Bedrettin Dalan’ın ABD’den sonra Rusya’da olduğu öne sürüldü.
Aşağı yukarı yedi aydır diyar diyar dolaşıyor...
ABD’den,
Güney Amerika’ya oradan da Moskova’ya uzanan bir
yolculuk.
Ama en ilginci,
Ergenekon tayfasının bir numaralı destekçisi, Doğu Perinçek’in has dostu Aleksandr Dugin’le birlikte olması!
Dugin üzerine çok yazdık çizdik...
Nazi’lerin Waffen SS ve Çekoslovakya Kasabı, Heydrich’in kurduğu Eizatsgruppe adlı, milyonlarca Rus’un da katili olan canavarları yere göğe sığdıramayan adam bu Dugin.
Eski
SSCB sınırları içinde, Rus İmparatorluğu kurmak istiyor.
Şimdi,
Bedrettin Dalan’ın ne işi olabilir Dugin’le?
Ben bilemem... Bilen varsa beri gelsin.
Neyse, Dalan’ın işlerini Rusya’da, Ergenekon davasından
tutuklu Emekli
Tuğgeneral Levent Ersöz bağlantılı Rosoboronexport ve EMT Erimtan Danışmanlık
firmasının yürüttüğü söyleniyor.
Burada ilginç bir hatun çıkıyor
karşımıza.
Adı Ulvia Seremova! Kim bu hatun? Ersöz’ün firarda olduğu altı ay boyunca birlikte olduğu öne sürülen kişi. Dahası, Ersöz
emekli olduktan sonra, bu Rus
silah şirketi Rosoboronexport’a danışmanlık yapmış. Seremova da bu şirkette çalışıyor!
Ergenekon davasındaki ikinci iddianamede yer alan bir ses
kayıt dosyasında, Bedrettin Dalan, yurtdışına kaçanları,
Türkiye sevdalısı olmayan kişiler olarak damgalıyor: “Onların böyle Türkiye sevdası yok. Sıkıyı görseler New York’ta, Paris’te yaşamayı göze almış adamlar! Kendimi kaç defa ölçtüm. Gidiyorum, bir hafta geçti mi, kuşun kanadıyla Türkiye’ye kaçıyorum. Yemin ediyorum, Türkiye’den kaçsam, 10 gün sonra idama razı olur geri dönerim. Benim yapım bu!”
Şimdi de bu Rosoboronexport firmasına bi göz atalım.
Firma tümüyl
e devlete ait.
Silah teknolojisi geliştiriyor, İran’dan Çin’e, Hindistan’a kadar her yere mal veriyor!
Putin, şirketin başına Anatoly İsiakin ve Sergei Chemezov’u getirdi. Şirket, bütün dünyayı saran
ekonomik bunalıma karşın, silah satışlarını artırmayı başardı. Çünkü isteyene, dilediğini satıyor. Büyük Rus İmparatorluğu gerçekleşecekse eğer bir gün, bu şirketin çok büyük rolü olacağı kesin!
Bütün bunların ortasında ve arasında Bedrettin Dalan ne yapıyor? İşte asıl soru bu!
(
Star Gazetesi muhabirlerine teşekkürler)
Münevver Karabulut yine gündemi tuttu
Pazar günü
Münevver Karabulut cinayetini az biraz irdeledim ya, bütün gazetelerde Münevver Karabulut yine gündeme oturdu.
Efendim, “Üst düzey bir
emniyet yetkilisi, ‘ailenin birçok ülkeyle iş bağlantısı var.
İsrail de bunlardan biri. Devlet seferber olmuş 17 yaşındaki bir
genç yakalanamıyorsa, başka şeyler var demektir. MOSSAD’ın desteğinden endişe ediyoruz!”
Buyrun efendim! MOSSAD da girdi işin içine... Yarın CIA, MI6, Rus Gizli Servisleri... Artık kimi ararsanız onlar da suçlanır, Cem
Garipoğlu yakalanmadıkça.
Bu arada polise cezaevinden
ihbar mektubu yazan İzzettin C. diye biri, olayı bambaşka bir yöne taşımış:
“Münevver’i Cem’in isteğiyle, 7 kişilik bir
infaz timi kurup öldürdük!”
Ailesinin “kirli işlerde kullandığı Rasim U. dur. Arayıp, İstanbul’da bir iş yapacağımızı söyledi. Ali
Yaşar M.’yle İstanbul’a geldik...”
Sonra başkaları da geliyor; 7 kişi kızcağızı kaçırıp Cem’e teslim ediyor. Falan falan...
Polis tabii bu iddaları araştırıyor. Ve hemen hepsi de palavra çıkıyor.
Uzun lafın kısası, her kafadan bi ses çıkıyor ama olan, Münevver’in zavallı ailesine oluyor. Yavrularının başına gelenleri bir türlü öğrenemiyorlar, bunca haber kirliliğinin ortasında!
Petrolün varili 300 $’ı bulabilir
Petrol konusunda dünyaca uzmanlığı kanıtlanmış, T. Boone Pickens, petrolün, 2019 yılında, varil başında 300 doları bulacağını söyledi.
“Arz günde 85 milyon varilde takılmış kalmış. Uzun vadede talep artacak. Bence 2019’da talep, 90 milyon varili bulur.”
Buna engel olmanın yolları belli. Rüzgar ve
güneş enerjisi başta olmak üzere değişik enerji kaynaklarına yönelmek. Bu arada elektrikle çalışan ya da
doğal gazla işleyen otomobil üretimine hız verdi bütün üreticiler. Çünkü kimse varili 300 dolardan petrol almak istemiyor tabii!
Ve
ayakkabıcı
tahliye oluyor
Bütün Arap dünyasında ulusal kahraman ilan edilen, El-Zahidi, 14 Eylül’de tahliye olacak... Kimdi bu adam?
Hani basın toplantısı sırasında ayakkabısını çıkarıp Bush’a fırlatan gazeteci.
Aslında o ayakkabı, dünyanın Bush’a duyduğu öfkenin bir simgesiydi.
El-Zahidi, önceleri üç yıl hapse mahkum olmuştu. Ama daha önce hiç suç işlememiş olduğundan cezası bir yıla indirilmişti mahkemece. Hapisteki iyi hali de göz önüne alınarak, cezasında üç aylık bir
indirim daha yapıldı.
Şimdi, Bağdat’ta el-Zahidi’nin heykelini dikmek için girişimler başlatılmış. Fena da olmaz hani! Bush’un yüzünden az çekmedi bu dünya!
Mehmet Varol’un dileği
Vatandaş Mehmet Varol,
Ergenekon soruşturması nedeniyle göz altına alınanların, cezaevinden içeri girer girmez hemen hastaneye yatmasını anlayamıyor bir türlü.
“Adalet eliyle ayırımcılık olmuyor mu bu ? Kimi gazeteciler de “Bırakın canım... Hastanede yatsınlar... Ne var bunda?” diyebiliyor.
“O zaman, ben
Çukurova Holding’in
Yurtdışı İşler Şefi’yim. Dubai’de işlerimiz var. Aziz Ağabey, ben de bi ceza alırsam, Dubai’de geçirebilir miyim cezamı?!”
Tabii geçirebilirsin. Bruge el Arab ne güne duruyor? Oradaki dairelerden birine yerleşirsin, krallar gibi çekersin cezanı Mehmet kardeş!