Fener Rum Patriği Bartholomeus’un, Heybeliada’daki ruhban okulunun açılmamasına gönderme yaparak “Türkiye’de çarmıha geriliyoruz!” sözüne, ilk
yanıt Tayyip Bey’den gelmişti.
Başbakan, söz konusu okulunu açılabilmesi için, Atina’yla ciddi sorunlar yaşayan Batı Trakya’daki Türk’lerin durumu iyileştirilmeli demişti.
Fener Rum Patriği’ne bir yanıt da, Batı Trakya’dan, Gümülcine’nin Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif’den geldi ki,
zehir zemberek kaç para?
“Çarmıha gerilmek ifadesi, zor durumda olmayı ve acı çekmeyi kamu oyuna duyurmak için kullanılmışsa, biz, Batı Trakya’da, uzun yıllardan bu yana çarmıha geriliyoruz!” Şerif, 120 camide
seçim yapılarak Müftü seçildiğini söyledi: “Ancak açılan davalar yüzünden 10 yıl boyunca
Yunan mahkemelerinde süründüm durdum. Dahası cezaevinde de yattım. İşe bu açıdan bakacak olsanız bile, bizler, Ortodoksların deyimiyle, sadece çarmıha gerilmkle kalmıyoruz, bi de aslanlara yem olarak atılıyoruz!”
Bakalım Sayın Bartholomeus buna nasıl bir
cevap verecek?
CIA ‘
Ürdün bombacısını’ anlatıyor
CIA görevlilerinden biri, “adamdan kuşkulanıyorduk. Tam üzerini arayacaktık, bombanın pimini patlattı!” dedi.
Ürdün’lü doktor, bildiğiniz gibi yedi CIA görevlisini, üç beş
sivili, Ürdün’lü korumasını öldürüp altı kişiyi de yaraladı. Halil Balavi olarak adı açıklanan
canlı bomba,
Pakistan sınırı yakınında kurulu,
El Kaide liderleriyle ilgili bilgi toplama üssü olarak kullanılan CIA karargahına nasıl üstü başı bomba dolu girebildi,sorusuna yanıt bulabilen yok. Balavi geçen yıl, Ürdün’de yakalanmıştı. Gazze’ye, doktor kimliğiyle girmeye çalışırken durdurulmuş, El Kaide üyesi olduğu saptanmış ve hapse atılmıştı. Ürdün
İstihbarat görevlileri, Balavi’yi daha sonra Afganistan’a götürdü, ve adam bir yıl süreyle CIA’ya, El Kaide konusunda önemli bilgiler aktardı.
Derken, Afganistan’da görevli, en üst düzey CIA görevlilerine, El Kaidenin iki numaralı önderi Ayman Zavahiri’yle ilgili, çok önemli bilgiler vereceğini söyledi. Ve herkesi Pakistan sınırındaki CIA karargahına topladı. Üsse Kabil’den bile kalkıp gelenler vardı. Sonrası malum!
CIA, El Kaide’nin ilk kez, “çift taraflı
ajan” kullandığını söyleyerek, bundan böyle çok daha dikkatli davranacağını açıkladı. İkiz kulelere 11
Eylül 2001’de düzenlenen saldırıdan bu yana dokuz yıl geçti neredeyse. Batılı istihbarat örgütleri,göreceli bazı başarılar elde ettilerse de,genelde El Kaide dizginleri elinde tutmaya devam ediyor. İşte, son dakikada, Detroit’e giden uçakta yakalanan
bombacı!
Çok başlılık, istihbarat birimleri arasında eş güdüm eksikliği, hala
elektronik alet edavatla istihbarat toplanabileceğini sanmak, Batı’nın en büyük yanılgısı. Zamanında KGB’nin Başkan’lığını yapan Lavrenti Beria’nın, istihbaratla ilgili önemli bi saptaması var: “ Eğer düşmanınızın dilini yeterince bilmiyorsanız, onların can damarlarına değin,adım adım sızamıyorsanız ve de davanıza, yürekten bağlı değilseniz, başarılı olmanız çok güçtür.”
‘Devlet sırrı’ yargıcın önünü kesme aracı olmamalı
İtalyan Başbakan’ı, Silvio
Berlusconi, Telecom Italia’yla davaya konu olan sorunların “
devlet sırrı” kapsamına girdiğini söyleyince, İtalya’da, Gladio adlı gizli yapılanmayı ortaya çıkaran eski
yargıç, Senatör Felice Casson, Berlusconi’nin devlet sırrı kavramını yanlış anladığını ve
yasal düzenlemeleri de yanlış yorumladığını söyledi. Senatör Casso çok haklı. Demokrasi şeffaflık ve kurallara uymak demektir, her şeyden önce. Önüne gelene “devlet sırrı” diyerek
demokrasi, olmaz; demokratik düzen yürütülemez. Çünkü böyle bir anlayış, önünde sonunda, her şeyin yapılabilmesini ancak hiçbir şeyin aydınlatılmamasına yol açar. Gerek Sivil gerekse de Askeri İstihbarat birimlerinden tutun da devletin içindeki bir çok kurum, devlet sırrı pelerinini sırtına geçirip, dilediğince at oynatabilir.
İtalya’da 2007 yılında Prodi Hükümeti, yeni bir yasa çıkararak, devlet sırrına zaman sınırı getirmişti. Yani devlet sırrı ancak belirli bir süre
kilit altında tutulabilir. Ama gün gelince açıklamalıdır. Biz bu gün, yakın tarihimizde olan biten bir çok şey konusunda sağlıklı yorum bile yapamıyoruz. Aydınlatılmamış bir çok şey “devlet sırrı” damgasını yemiş, kilit altında tutuluyor.
Devlet sırrı, yargının önünü kesme ve işini engelleme aracı haline gelmemeli. Yüzlerce insanın yasa dışı yöntemlerle öldürülmesi artık gün ışığına çıkmak zorunda, eğer sağlıklı işleyen bir demokrasi istiyorsak.