Efendim bir yanda
Genelkurmay Başkanı Or
general Işık Koşaner, öte yanda zaten 30 Ağustos’ta
emekliye ayrılmak zorunda olan üç
komutan emekliliğini istemiş.
Deniz Kuvvetleri Komutanı’yla,
Hava Kuvvetleri Komutanı bir ay sonra emekliye ayrılacaklardı, görev süreleri dolmuştu çünkü.
Kara Kuvvetleri Komutanı
Erdal Ceylanoğlu ise yaş haddinden 30 Ağustos’ta üniformasını çıkarmak zorundaydı. Sadece
Orgeneral Işık Koşaner’in görevde daha iki yılı vardı.
Ergenekon ve
Balyoz Davaları nedeniyle
tutuklu general ve amirallerin
terfi etmelerini istemiş söylentiye göre, kendisine
yasa gereği tutuklu olanların terfi edemeyeceği kibarca anlatılmış, yeni yasa çıkarılamayacağı da izah edilmiş, bunun üzerine de Koşaner emekli olmak istediğini söylemiş. Hepsi bu!
Jandarma Komutanı Orgeneral
Necdet Özel emekliliğini istemedi; yaş haddinden emekli olmasına en az daha dört yıl var. Zaten Koşaner’den sonra göreve o gelecekti, en kıdemli orgeneral olduğu için. Özel iki yıl
erken geldi göreve. Olay bu kadar basit aslında değil mi? Ne yazık ki, değil tabi! Niye değil?
Felaket tellallarını unutuyorsunuz da ondan! TSK’nın haysiyeti ve itibarıyla bu kadar oynayamazmış diyen mi isterseniz,
kriz diye bağıran mı! Tabi açık açık söylemeseler de “haysiyet ve itibarla oynayanların” hükümet olduğunu anlıyorsunuz anaokulu terk bile olsanız! Savcılar, mahkemeye tutuklama istemiyle başvuruyor, yargıçlar tutukluyor, ama tellallara göre suçlu tutuklananlar değil,
Başbakan Erdoğan! Her konuşan ülkenin bunalım kuyusuna düştüğünü,
darbe bile olabileceğini hatta hükümetin
istifa etmesi gerekeceğini söylüyor, üç beş aklı başında gazetecinin dışında!
Ne darbesi, hangi hükümetin istifası! Bu laflar tam dervişin fikriyle zikri birader! Yahu “asker” dendi mi kaçacak delik arayanlar, şapkasını alıp gidenler yönetmiyor ülkeyi artık! Dört yüksek dereceli
devlet memuru, gerekçesi ne olursa olsun, emekliliğini istedi diye kimsenin dizinin bağı çözülmez.
Emeklilik istekleri kabul edilir, yaptıkları hizmetler için sağolun denir, evlerine uğurlanır. Pazartesi günü yeni
Genelkurmay Başkanı göreve başlar ,YAŞ toplanır, işine bakar. Burası ne Patagonya ne de muz cumhuriyeti artık! İktidarı
sandık belirler;
silah değil beyler!
Beyoğlu’nda işgal ve işgaliye
Asmalımescit, Beyoğlu’nun en güzel köşelerinden biri. Belediyenin işgaliye uygulamasından, tıpkı Talimhane, Galata,
Kasımpaşa, Balık Pazarı,
Cihangir, Şişhane,
Kızılay Meydanı gibi yararlanıyor. Ama bir fark var. Asmalımescit’te
sokaklar hepten kapatılmış lokantaların attığı masalar ve iskemlelerle.
Kimse geçemiyor; bir yerden bir yere gidemiyor.
Beyoğlu Belediyesi defalarca uyarıyor bu mekanların sahiplerini. Ama
kulak asan yok. Onun üzerine de ceza kesmeye başlıyor tabi. Bakın, işgaliye bir kira sözleşmesi değil. Geçici kullanım anlamına gelir, sadece. Yani işgaliye bir hak oluşturmaz.
İşgaliye izni alan sokağı işgal edemez. Ayrıca Belediye sabırla bu lokantacıları yedi ay boyunca uyarmış, ama dinleyen kim. Sonunda da
zabıta kuralları uygulamış. Beyoğlu’nda üç bin yeme-içme-eğlence mekanı var. Bunların 650’sine işgaliye izni verilmiş, ancak 350’si bunun “sokakları işgal edin, kapatın!” anlamına geldiğini varsaymış. Defalarca uyarıldıktan sonra da bu eğlence yerlerinde işgaliye uygulaması sona erdirilmiş.
Olay bu kadar basit! Kimse, kimilerinin uydurduğu gibi, kimsenin
yaşam biçimine karışmıyor; avantaya, iç mekanı küçücük sokak işgali kocaman olan kuruluşlara, kendine çeki düzen ver, diyor...
O kadar. Aferin Beyoğlu Belediyesi’ne; kuru gürültüye pabuç bırakmayıp işini yaptığı için!