İnsanlar
yaşam süreçleri boyunca salt kendileri için değil, parçası oldukları milleti de kalkındırmak, daha iyi koşullarda yaşamalarını sağlamak, geleceğe katkıda bulunmak için çaba harcarlarsa unutulmazlar katına tırmanırlar. Ama kimi zaman insanoğlu öyle bir ülkede doğar ki, yapabileceği hiçbir şey yoktur, ne kendi ne de
toplum için.
Örneğin, eğer Afganistan’da doğmuşsanız,
UNICEF raporlarına göre, dünyanın en “kötü” ülkesinde yaşama gözlerinizi açmışınız demektir.
Doğan her bin bebekten 157’si öldüğüne göre, yaşama olanağınız hayli sınırlı.
Daha on yaşınıza basmadan, bir kurşuna
hedef olma ihtimaliniz ise yüzde 27. Hadi kurşunlardan da sıyırdınız, Taliban’la sürdürülen savaş nedeniyle,
temiz su eksikliği, çocuk felci, kızamık gibi hastalıklara karşı aşı bulunmaması, yirmili yaşlara ulaşma olasılığınızı iyice kısıtlıyor.
Hadi bunlardan da sıyırdınız, yirmiyi gördünüz, mutlaka taraf seçmek zorunda bırakılıyorsunuz. Yani “Bırakın beni. İşimde gücümde çalışayım. Aileme bakayım...” falan gibisinden edeceğiniz hiçbir lafın anlamı yok. Sonuçta otuz yaşını görmeden ölme olasılığınız yüzde 37.
Gelelim askerliğe.
Çin’de doğmuşsanız hapı yuttunuz. Çünkü Çin ordusunda askerliğin belirli bir süresi yok!
Ordunun sayısı, CIA Dünya Veriler Kitabına göre 218 milyon 459 bin. Komutanınızla aranız iyiyse, bir gün sizin
terhis edilmenize izin verebilir. Yok sevmiyorsa sizi, örneğin Lee Yan Quan gibi, askere bir gidersiniz, on beş yıl sonra evinize dönersiniz.
Ama eğer
Irak ya da Afganistan’da gözlerinizi dünyaya açmışsanız askere gitmenize gerek yok ölmek için. Bu ülkelerde toplam 10 milyon
mayın var! Ve her yıl 600 kişi bu mayınlara basıp paramparça oluyor.
Ve tabi Allah’a dua edin ki,
Burma’da dünyaya gelmediniz. Çünkü Burma ordusuna yaka paça götürülmeniz için yaş sınırı yok! Bugün İnsan Hakları İzleme Raporlarına göre, 350 bin kişilik Burma ordusunda 70 binden çok “asker”, on beş ile on sekiz yaş arasında. Son olarak da ordu sayısına göre geri hizmetlerde çalışan, yani
garsonluk,
berberlik,
terzilik vb. oranlarına bir göz atalım. Bu konuda Çin’e kimse yaklaşamıyor tabii... Sayısal üstünlük açısından. Oran açısından biz, yani
Türkiye fena sayılmayız! Sayı tam olarak saptanmamış olsa bile, 70 binin üzerinde, davul zurnayla vatan hizmetine uğurlanan delikanlılar, askerliklerini garson, terzi, berber, kasap olarak yapıyorlar!
EN PAHALILAR!
Öyle eşyalar, sanat eserleri, geçmişte yazılmış
mektuplar var ki akıllara ziyan fiyatlara satılıyor. Örneğin Alberto Giacometti’nin Yürüyen Adam I heykeli 3
Şubat 2010 tarihinde, Londra’da bir açık arttırmada, adının açıklanmasını istemeyen bir sanat severe tam 104 milyon 300 bin dolara satılmış! Heykelin boyu 1 metre 82 santim. Yani benden sadece iki santim uzun!
Ha bir de dünyanın en pahalı yatağı var. Maxxa Uluslararası Ltd., yapmış
bu yatağı; değeri 440 bin dolar; ve de 802 bin 903 Swarowski kristaliyle kaplı.
Kim uyuyor bu yatakta? Herhalde siz ya da ben değil! Çinli bir yeni yetme
milyarder!
Hadi size bir de dünyanın en pahalı
elbisesini anlatayım da dünya turumuz bitsin. Efendim,
altın iplik, Himalaya Paşmina keçisi, Kutup Misk öküzü ve Peru devesi yünlerinden dokunan kumaşla, beş bin dikişli pantolon,
ceket ve yelek!
İngiliz terzi Alexander Amosu seksen saatte dikmiş. Üzerinde dokuz adet on sekiz ayar altın ve pavé pırlanta düğmesi var. Elbise
Nisan 2009’da 113 bin dolara satılmış ve sahibinin evine zırhlı
araç içinde gönderilmiş.
Ha bir de mektup demiştik, az daha unutuyordum. George Washington’un 1787’de yeğeni Busrod Washington’a yazdığı, ülkenin yeni anayasasının hemen uygulanması gerektiğini söyleyen mektubu 5
Aralık 2009’da, New York’ta 3 milyon 200 bin dolara satılmış... Bizim böyle bir amcamız olmadı ki, bize mektup yazmış olsun biz de onu satıp zengin olalım!
İnsanlar, zenginlik ve ticaret
Zenginlik göreceli bir kavram. Kişiye ve kişinin ihtiyaçlarına göre değişiyor. Ama tabi bir de dünyanın en zengin insanı diye biri var. Yıllarca bu kişi Bill Gates’di,
Forbes Dergisi’nin sıralamasına göre. Bu yıl
Carlos Slim Helu, Gates’i tahtından indirdi. Bu Meksikalının serveti 53.5 milyar dolar! Ne iş mi yapıyor? Sabit
telefon operatörlüğünden tutun da yap satıcılığa kadar hemen her işte parmağı var. Bu arada, her zengin gibi medyaya da bulaşmış.
New York Times’ın hissedarları arasında. Meksikalılar, Slim’i pek seviyor. Onunla gurur duyuyor. Niye mi? Dünyanın en zengini ve de Meksika’lı olduğu için. Ee biz de örneğin
Hüsnü Özyeğin ilk 500 zenginin arasına girdi, Güler
Sabancı, en paralı hatun kişiler listesinde boy gösterdi diye el çırpıp havalara fırlamıyor muyuz?!