Buyrunuz efendim!
Siyasi yasaklı, nam-ı diğer “
Güvercin Ahmet”, tarihe karışan DTP’nin eski Genel Başkan’ı
Ahmet Türk ev bulamıyor Ankara’da taşınacak?!
Eskiden tiyatroculara ev kiralamazlardı...
Ciddi söylüyorum. Benim yarı
çatlak bir teyzem vardı. Kocasından bilmem kaç tane dairesi kalmıştı. Günlerden bir gün Ankara’ya gelen tiyatrocu arkadaşlarımdan birine, kiralamasını istedim boş dairelerinden birini. Öyle bir zılgıt yedim ki anlatamam! “Tiyatrocuya ev mi kiralanır? “
“Niye?”
“Bilmezmiş gibi numara yapma bana!”
“Valla bilmiyorum..”
“Yıkıl karşımdan!”
Ve ben yıkıldım tabii.
Şimdi, Ahmet Türk eşyalarını kamyona yüklemiş, biliyorsunuz, yeni evine taşınacak. Son anda ev sahibi
Bahattin Demircan, kem kümle karışık, komşuların tepkisinden söz etmiş.
Amma lakin, söz konusu apartmanın yap satcısına bir göz atınca, ortaya MBD diye bir
firma çıkıyor. Bu firma aynı zamanda
Anayasa Mahkemesi’nin binasını da yapmış. Üstüne üstlük, “komşular...tepki...” falan diyen Bahattin Demircan var ya? O da zaten bu firmanın sahibi!
Neyse, bunların hepsi raslantı olabilir.
Ev adamın, dilediğine kiralar.
Ancak haber basına düştükten sonra, telefona sarılıp “Ben size ev vermeyeceğimi söylemedim efendim. Medyada böyle çıktı. Eve neden taşınmıyor sunuz?” diye Ahmet Bey’in eşi Mülkiye Türk Hanımefendiye dert yanması, Demircan’ın, tam direklerarsıyla Kel Hasan’dan kalma bir tuluat!
Valla Bahattin Bey, oynadığın bu oyunu teyzem görse, sana da daire kiralamazdı, tiyatrocu diye!
Türkiye 25 özerk bölgeye ayrılmalı!
Kapatılan DTP’nin
Siirt Milletvekili Osman Özçelik böyle buyurdu televizyonda. Sonra da , “Türkiye’yi bölmek gibi bir amacımız yok! Kim çıkarıyor bu lafları?!” diye kızıyor kimi DTP’liler.
Aslında DTP’nin çektiği dili belası.
Seçilip de meclise girinceye değin, kahvelerde bi avuç adama konuşan ve mangalda kül bırakmayan bu tayfa, kameraları görünce, kendini Sarmaşıklı Kahvede sandı ve başladı işkembeden sallamaya:
“Tabanımız dağa çıkalım istiyor!”
Hangi tabanın yahu? Ayak tabanın desen, seni zor taşıyor zaten!
“Sayın
Öcalan’a
kulak vermek gerek. Onsuz çözüm üretilemez!”
“Sayın” Öcalan kim? Afganistan’dan gelen eroinin Türkiye’ye girmesi için muhafızlık yapan, bunu da Kürt’lerin hakları palavrasıyla sarıp sarmalayan bir eşkiya! O nasıl bir çözüm isteyecek:
“Valla dağdan ineriz ama, yılda 500 ton eroini sağ salim Türkiye’den geçirmemize izin veririseniz?!”
Burada eroinin Doğu’dan gelip Batı sınırınıza değin uzanmasında “yardımcı” olanları da unutmamak gerek.
Susurluk tayfası, JİTEM’in içindeki kimi kanı bozuklar, yönetime bağdaş kurmuşlar, bir dönem bu ülkeyi Kolombiya’ya çevirmişlerdi. Hatta BBC’nin bununla ilgili yaptığı Sultans of the Bosphorus , (Boğaz’ın Sultanları) diye bir belgeseli vardır, Panorama adlı programda yayınlanan. Onu bi yerlerden edinip izleseniz anlarsınız PKK’nın da Ergenekon’un da, faili meçhullerin de kökeninde yatanın para para para olduğunu! O programa göre, Türkiye’den 90’larda, 80 milyar dolarlık eroin geçerdi her yıl,
Avrupa ve ABD piyasalarına yönelik. “Bunun da en az yüzde 10’u, eroinin sağ salim Türkiye’den geçmesini sağlayanlara dağıtılır” dedi söz konusu programda polis yetkilisi. Yaa. Bu işler öyle vatan millet işlerinden önce bul karıyı al parayı işleri!
Kalkın amasya’ya gidelim
Amasya muhteşem bir
kent. Gerçekten! Sayısız uygarlık eseri, 7500 yıllık tarihi, Kral Kaya Mezarları, sayısız medreseler, camii,
külliye, han, hamam, kervansaray,
köprü, saat kulesiyle dolu, hem dev bir açık hava müzesi hem de ata yadigarı.
Şehzadeler Kenti Amsaya! Fatih’de Yavuz’da bu kentte kalmış.
Ferhat’la Şirin’in memleketi. Sadece onların mı? Dünyanın en ünlü coğrafyacılarından Strabon’dan tutun, ilk hanım divan şairi Mihri Hatun, hattatların üstadı Şeyh Hamdullah, büyük
Osmanlı cerrahı Şerafeddin Sabuncuoğlu, ve de Fatih’in hocası Akşemsettin hep Amasya’lı.
Az daha misket elmasını unutuyordum. Bütün kış evden eksik olmaz. Dağlar, göller, ırmaklar, kaplıcalar... Yeryüzünde bir
cennet Amasya.
Size önerim ilk fırsatta gidin lütfen.
(Amasya Valisi İbrahim Daşöz’e de sevgi ve saygılarımı sunarım)