliğinin öncelikli olduğu kendisine anlatılmıştır. Paksüt ve eşi, adı geçen arabaya bizzat müdahale ederek büyük riske girdi. Sivil aracın dinleme maksatlı polis arabası olduğu üzerinde yazmıyor. Araçta bir suikast timi olabilirdi. Hudson senaryolarını çerçeveletip görünür bir yere asmak gerekiyor. Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin yapabilecekleri en büyük provokasyonlardan biri Yüksek Mahkeme üyelerine suikast olur. Paksüt ve eşinin araçtakilere fiili müdahalesi yanlıştı. Lahmacun tartışmasından ya da yol verme kavgasından adam öldüren magandaların bol bulunduğu bir
ülke olduğumuz düşünüldüğünde bile riskin boyutu ürpertiyor.
Başkan Vekili'nin diğer hatası, belki de çok önemli bir
operasyonun deşifre edilmesine sebep olmak. Paksüt'ün şüphelendiği aracın bölgede takip yapan Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele ekibine ait olduğu açıklandı. Operasyonun muhatapları herhalde tedbirlerini alıp, kendilerini kurtaran Paksüt'e dua ediyorlardır. Başkan, son aşamada yaptığını başta düşünebilse ve doğrudan
emniyet müdürünü arasa, hem devam eden takibe zarar vermemiş olurdu, hem de kendisini yıpratmazdı. Bu yanlışların
toplumdaki güvensizlik ortamına ve bir anlamda paranoyaya yaptığı katkıyı da
ihmal edemeyiz. Gölgesinden korkan, evinde eşiyle bile fısıldayarak konuşan bir toplum haline geldik.
Ferda Hanım, aracın lastiklerinin yükünü taşımakta zorlandığını ileri sürüyor. Başkan Vekili Paksüt, aldığı İKK eğitiminden dinlemenin eskisi gibi hantal cihazlarla yapılmadığını öğrenmiş olmalıydı. Artık teknoloji çok gelişti. Edirne'de Hanefi Avcı'nın Belediye Başkanı
Hamdi Sedefçi'ye yaptığı operasyonda görmüştük. 'Lazer pointli çanakla' başkanın makam odasını rahatlıkla dinleyip
kayıt altına almıştı.
Kurtlar Vadisi kültürüyle bile böyle bir takibin olamayacağını söyleyebiliriz. Neredeyse eskortluk yapmışlar. Paksüt'ü tatmin eden 'başka operasyon' açıklaması gelmese, ekiptekilerin ya çok acemi veya yakalanmak üzere yola çıkmış olduklarını düşünürdük. Paksüt'ü bu hatalara zorlayan şey, yanlış zamanda yanlış kişiyle görülme endişesi olabilir mi?
Turan Çömez, bir dönem Tayyip Erdoğan'ın en yakınında bulunmuş, şu anda 'kanlı bıçaklı' durumuna gelmiş biri. Normalde hâkimler önlerindeki dosyanın selameti açısından davalının dostlarıyla olduğu kadar düşmanlarıyla da mesafeyi korur. Paksüt, diplomasiden geldiği için bu hassasiyeti ihmal etmiş olabilir. Zaten görüşmeyle ilgili rivayetler de muhtelif. Kimine göre eşli bir yemek, kimine göre Çömez'in arkadaşlarıyla tesadüfen bulunduğu mekânda bir karşılaşma. Olayın sıcaklığı devam ederken ilk haberi yapan
internet sitesi 'eşli yemek' alternatifini
tercih etmişti. Turhan Çömez'in tuzu kuru. Hatta daha bu tartışmalar devam ederken, üstüne
CHP lideri Deniz Baykal'ı ziyaret ederek, 'önemli adam' pozunu pekiştirmeye çalıştı. Ancak Paksüt'ün konumu her şeyi kaldırmaz. Biraz daha özen...