Silivri’nin yoğurdu, Süheyl seni kimler doğurdu?


Süheyl Batum... CHP’nin en doruğuna bağdaş kurmuş oturmuş bir seçkin, bir elit. Galatasaray Lisesi, Hukuk, Sorbonne ve pofesörlüğe uzanan bir yol... Öte yandan Kasetzade Deniz Bey’in, CHP sahnesinden ayrılması, Kemal Bey’in teşrif etmeleri, Önder Sav gitmesinden sonra genel sekreterlik koltuğuna uzanış... Önce Vatan’da yazılar, şimdilerdeyse de Cumhuriyet Gazetesi’nde kalemşörlük... Bunca başarı, bunca alkış, bunca makam... Referandum öncesi olağanüstü bir zeka ve mizah anlayışıyla Sezen Aksu’ya yönelik, “Sazan Aksu” gibisinden aşağılamalar (!) Son olarak da, Balbay, Özkan ve kimi Ergenekon sanıklarının CHP’den aday gösterilerek TBMM’ye taşınması isteği... Ama bu açıklama havada asılı kalıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, olmaz böyle bir şey diyor; kestirip atıyor! Ne var ki, Batum, CHP içinde de bu fikri savunacağını, çünkü bunun simgesel bir önemi olduğunu söylüyor. Ben, Balbay’ın, Özkan’ın, Haberal’ın hatta eğer Türkiye’ye gelirse Dalan’ın da CHP’den aday olmasına karşı değilim. Üstüne üstlük, Mustafa Balbay’ın neden 600 küsur gündür gözaltında olduğunu da bir türlü anlayamıyorum! Ne olur tutuksuz yargılanırsa? Kaçar mı, dışarı adımını atar atmaz? Delil mi karartır? Neyse... Dönelim Süheyl Bey’e. Batum’un açıklamasındaki en önemli sözcük simgesel! Neyin simgesi olacak bu kişileri TBMM’ye taşımak? Ergenekon’un baştan aşağı bir düzmece olduğunun simgesi. Batum, elitist bir eğitimin ürünü; en başta Galatasaray lisesi mezunu; yani kurulduğu günden bu yana önce imparatorluğa sonra da cumhuriyete elitler yetiştiren bir kurum. Ergenekon ise elitlerin millet iradesine egemen olmak amacıyla kurulmuş bir örgüt, iddianamelere göre. Eğer doğruysa iddianamelerde yer alanlar, bir elitin, bir seçkinin, başı dertte olan diğer elitleri, seçkinleri kurtarmak istemesinden daha doğal ne olabilir? ‘Irk’ diye bir şey var mı? Konu hayvanları ve bitkileri sınıflandırmaksa, doğa bilimcilerin ırkçı olmak gibi bir sorunu yok. Sorun, insanlar söz konusu olunca başlıyor. Son yıllarda birçok bilim adamı, belki de bilimin geçmişte ırk sorunsalını irdelemesi sonucu ortalığın nasıl da karıştığını göz önüne alarak, insan türü içinde, doğa bilimi bakımından ırk diye bir şey olmadığını vurgulamakta ve genetik araştırmalar da bunu desteklemekte. Craig Venter, Stephen Jay Gould gibi dünyaca ünlü bilim adamları, insanoğlunun yer yüzünde 170 bin yıl gibi çok kısa bir süredir var olduğu savından yola çıkarak, genetik bakımdan farklı ırk kümelerinin evrimle ortaya çıkmasının mümkün olmadığını söylüyorlar. Kan tipi ve belirli hastalıklara duyarlık gibi, ırklar arasında farklılıklar gösterebileceği öne sürülen savlar bile çürütülmüştür son on yılda. Sonuçta, insan “ırk”larının fiziksel harmanlanışı öylesine birbirinden ayırt edilemez bir yapı gösterir ki, herkesin melez olduğu gerçeği ortaya çıkar! (Tarih sınav sorusu ve bir cevabın özeti-Cambridge Üniversitesi) YÜZERKEN... YÜZERKEN... Salih, sırtında oksijen tüpleri, sırtında balık adam kıyafeti, gözünde gözlük, ayağında paletler dalmış... İnmiş inmiş, yirmi metreye varınca bi bakmış, adamın biri, oksijen tüpü falan olmadan yüzüyor. Salih bir on metre daha dalmış. Adam da yanı sıra inmiş aşağı. Hemen elindeki kara tahtaya yazıp adamın burnunun dibine sokmuş: “Nasıl oksijen tüpü olmadan bu kadar derine inebildin? Aferin sana...” Adam tahtayı almış Salih’in elinden, bir şeyler yazıp, gözüne sokmuş bizimkinin: “Salak herif! İsteyerek mi indim; boğuluyorum ulan!” (Mert-Sarp Yeşilovalı kardeşlere teşekkürler)
<< Önceki Haber Silivri’nin yoğurdu, Süheyl seni kimler doğurdu? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER